Aslan BATUR
Oluşturulma Tarihi: Ocak 17, 2007 00:00
ABD Başkanı George W. Bush, General Motors, Chrysler ve Ford gibi otomotiv devlerinden ülkenin petrole olan bağımlılığının azaltılmasına katkıda bulunmalarını istemişti. Geçtiğimiz hafta kapılarını açan Detroit Otomobil Fuarı, adeta Bush’a bir cevap oldu. Ev sahibi Amerikalı üreticilerin büyük bir kısmı, petrole bağımlı olmayan, tamamen elektrikle çalışan konseptlerle, önümüzdeki yıllarda otomotivde ’Elektrik Çağı’nın başlayacağının müjdesini verdi.
Uğruna savaşların çıktığı, insanların katledildiği, ülkelerin bağımlısı olduğu vazgeçilmez enerji kaynağı... Sanırız bahsettiğimiz şeyin petrol olduğunu anlamayanınız yoktur. Elbet bir gün bu enerji kaynağının tükenecek olması ve son yıllarda yükselen ham petrol fiyatları otomotiv firmalarının çalışmalarına da önemli ölçüde yön veriyor. Öyle ki, firmalar alternatif yakıt sistemleri ve düşük tüketim değerlerine sahip modelleri birer birer gün ışığına çıkarıyor. Üreticiler bir yandan petrol rezervlerinin hızla tükenmesini önlemek ve doğayı korumak amacıyla alternatif yakıtlar üzerinde çalışmalar yaparken, bir yandan da bu alternatif yakıtları kullanan motor teknolojilerini geliştirmek için önemli yatırımlar gerçekleştiriliyorlar.
Doğal gaz kullanımından geliştirilmiş temiz dizel teknolojisine, hibrid (melez) sistemlerden hidrojenle çalışan yakıt hücreli araçlara kadar birçok alternatif araştırılıyor. Bu seçenekler arasında ise hem benzinli hem de elektrikli motorun birarada kullanıldığı hibrid teknolojisi öne çıkıyor. Fakat bu teknoloji de bir şekilde fosil yakıtı tüketiyor. Ancak 2007 yılının ilk fuarı olan Detroit Otomobil Fuarı’nda karşımıza çıkan şarj edilebilir otomobiller bu soruna da çözüm bulacak gibi görünüyor.
PETROL BAĞIMLISI ÜLKELERE ÇÖZÜM OLABİLİRJaponya ve Avrupa’nın yanı sıra; günlük 21 milyon varili aşan tüketimle ekonomisi petrole bağımlı ülkelerin başında gelen ABD’de de çevreci ve ekonomik hibrid araçların tüketiciler açısından cazip hale getirilmesi için önemli destekler verilmeye başlandı. Geçtiğimiz yılın son aylarında ABD Başkanı George W. Bush, General Motors, Chrysler ve Ford gibi otomotiv devlerinden ülkenin petrole olan bağımlılığının azaltılmasına katkıda bulunmalarını istemiş; başta hibrid olmak üzere etanol ve bio-dizel gibi alternatif yakıtları kullanan araç üretiminin artması için her türlü desteği vereceğini açıklamıştı.
Hibrid araçlara çeşitli vergi avantajları sunan Avrupa’dan sonra dizel araçların bile pek tercih edilmediği ABD de otomotiv sektörünün geleceğinde hibrid teknolojisinin ne derece önemli bir rol üstlenebileceğinin farkına varmış gözüküyor. Bu tip araçlar tabi ki sadece Amerika pazarı düşünülerek tasarlanmıyor. Dünya geneline bakıldığında da düşük yakıt tüketimine sahip otomobillerin tercih edilme oranında hızlı bir artış olduğu gözlerden kaçmıyor. Türkiye
gibi dünyanın petrole yüksek bağımlılığı olan ülkeleri, bu tip araçlarla enerji sorununa az da olsa çözüm getirmeleri mümkün.
BUSH’UN İSTEĞİNE YANIT GECİKMEDİGeorge W. Bush’un üreticilere yaptığı bu açıklamaların üzerinden çok kısa bir süre geçtikten sonra kapılarını otomobilseverlere açan Detroit Otomobil Fuarı, adeta Bush’a bir cevap oldu. Ev sahibi Amerikalı üreticilerin büyük bir kısmı, hazırladıkları hibrid ve alternatif yakıtla çalışan otomobillerle, önümüzdeki yıllarda otomobillerde ’Elektrik’ döneminin başlayacağını müjdeliyorlardı. Her ne kadar elektrikli otomobiller hakkında konuşmak için henüz erken de olsa, çok yakın bir gelecekte onları yollarımızda görmeye başlayacağız. Bu otomobillerin en son habercisi ise geçtiğimiz hafta Detroit Otomobil Fuarı’nda karşımıza çıktı.
Benzine gerek duymuyor elektrikle 65 km gidiyor
İlk kez 1996’da tamamen elektrikle çalışan ’EV-1’i piyasaya çıkaran General Motors(GM) bu araçları sadece kiralanarak kullanılmasına izin vermişti. 2007 yılına gelindiğinde ise GM, fuarda yeni elektrikli konsepti ’Volt’ ile gövde gösterisi yaptı. Lityum-ion akülerle donatılan Chevrolet Volt, aynı zamanda 1.0 litre hacminde, 3 silindirli benzinli bir motora da sahip. Ancak Volt, bu motoru geleneksel Hibrid (melez) araçların aksine, aracı hareket ettirmek için değil, sadece ’jeneratör’ işlevini görmesi için kullanıyor. Yani tekerleklere güç aktaran motor sadece elektrik motoru. Bu motor, dolu akülerle 65 kilometreden fazla yol yapabiliyor. Aracın üzerindeki pilleri evinizden çektiğiniz ’seyyar kablo’ ile şarj etmesi ise 6.5 saati buluyor. Aküler yolda biterse, o zaman da jeneratör görevi gören benzinli motor devreye girerek elektrik üretilmesini sağlıyor. Böylece Volt’un 65 kilometrelik menzili, 1029 kilometreye çıkabiliyor. Günde 50 kilometre yol yapan sürücülerin bir damla bile benzin harcamadan ulaşımlarını gerçekleştirebilecekleri Volt’un, yokuşta zorlanma veya klimanın iyi çalışmaması gibi dezavantajları da bulunmuyor.
Ford elektriği hidrojenden alıyor
Ford’un fuarda sergilediği AirStream konsepti de şehir enerjisinden aldığı elektrik ile şaj edilebiliyor. Fakat Ford’un acil durumlarda elektrik üreten motoronun farkı ise enerjisini benzinden değil hidrojenden çıkarıyor olması. Küçük bir yakıt hücresinin kullanıldığı araçta, hidrojen enerjisinden elde edilen elektrik enerjisi, pillerin şarj edilmesini sağlıyor. Bilindiği üzere yakıt hücresi alternatif bir enerji kaynağı olsa da seri üretim aşamasında üreticiye pahalıya mal oluyor. Fakat Ford, bu sistemi Volt’ta olduğu gibi küçük bir benzinli veya dizel motor ile yer değiştirebilir. Piller dolu iken 40 kilometre yol yapabilen Airstream, hidrojen tankları dolu iken yaklaşık 500 kilometrelik bir menzile sahip.