ÖSYM Başkanı: LYS bilenle bilmeyeni ayıracak

Güncelleme Tarihi:

ÖSYM Başkanı: LYS bilenle bilmeyeni ayıracak
Oluşturulma Tarihi: Haziran 17, 2010 10:51

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, bu yıl ilk kez uygulanmaya başlanacak Lisans Yerleştirme Sınavlarının (LYS) bir sıralama sınavı olduğunu vurgulayarak, “Bu sistem bilenle bilmeyeni daha iyi ayıracak. Şans faktörünün rolü azalacak” dedi.

Haberin Devamı

Öğrenci Seçme  ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, bu yıl ilk kez  uygulanmaya başlanacak Lisans Yerleştirme Sınavlarının (LYS) bir sıralama sınavı  olduğunu vurgulayarak, “Bu sistem bilenle bilmeyeni daha iyi ayıracak. Şans  faktörünün rolü azalacak” dedi.

Bu hafta sonu ile gelecek hafta sonu gerçekleştirilecek LYS sonuçlarının  15 Temmuza kadar açıklanacağını bildiren Yarımağan, sınav sonuçlarını sonucunda  oluşacak minimum puanların bölüm tercihi yapmak için çok sağlıklı olmayacağını,  bu nedenle adaylara yardımcı olmak amacıyla geçen yıl gerçekleşen taban  puanlarını bu yıla göre uyarladıklarını belirtti.

Yarımağan, ilk oturumları 19-20 Haziranda  gerçekleştirilecek LYS'ye ilişkin açıklamalarda bulundu.

Emniyet yetkilileriyle görüşülerek sınavla ilgili güvenlik önlemleri  alındığını belirten Yarımağan, her binada polis ekipleri bulunduğunu,  görevlilerin adayların kimlik kontrolünü yapacaklarını ve sınav süresince bina  çevresinde ve içinde güvenliği sağlayacaklarını anlattı.

Yarımağan, “Cumartesi günü bazı okulların çevresinde gürültü olabilir.  Pazar günleri daha az oluyor ama cumartesi günleri biraz daha fazla olabiliyor.  Bu tür durumlarda da bina sınav sorumlusunun, bina yöneticisinin gerekirse  müdahale ederek sükuneti sağlamasını istiyoruz. Zaten çok yakınına pazar kurulan  ve sürekli gürültü altında olan okulları kullanmıyoruz” diye konuştu.

Kopya olaylarına da değinen Yarımağan, büyük sınavlarda bu tür olayların  olabildiğini bireysel ve toplu kopya çekilebildiğini ifade etti. Kopyanın teknik  yönden incelenerek belirlenebildiğini anlatan Yarımağan, oturma düzenini ve soru  kitapçıklarının adaylara dağıtımını bu çerçevede planladıklarını anlattı. Toplu  kopyanın neredeyse tamamen engellendiğini söyleyen Yarımağan, “1978-1979  yıllarında toplu kopyanın belli yörelerde çok yaygın olduğunu tespit etmiştik.  Fakat aldığımız önlemlerle, düzenlemelerle bu neredeyse bitti. Her yıl bir iki  salon ya çıkıyor ya çıkmıyor” dedi.
         
 "SIRALAMA SINAVI”
         
LYS'nin içerik ve soru biçimleri açısından geçen yıllardan farklı  olmadığının altını çizen Yarımağan, şunları kaydetti:

“Adaylar şunu akıllarından çıkarmasınlar, bu bir sınıf geçme sınavı  değil, seviye belirleme sınavı da değil. Sınıf geçme sınavı olsa örneğin geçme  notu 50 olur ve 50'yi geçenler başarılı olur. Sınıf geçme veya seviye belirleme  sınavlarında zorluk dereceleri öğretilenlere göre ayarlanır. Bizimki bir sıralama  sınavı.”
       
