Güncelleme Tarihi:
ÇUKUROVA’DAN
Y.Sinan TANYILDIZ
Seçim kampanyalarının tavan yaptığı şu günlerde, dağ taş flama doldu ve afişler, billbordlar, giydirilmiş minibüsler, vaadlerle adaylar bir nevi abluka altına alındı.
Okullarımızdan birinde de başkan seçilecekti. Adaylar belirlendi ve çalışmalar başladı… Bizim adayımız, sabit gelirli bir babanın kızıydı. Projeleri vardı, başkan olmak istiyordu. Ancak seçim çalışmalarında arkadaşlarının uyguladığı sistem onu çok şaşırtmıştı…
Arkadaşları seçim konuşmaları yapmak için sınıflara giriyor, çikolata dağıtıyor ve yapamayacakları sözler veriyorlardı…
Oysa bizim adayımızın projeleri tüm öğrencileri mutlu edecekti lakin hediye dağıtmadığı için onu dinlemiyorlardı…
Neredeyse tüm öğrenciler, çikolata dağıtan, sinema bileti veren diğer adayların etrafında kümeleniyor ve bizim adayımızı kimse dinlemiyordu. Çünkü o, bir şey dağıtamıyordu…
Canı oldukça sıkkındı…
Babasından yardım istemeye karar verdi. Önce ona okuldaki kampanyaları anlattı, arkadaşlarının seçim konuşması yaparken verdikleri sözlerden bahsetti. Sonra da kendi projelerini açıkladı ve ekledi:
“Babacığım…” dedi. “Arkadaşlarımın beni dinlemesi için hediye dağıtmam lazım. Bana biraz para yardımı yaparsan ben de seçmenlerime çikolata dağıtmak istiyorum…”
Baba itiraz etti, tabii.
“Hayır kızım…” dedi. “Sen projelerini anlatmaya çalış. Eminim ki arkadaşların sana oy verecekler ve seçileceksin… Hediye dağıtarak seçileceksen, seçilme daha iyi…”
Kızımız çaresiz babasının dediğini yaptı.
Rakiplerden biri de çok sevdiği arkadaşıydı. Günleri birlikte geçiyor, yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu… Seçimden önce bir araya geldiler ve kızımız ona derdini anlattı. Neticede rakibiydi ama her şeyden önce arkadaşıydı…
Şöyle dedi rakibi ona:
“Sen benim çok sevdiğim arkadaşımsın. Benim için seçilip seçilmemek önemli değil, dostluğumuz önemli. Oyumu sana vereceğim.”
Kızımız da arkadaşına aynı sözü verdi:
“Ben de oyumu sana vereceğim…”
Derken seçim günü geldi çattı. Herkes oyunu kullandı. Sonuçlar açıklandı. Kızımıza sıfır oy çıktı. Herkes şaşırmıştı. En azından bir oy almalıydı…
Sordular tabi:
“Sen kendine neden oy vermedin…”
Kızımız boynunu büktü ve siyasete küstü…
O sırada radyoda şu şarkı çalınıyordu:
“Döndüm ben bir şaşkına… Başlarım senin aşkına…”