Güncelleme Tarihi:
Otobüs kazalarının oluş şekillerine bakıldığında en fazla kaza türü yoldan çıkma olarak görülüyor. Diğer yaygın kaza türleri ise sırasıyla; yandan vurma, devrilme, savrulma, takla atma, karşılıklı çarpışma ve seyir halindeyken alev alma şeklinde yaşanıyor. Ağustos ayı başından beri de her gün kazalara yenisi ekleniyor.
Örneğin, 4 Ağustos’ta Erzincan-Sivas kara yolu Kızıldağ Geçidi’nde meydana gelen otobüs kazasında 1 kişi hayatını kaybetti, 41 yolcu yaralandı.
9 Ağustos’ta Düzce’de şehirlerarası yolcu taşıyan otobüs tıra arkadan çarptı. Kazada 25 kişi yaralandı.
Aynı gün Ağrı’dan İzmir'e giden yolcu otobüsü Ankara’nın Polatlı ilçesinde köprü ayağına çarpıp ikiye ayrıldı, 9 kişi hayatını kaybetti. Kazayla ilgili dört Cumhuriyet Savcısı görevlendirildi. İlk belirlemelere göre olay yerinde fren izine rastlanmadı. Ön rapora göre otobüs şoförü tam kusurlu bulundu.
10 Ağustos’ta ise Beşiktaş’ta şehirlerarası otobüsün seyir halindeyken motor kısmında yangın çıktı. Yangını fark eden şoförün uyarısı üzerine yolcular apar topar otobüsün içini boşalttı. Olayda şans eseri can kaybı ve yaralanma meydana gelmedi.
13 Ağustos’ta Aydın’da yolcu otobüsü iş makinesine arkadan çarptı. Kazada 1’i ağır 8 kişinin yaralandığı bildirildi.
Dün ise Malatya'nın Akçadağ ilçesinde yolcu otobüsü devrildi ve 22 kişi yaralandı. Bodrum’dan Van’a giden otobüs, Doğanlar Mahallesi mevkiinde şarampole devrildi.
Yine dün sabah saatlerinde bir kaza da İstanbul’da yaşandı. Üsküdar’da yolcu almak için durakta bekleyen İETT otobüsüne çarpan şehirlerarası yolcu otobüsündeki 3 kişi yaralandı.
Buna göre, 2020’de 218, 2021’de 252, 2022’de 333, 2023’te 364 ve 2024 yılının Ocak-Temmuz döneminde 180 ölümlü ve yaralanmalı otobüs kazası gerçekleşti. Bu tür kazaların artışını önlemek amacıyla Emniyet Genel Müdürlüğü, son üç gündür karayollarında otobüsleri sıkı bir şekilde denetlemeye başladı.
‘PROBLEMİN KAYNAĞI HIZ SINIRLAYICILARININ İPTAL EDİLİYOR OLMASI’
Artan bu kazaların nedenini Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkan Yardımcısı, trafik güvenliği uzmanı, makine yüksek mühendisi Alpay Lök’e danıştığımda “En büyük problemimiz otobüslerde yer alan hız sınırlayıcıların iptal ediliyor olması. Problemin kaynağı tam olarak bu” dedi ve şu önemli bilgilerin altını çizdi:
-- Fabrika çıkışı otobüs ve kamyonlarda hız sınırlayıcı bulunuyor. Bu sınır kamyonlarda 90 otobüslerde ise 100 km/h olacak şekilde ayarlanıyor. Bu durum Avrupa Birliği ve Gümrük Birliği üyesi ülkelerdeki mevzuatta da belirtiliyor. Ancak bu sınırlayıcılar bizdeki firmaların filolarına girdiklerinde ya iptal ediliyor ya da ayarı değiştiriliyor.
-- Böylece otobüslerin hızları 150-170 km/h çıkabilir duruma getiriliyor. Böylece şoförler mesai süreleri içinde daha fazla sayıda sefer yapabilsin isteniyor. Buna ağır cezalar getirilmeli, böyle bir şeyi Avrupa’nın hiçbir ülkesinde göremezsiniz. Bu noktada da hemen şoförlere de yüklenmemek gerekiyor çünkü bu araçlar şirket sorumluluğunda… Kaza olunca da genelde sürücüler yargılanıyor ama bu halkanın başında şirketlerin olduğunu unutmamak gerekiyor.
‘AVRUPA’YA GÖNDERDİĞİMİZ ARAÇLAR KURALLARA UYGUN OLUYOR AMA BİZDE AYARLAR BOZULUYOR’
“Türkiye Avrupa’nın birinci otobüs üretim merkezi. Avrupa’nın otobüs ihtiyacının çoğunu bizim üreticilerimiz karşılıyor. Bu bizi gururlandırıyor. Bu otobüsleri uluslararası mevzuatlara uygun şekilde mühendisler tasarlıyor, geliştiriyor ve üretiyor” diyen Alpay Lök, “Bu otobüsler üretim bandından hız sınırlayıcıları 100 km/h hıza ayarlı olarak çıkıyor ve ihraç ediliyor. Ülkemizde ise bu hız sınırlayıcıların ayarı hemen bozuluyor ve kimse bunu önleyemiyor. Bu üzücü kazalar bu sektörün yurt içi ve yurt dışındaki güvenirliğine çok zarar veriyor” şeklinde konuştu.
‘ARAÇ MUAYENESİNDE GÖRÜLÜYOR VE ‘HAFİF KUSUR’ SAYILIYOR’
Otobüslerin fabrika çıkışı esnasında 100 km/h sınırına göre ayarlanmasının, bu araçların bu hızın üstünde gidemez, uygun değil anlamına geldiğini de söyleyen Lök, “Aracı üreten firma bu sınırı koyarak aslında net bir mesaj veriyor. Eğer bu araç 100 km/h geçerse ne lastiklerinin ne de freninin yeterli olmayacağını belirtiyor. İşin en acı tarafı da bu durum araç muayenesinde görülüyor ve ‘hafif kusur’ sayılıyor. Oysa ‘ağır kusur’ sayılmalı” ifadelerini kullandı.