Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE GÜÇLÜ OLMAK ZORUNDA
"Türkiye askeri kapasitesiyle, ekonomik siyasi ve diplomatik kabiliyetleriyle güçlü olmak zorundadır. Bilhassa savunma sanayi alanında caydırıcılığımız mutlaka çok yüksek olmak durumundadır. Bunun da yolu; kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Birilerine bunu bırakamayız. Birilerine de emanet de edemeyiz. Çünkü biz yakın tarihimizde silah, mühimmat ve askeri teçhizat bakımından dışa bağımlılığın acısını çok çekmiş bir milletiz.
Bunu işte en son 74 Kıbrıs’ta yaşadık. Stratejik ortaklarımız bizi yarı yolda bıraktı. Ve muhabere sistemlerimiz çöktü. Neden? Stratejik ortaklarımız verdikleri telsizleri susturdular. Ama artık biz onlardan kurtulduk. Artık kendi telsizimizi kendimiz yapıyoruz. Kıbrıslı Türk’ün Rum çeteler eliyle soykırıma uğramasına engel olduğu için bizzat müttefikleri tarafından cezalandırılmıştır.
SURİYE’DE DE BENZER OYUN
Suriye’de de Kıbrıs’takine benzer oyunlar oynandı. Bu oyunları oynayanlar, şunu bilmeli ki, insan olarak kullandıkları enstrümanlar yanlış enstrümanlar. O yanlış enstrümanlar onları aldatıyor. Ama bizi aldatamayacaklar. Ülkemiz 3 yıl boyunca bırakın parasını peşin ödediği uçakları almayı, periyodik bakım onarım için gönderdiği uçaklarını dahi geriye alamamıştır. Meselenin çok daha utanç verici boyutu, ülkemizin kendisine yıllar boyunca teslim edilmeyen uçaklar için hangarda saklama ücreti ödemek zorunda bırakılmıştır.
SEÇMEN KÜTÜKLERİ UYARISI
31 Mart seçimlerinde AK Parti teşkilatlarımıza çok büyük görevler düşüyor. Birkaç gündür hatırlatıyorum. Burada tekrar hatırlatacağım. Sadece seçmen kütüklerini sağlam bir şekilde takip ettiğimizde dahi yapacak çok işimizin olduğu ortaya çıkıyor. Mesela askıya çıkan seçmen kütüklerini incelediğimizde... Başkan... Bak seçim işlerinden sorumlu genel başkan yardımcımız da burada. AK Parti üyelerinden 504 bininin burada kayıtlarının olmadığını gördük. Bir önceki seçime göre ilçe değiştiren 1.5 milyon kişi içinde de 222 bini AK Parti üyesi. Ayrıca bu seçimde 1 milyon gencimiz ilk defa Türkiye genelinde oy kullanacak. Seçmen kütüklerinde isimleri yer almayan üyelerimizin adreslerini bulup kayıtlarını yaptıracaksınız. Adres değiştirerek ilinize ve ilçenize gelmiş üyelerimize ne yapacaksınız? Hemen irtibat kuracaksınız. Üyemiz olmayan vatandaşlarımıza da ‘hoş geldiniz’ ziyaretine gideceksiniz. Oy verme hakkı kazanan her gencimize ulaşıp onları siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel hakları konusunda bilgilendirecek, kendilerini partimize siyaset yapmaya davet edeceksiniz. Bunları hakkıyla yerine getirdiğimizde AK Parti’nin 31 Mart’ta önünde yepyeni bir dönem açılacaktır.”
CHP’lilere seslendi
ERDOĞAN Sakarya'daki konuşması sırasında açılan bir pankarta işaret ederek şunları söyledi:
“Tek kelimeyle nefis. Ne diyor? ‘CHP belediyeciliğinde nefes alamıyorum, maaşımı alamıyorum. Grev, grev, grev.’ Hakikaten CHP belediyeciliği bu. AK Parti belediyeciliğinde elhamdülillah bunların hiçbiri tam aksine yok. CHP’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum, CHP’nin ortakları olanların destekçilerine de sesleniyorum: Gelin bu oyunu bozun. Bak şimdi bir Cumhur İttifakı var ve Cumhur İttifakı'nın karşısında bir illet, bir zillet ittifakı var. Bunlara gereken dersi 31 Mart’ta vermemiz lazım.”
YAPILAN ÖZELLEŞTİRME DEĞİLDİR
SAVUNMA sanayiinde özel sektör işbirliğini güçlendirmeye uğraşıyoruz. Sakarya’daki birinci ana bakım fabrikasına ilişkin çalışma bunlardan biridir. Burada yapılan iş, özelleştirme de değildir. Özelleştirme farklı bir şeydir. İşletme hakkının belli şartlar, belli süreler, belli kısıtlamalar dahilinde BMC’ye devredilmesidir. Olay budur.
PERSONEL TASFİYESİ YOK
Şu anda Arifiye’deki mevcut personelin tasfiyesi, işinden edilmesi söz konusu değildir. Kısa süre önce Milli Savunma Bakanım oraya gitti, yemek yediler. Onlara çeşitli açıklamalarda bulundular. Burada çalışan kardeşlerimiz özlük haklarında eksilme olmayacaktır. Aldığımız karar, fabrikamızın gücünü arttırmaktır.
İSTİSMAR EDİYORLAR
Bizim devletimiz asli görevimiz nedir? Bir, ufuk açmaktır. İki, Ar-ge konularında gerekli destekleri vermektir. Arazi temini, işte burada olduğu gibi. Türk savunma sanayinin temellerini atan merhum Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş, Nuri Dilligil gibi vatan millet aşıklarının milli projelerini sabote edenler şimdi aynı tavrı bizlere, bizim çalışmalarımızı karşı sergiliyorlar. Ülkemizin savunma sanayini on yıllardır bir avuç yabancıya mahkûm edenler, şimdi çıkmışlar utanmadan bizim politikamızı eleştiriyorlar. Bu provokasyonun başını da Türkiye’de adı ana muhalefet ama ana muhalefetten başka ne derseniz var. Başını CHP çekiyor.
CHP’DEN BEKLEMİYORUZ
Terör örgütleriyle simbiyotik ilişki geliştiren, aynı kaynaklardan beslenen CHP’den ülkemizin ve milletimize menfaatine olan böyle bir meselede elbette yerli ve milli bir tavır beklenmemelidir. 24 Haziran seçimlerindeki yegane başarısı bölücü örgütün siyasi uzantılarını Meclis'e taşımak olan bir parti zaten başka türlü hareket edemez. Ülkemizin ürettiği, İHA ve SİHA’lardan rahatsız olan milletvekillerinin bulunduğu parti elbette farklı davranamaz. Fabrikamızın satılması yalanını uydurarak, böyle biri durum olmadığı halde, kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil. Silahlı, silahsız insansız hava araçlarımız, gemilerimiz, toplarımız, füzelerimiz, zırhlı araçlarımız, haberleşme sistemlerimiz, yazılımlarımız olmasa bugün bize nefes dahi aldırmazlardı.