"SİMÜLASYON YAPTIK”
         
Sınav sonuçlarını 15 Temmuza kadar açıklayacaklarını bildiren Yarımağan,  sınav sonuçlarının açıklanmasının ardından adayların tercih işlemlerine  başlayacaklarını belirtti.

Tercih yaparken adayların bu yıl özellikle puan türlerine dikkat  etmelerini isteyen Yarımağan, şu uyarı ve önerilerde bulundu:

“Bu sene minimum puanlar çok sağlıklı değil çünkü bu sınav geçen sene bu  biçimiyle ve bu puan türleriyle yapılmadı. Biz adaylara yardımcı olmak açısından  geçen yılı bu yıla göre değerlendirdik. Mesela geçen sene Coğrafya, Tarih, diye  bir puan türü yoktu. Fizik, Kimya diye birşey yoktu, sadece Fen Bilimleri  diyorduk. Ama geçen sene sınava girenlerin Fizik, Kimya, Biyoloji ve diğer tüm  derslerinin puanlarını ayrı ayrı hesapladık, bu seneki katsayılarla çarptık.   MF-1, MF-2 diye puanlarını hesapladık.

Geçen sene bir programa yerleşen öğrencilerin içinden bu şekilde  hesapladığımız en düşük puanı alarak, 'en düşük puan' diye kılavuza koyacağız.  Ama yine söylüyorum bu çok sağlıklı değil. Adaylara sadece bir fikir verecek.  Adayların tercih yaparken biraz geniş aralıklarda düşünmesi lazım. Geçen sene bu  şekilde simülasyonla hesapladığımız minimum puan 458 ise bu sene bu tam  olmayabilir, çok farklı olabilir. 20-30 puan artı, eksi olabilir. Başarı sırasını  baz almak daha sağlıklı ama biraz daha geniş bir aralıktan tercih etmeli ki  şansını artırsın.”
       
“MATEMATİK GEREKLİ”
         
Sınavda adayların çoğunluğunun bazı testleri yanıtlamaktan kaçındığına  işaret eden ÖSYM Başkanı Yarımağan, şunları söyledi:

“Fen matematikten kaçan öğrenci grubu var. Bu ilginç. Sayıları çok.  Sınava girenlerin yarısı matematiği sevmeyen öğrenci. Hatta bana mail atan  öğrenciler var. Öğrenci, yabancı dil alanında okuyor, bana attığı mailde diyor ki  'Hocam ben matematikten kaçmak için yabancı dile gittim, şimdi siz yabancı dil  puanıyla girilen yerler için de matematiğe ağırlık koydunuz'. Buna isyan ediyor.  Oysa sen matematik okudun zaten, sana sorduğumuz matematik de çok basit zaten. Bu  öğrencilere sadece YGS'de matematik soruyoruz.

Fen testinden de kaçış çok. Zaten Fen derslerini Sosyal Bilimler,  Türkçe-Matematik alanlarına gidenler okumuyor.

Biz galiba bu teknik dersleri öğrencilerine sevdiremiyoruz. Eğitimimizde  biraz eksiklik mi var bilmiyorum, öğrencilerin bir kısmı korkuyor, öcü gibi  kaçıyor Fen'den. Oysa sevseler bence çok daha başarılı olurlar. Çünkü matematik  her alanda gerekli.

Son yıllarda bazı programların puan türünü değiştirdiler, neden, mesela  Psikoloji'de, Hukuk'ta matematik de gerekli. Matematik herkese gerekli, sadece  fencilere değil. Sosyal bilimcilere de matematik yeterli bir düzeyde gerekli  çünkü Sosyoloji, Psikoloji gibi sosyal bilimlerin ta kendisi olan alanlarda da  belirli ölçüde matematik lazım. Burada çok ileri düzeyde matematiğe ihtiyacınız  yok ama belirli düzeyde matematik olmadan da Sosyoloji, Psikoloji yapamazsınız.  Onun için tüm adaylara matematiğin belli düzeyde öğretilmesi ve sevdirilmesi  lazım. Ben Eğitim Bilimleri'nde bu konuda epeyce gelişmeler olduğunu düşünüyorum.  Adaylara dersleri sevdirmek için belirli yöntemler kullanılabiliyor. Buna Milli  Eğitim Bakanlığının ortaöğretimde, ilköğretimde özen göstermesi gerekiyor. Özen  gösterildiğini sanıyorum ama daha çok özen göstermesi gerekiyor.

