Güncelleme Tarihi:
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında aktif rol alarak birçok vatandaşın şehit olması veya yaralanmasında talimatları bulunan darbeci sanıklar, yargılandıkları davalarda, elde edilen görüntü, ses kayıtları ile tanıkların teşhis ve anlatımlarına rağmen savunmalarını "inkar politikası" üzerine kurmayı sürdürüyor.
Cezaevine girdikten sonra örgüt talimatı çerçevesinde inkar yolunu seçen sanıkların savunmalarında öne sürdükleri tezlerin birçoğu, kanıtlanan delillerle çürütüldü.
Tuzla Orhanlı gişelerinde darbe girişiminde yaşananlar sebebiyle polis memuru Ozan Özen ve vatandaşlar Mustafa Direkli, Yalçın Aran, Erdem Diker, İhsan Yıldız ile Vahit Kaşçıoğlu şehit oldu.
Mahkeme heyetince sivil vatandaşların şehit edilmesinden sorumlu tutulan ve mahkemece 6 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski üsteğmen Ceyhun Özak, kalkışma sırasında içinde bulunduğu otobüsten hedef gözeterek polislere ve toplanan vatandaşların bulunduğu bölgeye uzun namlulu silahla ateş ettiğine dair görüntüler ortaya çıktı.
Söz konusu görüntüler ve dosyadaki yeni birçok delil ve ifadelere rağmen darbeci üsteğmen Özak, hakkındaki suçlamaları inkar etti.
Darbeci Özak, savcılık savunmasında, olay günü darbe girişimi sırasında etkisiz hale getirilen binbaşı Ferhat Günay'ın terör saldırısı olduğunu söyleyerek, kampta bulunan askerlerin toplanılması talimatını verdiğini ve herkesin otobüslere bindirildiğini öne sürdü.
Terör saldırısı nedeniyle İstanbul'a doğru seyrettikleri sırada, otobüste bulunan binbaşı Ferhat'ın sıkıyönetim ilan edildiğini herkese duyurduğunu belirten Özak, "Binbaşı 'polis ve jandarma üniforması giyen teröristler var, bu saatten sonra, size kurşunun nereden geldiğini bilemezsiniz' gibi sözler söyledi.'' diyerek, kalkışmadan haberinin olmadığını, binbaşının kendilerini kandırdığını iddia etti.
Orhanlı gişelerine vardığında silah sesleri duyduğunu ve yoğun ateş aldıklarını öne süren eski üsteğmen Özak'ın, ''Bu sırada havaya ateş etmiş olabilirim ancak herhangi bir canlı ya da cansız bir varlığı hedef almadım. Ferhat Günay'ın otobüsün içerisinde yaptığı konuşmaya kadar darbeye kalkışmayla ilgili hiçbir bilgim yoktu.'' şeklindeki ifadesinin, olay anına ilişkin elde edilen görüntülerle yalan olduğu ortaya çıktı.
Dava dosyasında yer alan görüntülerde, darbeci üsteğmen Özak ve beraberindeki darbecilerin gişelerde bir İETT otobüsünün içine girerek, kolluk kuvvetlerine ve toplanan vatandaşlara hedef gözeterek uzun namlulu silahla ateş ettiği tespit edildi.
Sanık Özak, mahkemedeki ifadesinde de olay tarihinde filo takım komutanı olduğunu anlatarak, Orhanlı gişelerine geldiklerinde sıkışan trafikte otobüsten indiklerinde ateş altında kaldıklarını iddia etti.
Bu sırada bir askerin çimenlik alanda yattığını görmesi üzerine caydırma amaçlı havaya ateş emri verdiğini savunan Özak, "Daha sonra İETT otobüsüne bindik. Bir kepçe ters yönden hızlı bir şekilde geliyordu. Kepçenin otobüsteki öğrencilere ve bize zarar verebileceğini düşünerek tekerine ateş açılması emrini verdim. Ateş açıldı ve teker patladı, araç durdu ve bir kişi indi, gitti." şeklinde beyanda bulundu.
Soruşturma ve dava sırasında alınan sanık ve tanık beyanları ise darbeci eski üsteğmenin ifadelerini çürüttü.
Tanık A.I, olay günü Pendik Belediyesi'ne ait kepçe içerisinde şehit olan sivil vatandaşı kastederek, "Üzerimize doğru geliyordu. Bir şarjör mermi boşalttım, öldü herhalde" şeklinde sözler söyleyen şahsın, eski üsteğmen Özak olduğunu belirterek, Özak'ı fotoğrafla teşhis ettiğini anlattı.
Sanık Ali Saklı da savunmasında, ''Olaylar sırasında halkın üzerimize gelmemesi için havaya doğru iki el ateş ettim. Olay sırasında benim yanımda bulunan zimmetli G-3 marka piyade tüfeğimin seri numarası 397329'dur. Ancak otobüse bindikten sonra benim tüfeğimi, Üsteğmen Ceyhun Özak alarak ateş etti." şeklinde beyanda bulundu.
Sanık Ali Orhan Şentürk de ifadesinde, "Araçta bulunan rütbeliler eski Yüzbaşı Hasan Durak ve eski üsteğmen Ceyhun Özak, 'Camları kapatın, öne eğilin, silahlarınızı göstermeyin, ateş eden olursa bize söyleyin' şeklinde sözler söylüyorlardı. Arkadaşlardan duyduğuma göre Üsteğmen Özak, 'Ben emir verdiğimde eğer sıkmayan olursa onun kafasına sıkarım.' şeklinde talimat vermiş." dedi.
Yine aynı davada sanık Hakan Karabacak da beyanında ''(Askeri) Araçtan inmeden önce araçta bulunan üsteğmen Ceyhun Özak bize hitaben 'Ateş emri geldiğinde ateş etmeyen olursa kafasını dipçikle ezerim, hatta ben sıkarım' dedi. Yine bir defasında da bize hitaben 'Ateş etmeyen olursa kafasına sıkın.' diyerek tehdit etti.'' ifadelerini kullandı.
Sanık Melih Sivas da savunmasında, ''Orhanlı sapağı civarında İETT otobüsüne doğru koşarken birkaç el havaya ateş ettim, arkadaşlarım da ateş etti, Ceyhun Özak üsteğmen bu yönde emir vermişti. Askeri otobüsten inmeden önce üsteğmen Ceyhun Özak 'Ateş etmeniz gerektiği anda ateş etmezseniz ben size sıkarım' demişti.'' ifadelerini kullandı.
FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz darbe girişiminde Yalova'daki Hava Harp Okulu öğrencilerini İstanbul'a sevk eden askerler hakkında hazırlanan iddianamede yer alan sanık Astsubay Hasan Yıldırım da ifadesinde, darbe girişimi günü Ceyhun Özak'ın silahhaneye girip cebine sis bombası ve ses bombası koyduğunu anlattı.
Darbe girişimine ilişkin soruşturma ve davalar haricinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün TSK yapılanmasında örgüt içi haberleşme amacıyla kullandığı ankesör/sabit kontörlü hatlara yönelik yürütülen soruşturmada, darbeci eski üsteğmen Ceyhun Özak'ın örgüt içi haberleşme amacıyla kullanılan ankesör/sabit kontörlü hatlardan arandığı ortaya çıktı. Söz konusu bu delil, darbeci eski üsteğmen hakkındaki dosyaya eklendi.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Tuzla Orhanlı gişelerinde meydana gelen olaylarla ilgili 65 sanığın yargılandığı davaya bakan İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılama sonucunda sanık eski Üsteğmen Ceyhun Özak hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "kasten öldürme" suçlarından toplam 6 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermişti.