Ortadoğu politikamız iyi gidiyor

Güncelleme Tarihi:

Ortadoğu politikamız iyi gidiyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2005 00:00

ORTADOĞU politikamızın yerine oturduğunu gösteren olumlu gelişmeler var. AKP hükümeti zaten birçok bölge ülkesiyle ikili ilişkilere yeni bir ivme kazandırmış ve onlarla eskisine oranla çok daha iyi bir diyalog içine girmeyi başarmıştı.Ancak Ortadoğu sorunlarına ve özellikle Irak’a karşı yaklaşımlarımızda bir gerçekçilik eksikliği, hatta bocalama gözlemleniyordı.Son zamanlarda ise Irak politikamızda özlü bir evrim oldu. Her şeyden önce yalnızca Kuzey Irak’a ve Kürtlere odaklanmaktan bir ölçüde kendimizi kurtardık. Bütün etnik gruplara ve mezheplere eşit şekilde yaklaşıyoruz ve hepsiyle görüş alışverişinde bulunuyoruz.Söylemlerimizde önemli bir değişiklik izleniyor. Irak’taki son seçimlerin meşruiyetine kuşkuyla bakarken şimdi seçimlerden sonra oluşturulan hükümete elimizi uzatıyoruz. Irak’a komşu ülkeler toplantısına katılan Dışişleri Bakanı Hoşyer Zebari’nin İstanbul’a gelişini kolaylaştırmak üzere Bağdat’a uçak bile gönderdik.Türkmenleri himaye politikamızın uygulanmasında bir ayarlama gerektiği bilincine zannedersem vardık. İstanbul konferansında Irak’taki demokratik sürece destek vaat edildiği gibi teröristlerin sınırlardan her iki yönde de sızmalarını önleyecek önlemler üzerinde duruldu. Felluce operasyonları sırasında direnişçileri öven duygusal retorik geride kaldı.* * *1 Mart 2003 tarihinde TBMM’nin aldığı kararın bir sonucu da, Arap ülkelerinin İsrail’le askeri işbirliğini de kapsayan ilişkilerimize karşı duydukları kuşkuları bertaraf etmek olmuştur. O kadar ki Başbakan Erdoğan’ın İsrail’e ziyaretinde F-4 uçaklarının modernleşmesinden pilotsuz uçaklar alımına kadar yeni projeler üzerinde anlaşıldı.Aynı ziyarette, Filistinli liderlerle yapılan görüşmelerin de, programın dengesizliği ve randevu saatlerine uymamak alışkanlığımız yüzünden yaşanan aksama hariç, yapıcı bir zeminde cereyan ettiği anlaşılıyor. Türkiye gerçekten Filistinlilere ekonomi, kurumsal yapılanma ve teknik eğitim alanlarında yardımda bulunabilir. Ancak İsrail-Filistin ihtilafında, İsrail’in soğuk karşıladığı, arabuluculuğa kadar varan bir rol oynamak konusundaki ısrarımızı anlamak çok zor.Bugün ABD ile birlikte yol haritasının sponsorları olan BM, AB ve Rusya bile geri planda kalmak mecburiyetindeler. İsrail’e, o da ancak bir ölçüde, söz dinletebilecek tek ülke ABD. Kaldı ki bağımsız bir Filistin devleti kurulmasını öngören yol haritasının gerçekleşmesi, İsrail’in yıllardan beri Batı Şeria’da giriştiği oldubittilerle olabileceği kadar zor.İsrail bu bölgede kurduğu yerleşim merkezlerini Kudüs’ü de kapsayacak bir duvar inşasıyla sürekli hale getirmek politikasını devam ettiriyor. Evet Gazze’deki yerleşim merkezlerini tasfiye edecek; fakat Batı Yakası’nın her tarafına dağılmış olanlara yenilerini eklemek peşinde. Bir çözüm için Kudüs’ün statüsü, sınırlar, güvenlik düzenlemeleri, mülteciler gibi son derece karmaşık sorunları ele almak gerekecek.Bütün bu meselelerin ayrıntılarını bilen uzmanlarımızın olduğu bile şüpheli. Arabuluculukta iki tarafla da kötü kişi olmak çok kolay. Bunu da unutmamalıyız.* * *Suriye’yle ilişkilerimiz bugünkü koşullarda özellikle hassastır. İkili işbirliğine kimsenin itirazı olamaz. Suriye, Lübnan’dan kuvvetlerini de çekti. Ne var ki Lübnan’da bundan sonra oynayabileceği rol hakkındaki kaygılar devam ediyor.BM Güvenlik Konseyi kararı, ayrıca Hizbullah militanlarının da silahsızlandırılmasını veya etkisiz hale getirilmesini öngörüyordu.Suriye’nin Lübnan’da ülkenin egemenliğiyle çelişen müdahalelerine kayıtsız kalabileceğimiz izlenimini vermemeliyiz.Ortadoğu politikamızda iyi yoldayız. Aktivizmden, zikzaklardan ve orantısız tepkilerden kaçınmaya dikkat ettiğimiz ölçüde başarılı oluruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!