Güncelleme Tarihi:
İsrail-Filistin arasında yeniden hız verilmek istenen barış görüşmeleri, Mart ayında İsrail’in Doğu Kudüs’te yeni konut birimleri inşa edeceğini açıklamasıyla durma noktasına gelmişti. ABD Ortadoğu Özel Temsilcisi George Mitchell'ın, görüşmeleri tekrar başlatmak adına bugün İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile Tel Aviv’de bir araya gelmesi bekleniyor. Mitchell, Cuma günü ise Ramallah’a geçerek Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüşecek.
Görüşmelerde Netanyahu’nun su kaynakları ve Batı Şeria’daki güvenlik düzenlemelerini; Abbas’ın ise sınır konusu ön plana çıkarması bekleniyor. Ancak nihai çözüm olarak görülen iki devletli çözüm önerisine, Filistin’in teklif edilecek geçici sınırlar içinde kalıcı olarak tutulmak isteneceğine inanan Abbas sıcak bakmıyor.
Zaten bu sebeplerden dolayı çok zorlu geçmesi beklenen görüşmeleri daha da karmaşık hale getiren gelişmeler yaşanıyor. Örneğin Mitchell’in görüşmeler için bölgeye ziyaretinden hemen bir gün sonra, Kudüs’te yaşanan cami yangını tansiyonu yükseltti.
GELECEK ÜMİT VERMİYOR
Konuyla ilgili bir analiz yayımlayan Foreign Policy dergisi, oldukça karamsar bir tablo çizerek, Ortadoğu’da girilen çıkmazın “tatsız bir şeyler” yaşanmasına sebep olabileceğini söyledi. Analize göre, ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarları açısından kritik önem taşıyan Filistin-İsrail sürecinin önünde üç büyük engel bulunuyor:
1) Olası bir barış anlaşmasını imzalayan liderin hem siyasi kariyerinin hem de hayatının tehlike altına girmesi.
2) Büyük kararları ancak güçlü liderler verir. Bu kapsamda içinde görüş ayrılıkları barındıran bir koalisyona liderlik eden ve barış karşılığında ne bedel ödeyeceğini bilmeyen bir ülkenin başında olan Netanyahu ile bölünmüş bir ulusal hareketin parçası olan ve Filistin yönetimini Hamas ile paylaşan Abbas, barış sağlayabilecek kadar güçlü liderler değiller.
3) Olası bir anlaşma çerçevesinde tarafların tutamayacakları sözlerin altına imza atmamaları gerekir. Bugünün şartları altında barışın olabilmesi, İsrail’in Filistin, Suriye ve Lübnan ile anlaşmalar yapması, Golan Tepeleri ve Batı Şeria’daki yerleşimleri ortadan kaldırması ve sınırları 1967’deki haline çekmesine dayanıyor. Ancak tüm bunlar bir hayal olmanın ötesine geçemiyor.
ÇATIŞMA UYARISI
Dergi, bütün bu zorluklara ek olarak ABD’nin de barışı sağlamak için fırsat ya da cesaretinin olmadığına dikkat çekti. Ayrıca İran faktörü durumu daha da karmaşık hale getiriyor.
İran, Mısır’ın Arap devletleri tarafından desteklenen Ortadoğu’da nükleer silahlardan arındırılmış bir bölge oluşturulması talebini destekliyor. Bahsi geçen bölge, 200’e yakın nükleer savaş başlığı bulunan İsrail’i de kapsıyor. Bu durum, İsrail’in nükleer programına tarafsız duran Washington’u zor durumda bırakıyor.
Yaşanan tüm bu tıkanma ve olumsuzluk, bölgede yeniden çatışmaların başlamasına neden olabilir.