Güncelleme Tarihi:
İddianamede Celal Kara’nın 11 suçtan ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 62 yıla kadar hapsi, Mehmet Yüzgeç’in 8 suçtan ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 38 yıl hapsi, Zekeriya Öz’ün ise TC Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs, silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçlarının da yer aldığı 12 suça azmettirme suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile 72 yıla kadar hapsi talep edildi. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan iddianamede şu suçlamalara yer verildi:
Fetullah Gülen terör örgütü ile aynı kapsamda çalışan emniyet görevlileri, kendi aralarındaki yazışmalarında resmi olmayan özel programlar kullandı.
Hedef aldıkları şahısları sahte isimlerle dinleyip elde edilen verileri suç oluşturacak şekilde kes-kopyala şeklinde bir araya getirip örgüt amaçları doğrultusunda kullandılar.
Yasal olarak dinlenmesi mümkün olmayan çok sayıda siyasetçiyi dinlediler. Konuşmaları da şüphelisi olmadıkları 17 Aralık soruşturması dosyasına eklendi.
Gülen’in liderliğini yaptığı paralel devlet yapılanmasına yönelik Hükümet politikasından duyulan rahatsızlık nedeniyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bir kısım polis amir ve memurlarıyla fikir ve eylem birliği içinde hareket ettiler.
Bu yapının kontrolündeki basın ve yayın kuruluşlarının da desteğini alarak, planlı ve sistematik bir şekilde yürütülen bir organizasyonun parçası olarak, hükümeti ortadan kaldırarak görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs ettiler.
Üç şüphelinin örgütlü olarak hareket ettiklerinin en önemli kanıtı, haklarında yakalama kararı çıkarılacağı bilgisini önceden öğrenerek aynı anda ikametlerini terk emeleri, Celal Kara ve Zekeriya Öz’ün Artvin’den 25 dakika ara ile kaçmalarıdır.
17 Aralık’ın bir yolsuzluk soruşturması olmayıp, sivil şahıslar üzerinden bakanlara, oradan da Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına ulaşarak hükümeti devirme operasyonunun bir parçasıdır.
Üç soruşturmada koordinatör Başsavcıvekili olarak görev alarak adı geçen Cumhuriyet savcılarını yönlendirdi.
Zekeriya Öz, 2 Ağustos 2015’de twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Gezi olaylarına PKK müdahil olsaydı şu an hükümet edenlerin bu makamda oturma imkânları olmayacaktı. Gezi olaylarının çözüm süreciyle alakasının olmadığını bilmeyen bir geçici Başbakan tarafından yönetiliyoruz” içerikli paylaşımı ile hükümeti yıkma kastını ortaya koydu.
Zekeriya Öz, telefonu dinlenen işadamı Osman Ağca’dan Adidas mont ve gözlük istedi. Parasını işadamına ödetti. İçeriğinde suç unsuru bulunan Öz ve Ağca arasındaki konuşma tape haline getirilmeyerek silindi.