Güncelleme Tarihi:
Osmanlı İmparatorluğu'nda, kadın gardıroplarının vazgeçilmez giysileri olan üçetek entari, bindallı, cepken ve diğerlerinden günümüze ulaşan örnekleri gelecek nesillere aktarmak için büyük özen gösteriliyor. Sadberk Hanım Müzesi'nin kıyafet koleksiyonunda yer alan, 18 ve 19'uncu yüzyıldan kalma 800'ü aşkın parçaya da bu titizlik gösteriliyor. Sarıyer'deki müzenin deposundaki çekmece ve raflarda, aralarına asitsiz kağıt konularak saklanıyor.
Müzedeki uzmanlardan sanat tarihçisi Lale Görünür, kumaşın kendi içindeki ve dış ortamdaki asitten etkilenmemesi için İngiltere'den özel olarak getirtilen asitsiz kağıtların kullanıldığını söylüyor. Görünür, kıyafetleri, sergilenmedikleri zaman nasıl sakladıklarını şöyle anlatıyor:
Sandık lekesine karşı önlem
‘‘Asit, kumaşta sandık lekesi denen lekelerin oluşmasına, kumaşın zayıflamasına neden olur. Bu nedenle depodaki rafların en altına yıkanmış bir Amerikan bezi yaydıktan sonra, katlayarak kaldırdığımız elbiselerin aralarına asitsiz kağıt yayarak kaldırıyoruz. En üste de yine Amerikan veya pamuklu başka bir kumaş yayıyoruz.’’
Görünür'ün söylediklerine göre, kumaşın zayıflayıp akmasını önlemek için ışık ve nem oranının çok iyi ayarlanması gerekiyor. Depodaki nem toplama cihazı ve klimalar sayesinde de nem oranının yüzde 55'in üzerine çıkmaması, ısı değişikliği olmaması sağlanıyor. Ziyaretçi olmadığı sırada koleksiyonda sergilenen elbiselerin yıpranmaması için ışıklar kapatılıyor. ‘‘Zaten kıyafetlerin altı aydan uzun süre sergide kalmamasına özen gösteriyoruz’’ diyen Görünür, depodaki ortamı mümkün olduğu kadar tozdan da arındırmaya çalıştıklarını, yılda iki kez de ilaçlama yapıldığını söylüyor.
Kıyafet koleksiyonu
Görünür, müzedeki kıyafet türlerinin Osmanlı'da hem elit tabaka tarafından, hem de halk tarafından kullanıldığını, elitlerin giydiği elbiselerin kumaş ve işlemelerinin daha kıymetli olduğunu söylüyor. Ve 1980'de kurulan müzenin kıyafet koleksiyonundaki parçaların Osmanlı elitinin giydiklerinden oluştuğunu da sözlerine ekliyor. Osmanlı'daki kadın giyim modasının bazı simgeleri ise şöyle:
Üçetek entari: Yere kadar uzun elbise. Özel günlerde de günlük kıyafet olarak da kullanılmış. İçine başka şeyler giyildiğinden önü açık olan bu elbisenin beli bir kemerle tutturuluyor ve rahat yürünmesi için etek uçları bu kemere sıkıştırılabiliyor. Üçetek adı ise, elbisenin iki yanındaki etek uçlarında yer alan yırtmaçlardan dolayı elbisenin üç parça gibi görünmesinden geliyor. Elbisenin kollarında da dirseğe kadar uzanan yırtmaçlar var. Elbisenin kumaşı sırma, kordon tutturma ya da ipek işlemelerle süsleniyor. Günümüzde bu model Anadolu'nun bazı bölgelerinde gelinlik olarak kullanılıyor.
Bindallı: Genellikle özel günlerde giyilen ve üzeri sırma işlemeli olan uzun boy entarisi. Gelinlik olarak kullanıldığı gibi, düğüne gelen misafirler de giyiyormuş. Çoğunlukla, gümüş veya bakır tel üzerine altın yaldız işlenerek yapılan sırma işlerle süslü olan ve göz kamaştıran bindallının adı işlemesindeki dal motifinin sıklığından geliyor. Kumaş olarak çoğunlukla kadife tercih edilmiş, bazen de saten veya ipek.
Şalvar-cepken: Belki de bugünkü döpiyesin Osmanlı versiyonu. Günlük kıyafet olarak giyilen, erkeklerin de giydiği şalvar ipekli, pamuklu birçok kumaştan yapılıyor. Cepkenler de kollu, ya da kolsuz olabiliyor.
Kürk hırka: Kışın evde giyilen yere kadar hırka. İçi genellikle samur ya da tilki kürküyle kaplı, dışı ise kumaş. Kadın da erkek de giyiyor.
Ferace ve sokak çarşafı: Manto gibi yere kadar uzun üst giysisi. Sokağa çıkarken giyiliyor. Mevsimine göre saten ya da yünlü kumaş kullanılıyor. Başa da yaşmak takılıyor, buna 'yaşmaklanmak' deniyor. 19'uncu yüzyıl sonunda ise Suriye'den gelen çarşaf kültürü daha hakim olmaya başlıyor.