Övgülerle beraat

Güncelleme Tarihi:

Övgülerle beraat
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 2003 01:52

Susurluk davasında yargılanan DYP eski milletvekili Sedat Bucak, ‘inandırıcı delil bulunamadığı’ için beraat etti. Savcı Orhan Erbay, karar duruşmasında Sedat Bucak ve aşiretine övgüler yağdırıp, devlete hizmetlerini anlattı. Mahkeme, Bucak'ın ‘kanun kaçağını saklamak’ ve ‘vahim nitelikte silah bulundurmak’ suçlamalarını da affa sokup erteledi.

Susurluk davası sanıkları arasında yer alan ve milletvekili dokunulmazlığı nedeniyle yargılanamayan Sedat Bucak, yeniden seçilemeyince yargılandığı davanın 2'nci duruşmasında beraat etti. Karar duruşmasında Savcı Orhan Erbay, esas hakkındaki yazılı mütalaasında Sedat Bucak'ı ve Bucak aşiretini övdü. Bucaklar'ın, Şeyh Sait isyanında devletin yanında yer aldığını, ücret almadan koruculuk yaptığını, terörle mücadele ettiğini söyleyen Savcı Erbay, beraat ve erteleme istedi.

AFFA DA GİRDİ

Mahkeme de, savcının talebi doğrultusunda, Bucak'ın ‘cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak’ suçlamasından beraatına hükmederken, ‘gıyabi tutuklama kararıyla aranan Abdullah Çatlı’nın yerini bildiği halde yetkili mercilere haber vermeyerek saklamak' ve ‘vahim nitelikte silah bulundurmak’ suçlamalarına ilişkin davanın ise Af Yasası gereğince ertelenmesini kararlaştırdı. Bucak, 5 yıl içinde aynı nitelikte bir suç işlerse, ertelenen suçlardan yargılanabilecek.

İstanbul 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dünkü duruşmada Bucak'ın avukatları Şevket Küçük ve Çınar Bacahan hazır bulundu. Duruşmada esas hakkındaki görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Orhan Erbay, Bucak'ın, ‘hakkında gıyabi tutuklama kararı ve yakalama müzekkeresi bulunan, asıl adı Abdullah Çatlı olan Mehmet Özbay’ı güvenlik kuvvetlerine ihbar etmediği gerekçesiyle, TCK'nın 296. maddesi gereği cezalandırılmasının istendiğini' hatırlattı. Savcı, suçlamanın 23 Nisan 1999 öncesine ait olması nedeniyle 4616 sayılı yasa kapsamında ertelenmesine karar verilmesini istedi.

TARİHTE BUCAK AŞİRETİ

Sanık hakkındaki, ‘ruhsatsız vahim nitelikli silah bulundurmak’ suçlamasının da aynı nedenle ertelenmesini talep eden Savcı Erbay, 06 AC 600 plakalı araçta bulunan silahların müsaderesini, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde demirbaş numarasıyla kayıtlı olan birinin ise kuruma iadesini istedi.

10 sayfadan oluşan esas hakkındaki mütalasını okuyan Cumhuriyet Savcısı Erbay, Bucak aşiretinin geçmişini tarihten örnekler vererek anlattı. Savcı Erbay, şöyle konuştu:

‘‘Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu'na göre 200 yıl önce Diyarbakır'dan, Şanlıurfa, Siverek ve Hilvan'a göç etmiş Bucak aşiretinin mensubu amcası Celal Bucak milletvekiliği yapmış, babası Hakkı Bucak'ın vefatından sonra Sedat Bucak, bu aşiretin reisi konumuna gelmiştir. Şeyh Sait İsyanı'nda devletten yana tavır almış, koruculuk sistemine geçişlerde, 1993 yılının Eylül ayında Bucak aşireti koruculuğu kabul etmiş, 1000'e yakın korucunun bir kısmı devletten maaş alırken, bir kısmı da gönüllü olarak çalışmıştır. Yine bölücü örgütlere karşı kendilerini korumak için resmi kurumlardan 20 bin civarında silah temin eden Bucak Aşireti, bu silahları terörle mücadeleye karşı kullanmıştır.’’

