OluÅŸturulma Tarihi: Mart 13, 2000 00:00
ORKESTRA İÇİN BÄ°R KANTATO gerçek bir sembolisttir. Bakmayın 1757'de Anadolu'da doÄŸmasına. Divan edebiyatımızın en önemli isimlerinden biri olan Åžeyh Galip, bu edebiyatın çok kullanılan mazmunlarını bir kenara itip, kendi kelimeleri ile yeniden yorumlamıştır ÅŸiiri ve dünyayı.Henüz kırk iki yaşında, dünyaya veda ettiÄŸinde geride edebiyatımızın en seçkin mesnevilerinden olan "Hüsn-ü AÅŸk" ve birbirinden güzel gazellerinin süslediÄŸi "Divan"ı kalmıştır. Yine zevrak-ı derûnum kırılıp kenâre düştüDayanır mı ÅŸiÅŸedir bu reh-i seng-sâre düştü"(Yine gönül kayığım kırılıp kenara düştüDayanır mı ÅŸiÅŸedir bu, taÅŸlık yola düştü ) Åžeyh Galip'in gönül kayığının dayanıp dayanmadığını bilmiyoruz ama ÅŸiirleri asırlar sonraya kalarak ne kadar dayanıklı olduklarını kanıtladılar. 2000 yılında, CD'de Åžeyh Galip... Yalçın Tura'nın besteleri, Ruhi Ayangil Türk MüziÄŸi Orkestra ve Korosu'nun yorumu ile "Åžeyh Galip'e Saygı" farklı bir tat bırakıyor dinleyicinin kulaklarında...Nefis bir orkestra eÅŸliÄŸinde iyi bir tenordan Åžeyh Galip'in eserlerini dinlemenin zevki anlatılamaz. Müzik ve edebiyatseverleri buluÅŸturan bu çalışma Türkiye Ä°ÅŸ Bankası'nın katkılarıyla hazırlanmış. Besteci Yalçın Tura ile Ayangil Oda Orkestrası ve Korosu'nun muhteÅŸem birlikteliÄŸi yalnız "Åžeyh Galip'e Saygı" ile deÄŸil, "Tura Åžarkıları" isimli çalışmada da kendini gösteriyor. "KaracaoÄŸlan Operası"ndan, "Sevmek Nedir" melodramına, Oktay Rıfat'ın "KasımpaÅŸa kıyıları tersane..." diye baÅŸlayan "Ä°stanbul Türküsü"ne uzanan, bize özgü tadları evrensel renklerle yeniden sunan bu çalışma için emeÄŸi geçen herkese teÅŸekkürler.Adalet AÄŸaoÄŸlu, "Sanatçı Akrabalığı ve Ruhi Ayangil" baÅŸlıklı yazısında ÅŸunları söylüyor;"Ben, Klasik Batı MüziÄŸi dinleyicisi olarak, bu müziÄŸe çok yoÄŸunlaÅŸtığım anlarda bile, aynı dönemlerde bunların bizdeki karşılığını, ( "benzerini" deÄŸil, "paralelini") hiç kulak ardı edememiÅŸimdir. Ä°mparatorluklar müziÄŸi. Bunu bir de böyle almak gerekir. 17, 18, 19. Yüzyıl Alman imparatorluklar müziÄŸini, hatta OrtaçaÄŸ kilise kantatlarını kutsarken, aynı dönem Osmanlı imparatorluk müziÄŸine ya da Yunus Emre ilahilerine burun kıvırmak olmaz. "Halka gitmek" ideolojisi altında Yunus Emre aklanmıştır ama "Bırakın efendim, imparatorluk müziÄŸidir!"lerin Haydn severler gözünde bir anlam taşıması o kadar kolay olmamıştır.Sanırım Ayangil, yaşına göre kendisi için tarihin en elveriÅŸsiz döneminde iÅŸte bu inkar ve ezikliÄŸi hiçe saymıştır. Benim asıl önemsediÄŸim nokta ondaki bu göze alıştır...Ben, roman, hikaye ve oyunlarımda, topluca yazılarımda hep kendimce düşünen bir dil, kendime benzer bir anlatı dünyası kurmak istedim... Hiç, benden önceki "büyük ustalar gibi olmak" istemedim. Onlar zaten vardılar. Ben, Ben olmak istedim. Bu konuda ödünsüzdüm. Denemeyi, aramayı ve hâlâ aramayı göze alıyorum. Sanırım Ruhi Ayangil ile aramda varolduÄŸunu hissettiÄŸim "kandaÅŸlık", "akrabalık" temelinde onun bu kendini özgür duyan ve kendini özgürleÅŸtiren, bir anlamda "pervasız" yaratı çabaları var..."Åžeyh Galip'ten günümüze uzanan çizgide, gerçek sanatçı kendi renkleriyle kalabalıklar arasından hala farkedilebiliyor. O yüzdendir ki hala birlikte mırıldanabiliyoruz;FâriÄŸ olmam eylesen yüz bin cefâ sevdim seniBöyle yazmış alnımâ kilk-î kazâ sevdim seniBen bu sözden dönmezem devreyledikçe nüh felekŞâhid olsun aÅŸkıma arz u semâ sevdim seni (Åžeyh Galip)Yüzbin cefa da etsen vazgeçmem sevdim seniKaza ve kader okları alnıma böyle yazmış sevdim seni,Dokuz gök dönüp durdukça ben sözümden dönmemYer ve gök aÅŸkıma ÅŸahid olsun sevdim seni...Mahinur DÄ°LDAR13 Mart 2000, Pazartesi Â
button