Cem TURSUN / İSTANBUL, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Ekim 19, 2010 12:33
BİRİNCİ Ergenekon Davası'nın 161. duruşması görülmeye başlandı. Ergenekon Ana Davası'nın bugün yapılan oturumunda tutuklu sanık Osman Yıldırım’a, Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombaların kendisine verildiğini iddia ettiği sitede yaptırılan keşif konusu, tekrar gündeme geldi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Cezaevi içerisinde kurulan duruşma salonunda görülen davaya tutuklu sanıklardan Ergun Poyraz ile Hayrettin Ertekin katılmazken diğer 20 tutuklu sanık ise duruşmada hazır edildi. Tutuksuz sanıklardan gazeteci Güler Kömürcü Öztürk ve PKK itirafçısı Abdulmuttalip Tonçer de duruşmaya katıldı.
Duruşmanın başlamasının ardından tutuklu sanıklardan Muzaffer Tekin, bazı beyanları olduğunu belirterek söz aldı. Tekin, Alparslan Arslan’ın kız kardeşi tanık olarak dinlenirken savcılar tarafından bir telefon numarasıyla ilgili soruların ardından bir basın kuruluşunda bu telefon numarası ile 350 kişinin irtibatlandırıldığının yazıldığını belirtti. Dosyada bulunan kayıtlarda Oktay Yıldırım ile kendisinin de aralarında bulunduğu sadece 9 kişinin isminin geçtiğini ifade eden Tekin, savcıların sorularını sorarken konuları gizemli bırakmamalarını isteyerek, "Suç yaratılmak ve bizim şüpheli konumunda kalmamız adına birşeyler yapılıyor, sahte belgelerden insanlara sorular soruluyor" dedi.
“KEŞİFTEN HABERİM YOKTU"
Tutuklu sanıklardan Mehmet Zekeriya Öztürk de Osman Yıldırım’a Ataşehir'de bombaları aldığını söylediği sitede yaptırılan keşfi hatırlatarak, keşif yapılacağı konusundan haberi olmadığını, keşif yapılmadan önce kendisine de bilgi verilmesi gerektiğini söyledi.
“KEŞFE KATILMAK İÇİN ÇAKALLIK YAPTIM"
Tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün kızı ve avukatı Zeynep Küçük de Osman Yıldırım’a yaptırılan keşifle ilgili ilginç açıklamalarda bulundu. Keşfin ne zaman yapılacağını öğrenmek için mahkeme kalemi önünde adeta nöbet tutmak zorunda kaldığını söyleyen Küçük, "Keşfe katılmak için çakallık yapmam gerekti. Çok uyanık davrandım" dedi.
Küçük’ün bu sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün ise "Estağfurullah avukat hanım" diye konuştu. Bunun üzerine avukat Küçük de "Halk arasında rahatlıkla söylenebilen bir deyim bu" ifadesini kullandı.
“BENİ ARACA ALMAK İSTEMEDİLER"
Mahkeme kaleminden kendisini aradıklarını ve Perşembe günü yapılacağını söylediklerini ifade eden Küçük, “Ara kararı elime alana kadar doğruluğuna güvenemedim. Sonra 5-6 sanık avukatına da bu durumu ben
haber verdim. Adliye önünde keşif için çıkacakları araca binmek istediğimde naip hakim Hüsnü Çalmuk, araçta yer olmadığını belirterek beni alamayacaklarını söyledi. Osman Yıldırım’ın avukatının araçta olduğunu ve buna rağmen talebim olmasına rağmen beni de almadıklarını tutanağa geçirmeleri konusunda itirazda bulunmam üzerine beni de araca aldılar" dedi.
SAVCI'NIN “EVİ TESPİT ETTİK OSMAN'I GÖTÜRELİM GÖSTERSİN" DEDİĞİ İDDİASI
“Araç içinde bir kamera da kayıt yapıyordu. Ancak kamera kayıttan çıktıktan sonra çok ilginç bir konuşma yapıldı" iddiasında bulunan Avukat Küçük, “Savcı Nihat Taşkın, hakim Hüsnü Çalmuk’un kulağına, ’Evi biz tespit ettik. Osman’ı götürelim göstersin’ dedi. Oysa kendisinin göstermesi gerekiyordu. Ama herşey hazırlanmış, evin önünde tertibat alınmıştı. Böyle bir uygulama yapılamayacağı konusunda ısrar ettim. Bu nedenle adresi Osman’ın bulması istendi ve haliyle bulamadı. Ben ses çıkarmasam adrese gidilecek ve evde keşif yapıldı diye tutanağa yazılacaktı. Osman bu toplantı olduğunu iddia ettiği evi bulamadı ve tutanağa da keşifin yapılamadığı yazıldı. Bulamazdı, çünkü toplantı yapılan böyle bir adres yok. Kayıtlardan da belli ki Osman bu el bombalarını 4 Mayıs akşamı Alparslan Arslan’dan arabadan teslim almıştır. Mahkeme de böyle bir toplantının yapılmadığı sitede yaşayan komşuları tanık olarak çağırıyor. Bu karardan vazgeçilmesini talep ediyorum" diye konuştu.
OSMAN YILDIRIM İKİNCİ BİR KEŞİF DAHA İSTEDİ
Keşif itirazlarına muhatap olan tutuklu sanık Osman Yıldırım ise olay günü Ataşehir Migros önüne geldiğinde Alparslan Arslan’ı aradığını, Alparslan Arslan’ın da kendisine ’Ben gelemeyeceğim. Seni bir arkadaş alacak’ dediğini söyledi. Bu konuşmanın ardından kendisini bir kişinin almaya geldiğini, gidecekleri adresin kendisine verilmediği gibi aracı kullananın da kendisi olmadığını belirtti.
"Ben arabanın önünde telefonumla filan uğraşıyordum. Sürekli yola bakmıyordum" diyen Yıldırım sözlerine şöyle devam etti:
“Ben, Migros’tan sonra hatırladığım yere kadar götüreceğimi, hatırlamadığım yerde telefonumun sinyal verdiği yere beni götüreceklerini düşünerek böyle bir keşif talebinde bulundum. Bunu da hakim Hüsnü Çalmuk’a keşif sırasında söyledim. Ancak adresi benim bulmam gerektiği konusunda ara karar alındığını söyledi. Şimdi keşif ile ilgili bir dilekçem daha var. Beni telefonumun sinyal verdiği adrese götürün ve iki evi de size göstereyim. Avukat Zeynep Küçük, benim anti sosyal kişilik bozukluğu içerisinde olduğum için böyle konuştuğumu ve adresi bulamadığımı söyledi. Doğru konuşulunca anti sosyal kişilik bozukluğu oluyor da yalan söylenince düzgün insan mı oluyor? Hem beni yalancılıkla suçluyor hem de hakaret ediyor" ifadesini kullandı. Osman Yıldırım’ın ikinci kez keşif yapılması konusunda hazırladığı dilekçeyi ise Cuma günü mahkemeye sunacağını belirtti.
Sanık ve avukatların taleplerinin ardından sanık Alparslan Arslan ile aynı ofiste çalışan avukat arkadaşı Burhan Gür, tanık olarak ifadesine başvurulmak üzere kürsüye davet edildi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, "Doğuş Factoring şirketinde Muzaffer Tekin’in bir bağının olduğunu biliyor muydunuz?" diye sordu. Bahse konu şirketin bir dönem avukatlığını yürüttüğünü belirten Gür, "O dönemde bir bilgi sahibi değildim ama yaşanan olayların ardından duydum bunları" diye konuştu.