Otizmde eğitime erken başlanmalı

Güncelleme Tarihi:

Otizmde eğitime erken başlanmalı
Oluşturulma Tarihi: Mart 14, 2000 00:00

Haberin Devamı

IQ'ları 60 olan otistik çocuklar küçük yaşta özel eğitime tabi tutulduklarında, ilkokul çağına kadar, normal eğitim kurumunda okuyacak düzeye gelebiliyor.

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı bünyesindeki ‘Çekirdek Ana-Baba Destek Grubu'nun toplantısında, otistik çocukları olan aileler ve uzmanlar, deneyimleriyle bilgilerini paylaştı. Ünlü aktör Dustin Hoffman'ın, Rain Man (Yağmur Adam) filminde otistik bir kişiyi canlandırmasından sonra, bütün dünyada bu hastalık daha bilinir hale gelmişti.

Divan Oteli'nde düzenlenen toplantıyı grubun danışmanı çocuk psikiyatristi Doç. Dr. Yankı Yazgan yönetti. Toplantıya 11 yaşında bir otistik çocuk sahibi olan Beysel çifti de konuşmacı olarak katıldı. Oğlu Sinan'ın sorunu 18 aylıkken farkettiklerini belirten Nilgün Beysel, çok iyi bilinen sağlık kuruluşlarının dahi ‘Erkek çocuk geç konuşur’, ‘Olur, olur, geçer’, ‘Bir 6 ay daha bekleyin’ gibi yanıtlar verdiklerini söyledi. Tanı koyulurken zaman kaybetmenin anlamsız olduğunu anlatan anne Beysel, ‘‘Aileler tanıya çok takılıyor. Aslında eğitime erken başlamak çok önemli. ABD'de yapılan bir araştırmada, üç yaşından küçük ve zeka düzeyleri 60 olan 19 otistik çocuk, beş yıl boyunca, günde 6-8 saat eğitime tabi tutuldu. Dokuzu, yani yarısı eğitimle ilkokula gidebilecek düzeye geldi. Şu anda 18 - 20 yaşlarında olan bu çocuklar, yaşamlarını idame ettirebiliyorlar’’ diye konuştu. Ancak çocukların sadece okuma, matematik gibi becerilerinin değil, davranışlarının da geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Beysel, bunun yaşamlarını bağımsız sürdürmelerine olanak sağlayacağını söyledi. Baba Kemal Beysel de ‘Çocuklarınızın eğitimini ihmal etmeyin’ önerisinde bulundu.

Nedeni bilinmiyor

Doç. Dr. Yankı Yazgan, Çekirdek Anne-Baba Destek Grubu'nun çocuklukta bedensel ve duygusal gelişimi, öğrenmeyi engelleyecek durumlar hakkında toplumda bilinç uyandırmayı ve bilgi akımını sağlamayı amaçladığını söyledi. Doç Dr. Yazgan'ın verdiği bilgiye göre, otizm, çok küçük yaşta başlayan, iletişim becerilerini ve sosyal ilişki kurmayı engelleyen, biyolojik kökenli bir problem. Kalıcı etkilerinin başında, sosyal ilişki kalitesini hafif ya da ağır düzeyde bozması ve buna paralel dil gelişimini engellemesi geliyor. Nedenleri hakkında henüz net bilgiler yok ancak genetik etkenlerin önemli bir rol oynadığı düşünülüyor. Tedavisinde kayda değer tıbbi bir yöntem henüz geliştirilmedi. Ancak tedavide çocukların özel eğitim alması önemli bir yöntem.

Türkiye'deki asıl sıkıntı, olanakların sınırlı olması nedeniyle birçok ailenin özel eğitim hizmetine ulaşamaması. Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Edirne başta olmak üzere bazı illerde bir takım özel eğitim uzmanları tarafından planlanan, eğitim yürütülüyor. Ancak bunlar çok sınırlı sayıda. İhtiyacı karşılamaya yetmiyor.

Her bin çocuktan üçü otistik

Otizmin hafif formları da katıldığında görülme sıklığı 10 binde 15-30 arasında değişiyor. Çocuğun göz temasının ilk 16-18 ayda gelişmemiş olması, çevresine ilgisiz, kendi dünyasını yaşaması ilk önemli belirtiler. Problem doğuştan olsa da belirtilerini altıncı aydan itibaren veriyor ve 18 ay civarında net bir fikir sahibi olunuyor. Tanısı aslında çok güç değil. Çocuğun davranışlarına ve gelişimine bakarak tanı koyuluyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!