ÇATLI'YI TANIMAMIŞ

Savcı Erbay, Bucak'ın kendi beyanında, Leyla Zana ve Sedat Yurttaş ile ilgili bir konuyu dönemin Cumhurbaşkanı ile görüştüğünü, onun talimatıyla da istihbarat birimleriyle işbirliği yaptığını söylediğini bildirdi. Kendi beyanına göre, ‘‘12 Eylül öncesi aşiret çatışmaları sırasında düşman sahibi olan Bucak'ın, terörle mücadelede bir kesimin temsilcisi olması nedeniyle hedef haline geldiğini’’ ifade eden Savcı Erbay, bu nedenle devlet tarafından koruma verildiğini anlattı. Savcı, ‘‘Sanığa ait araçta vefat eden Hüseyin Kocadağ'la 12 Eylül'den sonra emniyet amirliği yapması nedeniyle dostluğu devam eden Bucak, Abdullah Çatlı ile bir toplantıda tanışmış, etrafında çok sayıda devlet adamı olduğu için kendisinden şüphelenmemiş, Çatlı'yı devlet mensubu olarak bilmiştir’’ dedi.

İNANDIRICI DELİL YOK

Bucak
'ın diğer şahıslarla tanışma şekli ve devlet tarafından terörle mücadeleye hizmet için teşvik edilmesi ve bir eyleme karıştığına dair delil bulunmaması neticesinde suçun unsurlarının oluşmadığını kaydeden Savcı, beraatini istedi. Mahkeme de bu yönde karar verdi.

Susurlukçular'ın akıbetleri

İbrahim Şahin (Eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili): 185 gün cezaevinde yattı. Tahliye olduktan sonra trafik kazası geçirdi. 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı, ömürboyu kamu hizmetlerinden men edildi. Yeniden cezaevine girdi, ancak kazada aldığı yaralar nedeniyle tahliye edildi.

Korkut Eken (Emekli Yarbay, eski MİT görevlisi): 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı, ömür boyu kamu hizmetlerinden men edildi. Cezaevine girdi.

Ayhan Çarkın-Oğuz Yorulmaz-Ercan Ersoy (Eski Özel Timciler): 290'ar gün cezaevinde yattılar. Tahliye olduktan sonra bir çete olayına adları karıştı. Yargılama sonunda 4'er yıl hapis cezasına çarptırıldılar, 3'er yıl süreyle de kamu hizmetlerinden men edildiler. Yeniden cezaevine girdiler.

Mustafa Altunok (Eski Özel Timci): 204 gün hapis yattı, tahliyeden sonra 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı, 3 yıl kamu hizmetlerinden men edildi. Yeniden cezaevine girdi.

Ziya Bandırmalıoğlu-Ayhan Akça (Eski Özel Timciler) 184’er gün hapis yattılar. Tahliye olduktan sonra 4’er yıl hapis cezasına çarptırıldılar ve 3 yıl kamu hizmetlerinden men edildiler. Halen cezaevindeler.

Abdülgani Kızılkaya (Sedat Bucak'ın şoförü): 193 gün hapis yattı, tahliye olduktan sonra 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Ali Fevzi Bir (Kumarhaneci): 119 gün hapis yattı, tahliye olduktan sonra 4 yıl hapse çarptırıldı. Cezaevine girdi.

Sami Hoştan (Kumarhaneci): 31 gün tutuklu kalıp, tahliye edildi. 4 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan sonra sağlık gerekçesiyle yeniden cezaevine girmedi.

Yaşar Öz: Başka dava kapsamında tutuklu bulunan Yaşar Öz bu davadan 105 gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye oldu. 4 yıl hapse çarptırıldı, halen cezaevinde.

Haluk Kırcı: 155 gün tutukluluktan sonra tahliye edildi. 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı, halen cezaevinde.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!