Güncelleme Tarihi:
‘‘Rüzgár gibi geçti’’ diyebilir miyiz son sekiz aya? Yani 17 Ağustos vurgunundan sonra yaşanan koskoca zaman dilimine.
Bitmek bilmeyen artçı şokların sallantısı içinde, üstelik de kimi bedenlerdeki onulmaz yaralarla bunu söylemek kuşkusuz kolay değil.
Marmara gerildikçe gerildi ve bekleme uzuyor. 6.5 şiddetindeki depremin bir dizi kırılma ile atlatılacağını ileri sürenlerle, bir defada yaşanacak 7.5-8 büyüklüğündeki felaketin kapımızda olduğunu söyleyen uzmanların ve de bazı fırsatçıların arasında gidip geliyoruz.
Son günlerde Kuzey Kıbrıs dahil, sallanmayan noktamız kalmadı.
Yeni söylentilerle irkilmeye devam ediyoruz:
‘‘26 Nisan'da deprem olacak. Hayır 5 Mayıs'ta yaşanacak...’’
Bir defa daha Boğaz sırtlarındaki Kandilli Rasathanesi'nin kapısını çalıyoruz.
- Sayın Işıkara, ne olacağız?
Akşam televizyon seyrederken koltuğun, yatıyorsam yatağın, banyodaysam küvetin önüne uzanacağım yerleri planlıyorum. Başucumuza el feneri ve ayakkabı konulduğunu, gerekli malzemelerin hazır tutulduğunu biliyorum. Herkesin ev planlarını yapması gerekiyor.
Sekiz aydır dur durak bilmeden kentten kente, ilçeden ilçeye koşan bilim adamı, yorgun bir ifadeyle konuşuyor:
‘‘Olacak. Bundan kaçış yok. Tehlike batıda. Marmara gerildi. Ama ne zaman olacak bilemeyiz. Bugün tek bildiğim var, sakin olun ve kendinizi eğitin.’’
Prof. Ahmet Mete Işıkara, bilim adamlığının yanı sıra artık bir misyoner gibi çalışıyor. Marmara'daki fayın özelliklerini enine boyuna incelerken, esas dikkatini insanların eğitimine yöneltmiş.
‘‘Hayatta kalmanın yollarını öğrenmek zorundayız. Onun için çocukları eğitmeyi amaçladım. Okullara gidiyorum ve durumun vahametini onlara anlatıyorum. Bir çocuk 3 kişi demektir. Yarınlarımız onların elinde. Yanlışa onlar dur diyecekler. İnsanları sorgulamasını öğrenmeliyiz.’’
- Yanlışta ısrar ediyoruz, çok katlı binalara doymuyoruz kat ekliyoruz. Fırsatçıların eline düşüyoruz. Ne olacak bu gidiş?
‘‘Magazinleştik, gerçeğe çok fazla başımızı çevirdik. Sonunda tokadı yedik, bedelini çok ağır ödedik. Gerçeği göz ardı edemeyiz. Bu düzene dur demeliyiz. Evet fırsatçılar doğdu. Adapazarı muhallebi gibi. 67 depreminden hiç ders çıkarmamışlar. 17 Ağustos'u bir daha yaşamak istemiyorsak, önlemleri almalıyız. Binaların güçlendirilmesi bir yere kadar yapılabilir ama çok da pahalı bir yol. Esas olan usulüne uygun güçlendirme yapan uzmanı bulmaktır. Çok dikkatli olmalısınız.’’
BENCE MCKENZIE HAKLI PARÇALI KIRILMA OLACAK
Işıkara, çok şeyler söylemek ister gibi ama daha fazla konuşamıyor... Uyarısını ancak bu cümlelerle yaparken, devam ediyor:
‘‘Can ve mal kaybı olmayan olaya afet denilebilir mi? Afeti biz kendimiz yarattık. Şimdi yeni bir olay daha yaşayacağız. Siyasetçilere, belediye başkanlarına söylüyorum, 'Oy kaybedin ama can kaybettirmeyin.' Depreme dayanaksız yapılaşmadan, çok katlı binalardan uzak durun. 1950'den sonra çok katlı yapılara yöneldik. Nerede eski Kadıköy, nerede bahçeli Suadiye, Erenköy evleri...’’
Topağacı'nda bir apartmanın bahçe katında oturan Işıkara'ya, ‘‘Siz de çok katlı binada yaşıyorsunuz. Bahçeli eve çıkmayı düşünmüyor musunuz?’’ diye soruyorum.