Türkçe, bir anlatım, bir iletişim aracıysa bu dili bilmeyen bir aday  hiçbir şey yapamaz. Dili iyi kavramayan, yanlış anlayan, doğru mesajı almayan  nasıl hiçbir şey yapamazsa matematiksel kavramları bilmeyen de bir yönüyle eksik  olur.”
       
"MORALLERİ BOZULMASIN”

Sınavlardaki testlerde hem zor hem de kolay sorular yer aldığına dikkati  çeken Yarımağan, LYS'nin bir sıralama sınavı olduğunu yineleyerek, sözlerini  şöyle sürdürdü:

“Adaylar ne kadar bilgili olurlarsa olsunlar onların içinden en çok  bilenleri seçeceğiz çünkü yerleşecekleri programlar bunu gerektiriyor. Kitlenin  seviyesine göre zor ve kolay sorular soruyoruz. O bakımdan çok iddialı bazı  adaylar dışında diğer adayların bütün soruları doğru cevaplamayı beklememeleri  gerekir. O nedenle yapamadıkları soru olduğunda moralleri bozulmasın zaten tüm  sorular tüm adaylar tarafından cevaplansın diye hazırlanmıyor.

Testlerin içinde sorular konulara göre dağıtılıyor, zorluk derecesine  göre değil. Örneğin matematikten varsayalım sayı sistemleriyle sorular oluyor,  biraz ilerde birkaç trigonometri sorusu vardır. Dolayısıyla kolay sorular önde,  zor sorular arkada diye birşey yok.

Bir konuyla ilgili sorular testin içinde nasıl dağıtılıyor derseniz,  orada da genel temayül genellikle kolayları biraz öne koymaktır ancak hemen ben  adayları uyarayım, biz 10 soru kitabı hazırladığımız için ister istemez her  konuyla ilgili soruları da kendi içinde karıştırmak zorunda kalıyoruz. Belli bir  üniteyle, konuyla ilgili soruların başındakiler kolay demek değil. Bazı soru  kitaplarında kolay olabilir bazı kitaplarda kolay sorular sona gitmiş olabilir.  Dolayısıyla bu konuda hiçbir ipucu yok.”
       
"ÇALIŞILACAK KONULAR ARTMADI”
         

LYS'nin ortaöğretim müfredatının tümünü kapsadığını vurgulayan Yarımağan,  şöyle konuştu:

“Geçen sene Fizik'ten 10 soru sorduk ama bu 10 soruyu 10, 11, 12.  sınıflarda okutulan Fizik dersinin tümünü kapsayan konulardan sorduk. Şimdi bu  sene aynı derslerden 30 soru soracağız. 10 soru da sorsak, 30 soru da sorsak  öğrencinin bu konuları çalışması lazım. Yani öğrencinin çalışacağı konular  artmadı. Bu sistem bilenle bilmeyeni daha iyi ayıracak. Şans faktörünün rolü  azalacak. Daha çok konudan soru sorulacak ve ne kadar çok soru sorarsanız, belli  bir yere kadar, ölçme değerlendirmeniz daha sağlıklı olur. Ölçme değerlendirmenin  artısı eksisi vardır. Tek bir soruyla ölçme yaparsınız ama hata payı çok  yüksektir, iki soru sorduğunuzda hata payı biraz azalır ve belirli sayıda sorudan  sonra artık hata payı değişmez. Geçen seneki sayılar hata payının çok düşük  olmadığı düzeydeydi, bu sene hata payını çok daha düşük düzeye indirmiş  olacağız.”
   

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!