Güncelleme Tarihi:
İstanbul’un trafik sorununu çözmek için Suriye’nin Şam kenti belediyesiyle işbirliği (!) yapmak gibi dâhiyane bir fikir bulan Topbaş’ın patronu da devreye girdi sonunda. O da teoride İstanbul’un sorunlarından haberdar (aslında sorumlu) çünkü o da bu talihsiz şehrin eski belediye başkanı: TC Hükümeti’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan.
Kürsüye çıkıp, konuyu İstanbul’un (yaratmasalar bile içinden çıkılmaz hale getirdikleri) trafik sorununa getirince, nefesimizi tutup bekledik.
Ve sonuçta yine ‘Hüsnü Kuruntu tepkisi’ vermekten öte gidemedik.
Başbakan, İstanbul’un trafik sonununa yine muhteşem bir çare bulmuştu: İstanbul’da trafiğe çıkacak araç sayısını (plaka tahdidi yoluyla) azaltmak.
Bunun ne kadar ‘dâhiyane’ bir fikir olduğu çok yazıldı, tekrarlamayalım. Ve uygulamaya kalkmayacaklarını umalım. (Eğer bu da 3.Köprü gibiyse, duamızın tutması ümidi az. Yani AKP’ye yakın çevreler – kısıtlama sayesinde karaborsada fahiş fiyatla satma hesabıyla – İstanbul’da trafik plakası stokladılarsa, bu kararın önüne kimse geçemez...)
Ama bu arada imamî başbakana da haksızlık etmeyelim, bulduğu aslında çok pratik ve kesin bir çözümdü:
‘OTOMOBİLLER OLMASA, İSTANBUL’UN TRAFİK SORUNUNU DA KALMAZ!’
Ege Abi (Cansen) olsa, bu yazıyı bir SON SÖZ’le bitirirdi:
‘SORUNU YARATAN ÇAREYİ BULAMAZ!’
Eski yazılar için bakınız:
Hüsnü Kuruntu ve “recefân-ı dimağ” (20 mart 2003)