Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 2003 00:00
KİMİLERİNİN, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük dûr-endiş (ilerisini düşünen, tedbirli, akıllı) başbakanı saydığı Recep Tayyip Erdoğan, bir süre önce, İstanbul'a giriş ve çıkışların ‘nakil ilmühaberi’ne bağlanması gerektiğini söyledi. Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde de İstanbul'a girişler için vize konulmasını istemişti.Başbakan Erdoğan düşüncesini savunmak için, ‘‘Çünkü dünyanın gelişmiş ülkelerinde büyükşehirlere giriş çıkışların nasıl kontrol altında olduğunu görürsünüz. Bu şehirlerde niçin oraya gidildiği, iş için gidiliyorsa işin hazır olup olma olmadığı sorulur’’ diyor. Diyor ama Erdoğan'ın söyledikleri gerçekleri yansıtmıyor. Birkaç yıl Paris'te yaşadım, kimse bana böyle bir soru sormadı... New York ya da Paris'e elini sallayarak girip çıkan yerli vatandaşları bir yana bırakalım, bu kentlerin belediye başkanları belediye sınırları içinde kaç bin pasaportsuz yabancı yaşadığını biliyorlar mı acaba? Pasaportsuz kaçak işçileri iş hayatının yörüngesinden çıkartın, kent ekonomisi çöker.Erdoğan'ın dedikleri ancak diktatörlerin yönettiği totaliler rejimlerde olabilir. Başbakan belki de geleceğe yönelik konuşuyordur. Ben boşuna kendisini dûr-endiş sıfatıyla tanımlamadım.* * *Başbakan'ı destekleyen öteki büyükşehir belediye başkanlarının da kulaktan dolma kahve muhabbeti bilgisiyle konuşmamalarını salık veririm. Demokrasiyle yönetilen hiçbir ülkede vatandaşların seyahat, iş ve yerleşme özgürlüğünden yararlanmalarına engel olamazsınız. Ama konut ve işyeri kiralama gibi işler bize göre çok daha düzenli oralarda. Boston'da ev kiralayan tıp doktoru oğluma Türkiye'den ben kefil oldum. Gerekçe: Vereceği kiranın aylık gelirine göre yüksek olması...Diyelim ki Başbakan'ın zehir-sulfata önlemiyle İstanbul'a, Ankara ve İzmir'e olan iç göç ‘‘şırp’’ diye kesildi. Nereye gidecek bu insanlar, oldukları yerde mi kalacaklar yoksa Mersin, Adana, Antalya gibi halen göçmen almakta olan ılıman kentlere mi yönelecekler? Elbette bu üç kente ve öteki kentlere... Yola çıkmışsa göçe engel olamazsınız!Beni şaşırtan şu: Liberal demokrat gazete yazarlarından bir bölümünün bu öneriyi alkışlaması, bir bölümünün de duymazdan gelmesi. Liberal demokrat dediğin işte böyle olur ve öneriye karşı çıkmak, vatandaşın en temel haklarından birini savunmak da Jakoben (!) Özdemir'e kalır! Tuhaf ülkedir Türkiye!* * *Anlaşılan imam-hatiplerde Türkiye tarihi iyi okutulmuyor. Okutulsaydı, bu okulların bir numaralı öğrencisi, Türkiye toplum tarihinin göçler tarihi olduğunu bilmez miydi? Prof. Dr. Mustafa Akdağ'ın, ‘‘Türk Halkı'nın Dirlik ve Düzenlik Kavgası: Celali İsyanları’’ adlı başyapıtında, Anadolu'nun en azından XVI. yüzyılın başından itibaren resmi ya da özel iş alanlarının eritemeyeceği ölçüde boş ve işsiz insan kitlesinin baskısı altında yaşadığını, boş gezenlerin de doğudan batıya aktığını yazmaktadır. Devlet, bu nedenle, göçü denetim altına almak için, gemilerin Osmanlı Avrupasından Anadolu'ya, Anadolu'dan Avrupa yakasına çiftbozan ırgat ve avare levent taşımasını yasaklamıştı.Çiftbozanlar ve avareler 500 yıldır hep doğudan geliyor. Buna Osmanlı yasağı bile engel olamamış. Çare demek ki yasaklarda değil...
button