Bir an duruyor, gülüyor. ‘‘Maddi imkanım yok.’’ diyor. Konutunun çok fazla katlı olmamasından aldığı güçle, depremden korunma yollarını anlatıyor:
‘‘Depremden korkmuyorum. Çünkü kendimi nasıl koruyacağımı öğrendim. Bulunduğum mekánlarda yaşam üçgenimi gözüme kestiriyorum. Planlar yapıyorum. Akşam televizyon seyrederken koltuğun, yatıyorsam yatağın, banyodaysam küvetin önüne uzanacağım yerleri planlıyorum. Başucumuza el feneri ve ayakkabı konulduğunu, gerekli malzemelerin hazır tutulduğunu biliyorum. Herkesin ev planlarını yapması gerekiyor. Panik yapmadan sakin şekilde kurtulmanın yollarını öğrenmeliyiz.’’
Bazı Türk-Fransız ve Amerikalı uzmanlara göre 30 yıl içinde 7.4 şiddetinde 2 deprem olacak. Tek kırılma ile yaşanacak şiddetli bir deprem tezine karşılık, İngiliz yerbilimcisi McKenzie ise Marmara'daki bir dizi küçük fay parçalarının sırayla kırılacağını ileri sürüyor. McKenzie'nin antitezini hatırlattığımız Işıkara, ‘‘Evet’’ diyor. ‘‘Benim tezimle McKenzie'nin görüşü örtüşüyor. McKenzie bence haklı. Büyüklük ne olursa olsun muhtemel depreme ben hazır mıyım, bu önemli.’’
Can ve mal kaybı olmayan olaya afet denilebilir mi? Afeti biz kendimiz yarattık. Şimdi yeni bir olay daha yaşayacağız. Siyasetçilere, belediye başkanlarına söylüyorum, 'Oy kaybedin ama can kaybettirmeyin.'
Mayıs ayında, depreme karşı acil müdahale ve erken uyarı sistemini almak için ihale açılıyor
DÜNYA ÜZERİNDE KURULMUŞ ÜÇÜNCÜ UYARI SİSTEMİ OLACAK
Elektriği, gazı devreden çıkarabileceğiz
‘‘Testi kırıldı bir defa. Şimdi önlem almak zamanı. Bunun için yeni sistem kuruyoruz. Türkiye çok güzel bir ülke ama deprem özürlü. Tokyo, California bu gerçekle yaşamasını öğrendi. Biz de onlardaki sistemi İstanbul'a kuruyoruz. 3.2 milyon dolara İstanbul acil müdahale ve erken uyarı sistemini almak için mayıs ayında ihale açıyoruz. İhale sonunda anlatacaktım, şimdi size açıklıyorum; 17 Ağustos tarihine bu sistemi yetiştireceğiz. 140 yere akıllı cihazları kuracağız. Olası depremden hemen sonra İstanbul'da ağır hasarlı yerlere hızla girilebilecek ve erken can kurtaracağız. 1 saatte ulaşılan yerden canlı kurtarma şansı yükselecek. Erken uyarı sistemini Adalar'a kuracağız. Paniklemesinler, çünkü muhtemel alanın en yakınına sistemi koyup 6-7 saniye önce bilgi almak zorundayız ki elektriği, gazı ve kimyasal madde üreten tesisleri devreden çıkarabilelim. Bu sistem, Tokyo ve California'dan sonra üçüncü kez İstanbul'a kuruluyor.’’
Türkiye'deki olası depremi, türbülansa benzeten Işıkara, ‘‘Uçaklar nasıl türbülanstan çıkıyorlarsa, biz de kurtulacağız. Yeter ki bunu öğrenelim. Sorumluluk şimdi bireyde’’ diyor ve ekliyor:
‘‘Adapazarı, Gölcük depreminin şiddeti (hasar ölçüsü) 9, Avcılar'da 6 idi. Aletsel büyüklük 7.4'te kaldı. Şiddetin büyüklüğü yapılaşma hatası ile orantılıdır. Lütfen olası depremin şiddetini hatalarımızla artırmayalım. Depreme ne kadar hazır olursak, o kadar az hasarla atlatacağız inşallah.’’
140 yere akıllı cihazları kuracağız. Olası depremden hemen sonra İstanbul'da ağır hasarlı yerlere hızla girilebilecek ve erken can kurtaracağız. 1 saatte ulaşılan yerden canlı kurtarma şansı yükselecek. Erken uyarı sistemini Adalar'a kuracağız.