Enis BERBEROĞLU
Oluşturulma Tarihi: Ekim 27, 2007 01:08
Orgeneral İlker Başbuğ, dünyaya ve Kuzey Irak’a PKK uyarısı yapıyor:
"Bu bir terör örgütü, ilerisi için bunun hiçbir garantisi yok. Özellikle Irak’ın kuzeyinde orada yaşayanlar için bir güvenlik sorunu oluşturulabileceğini de bazıları hatırlamalı ve unutmamalı. Bilmem anlatabildim mi?"
Başbuğ’un üzerinde durduğu diğer bir nokta da bölgeye yollanan askerlerin eğitim düzeyi:
"Bakın Türk Silahlı Kuvvetleri iç güvenlik harekatında görev alan erbaş, er, uzman çavuş, astsubay, yedek ve muvazzaf subaylara dünya standartlarına yakın eğitim vermektedir. Bu konuda iddialıyız. Ve bugün Deniz Durduran’a da sordum. ’Nasıldı eğitim açısından, eksiğiniz var mıydı?’ diye. ’Yok’ dedi, ’Mükemmel eğitim aldık komutanım.’ Bu asteğmenimizin aldığı eğitim ile komando taburlarından birinde görevli asteğmenlerin aldığı eğitim aynı. Hiçbir fark yok. Üzülerek ifade etmek durumundayım. Bunu anlamamakta hala ısrar edenler var. Ben de diyorum ki bunu anlamamakta ısrar edenler varsa bu eğitim merkezlerimizi onlara da açabiliriz gidip kendileri de görebilirler."
Teröristlerin son dönemde daha kalabalık gruplar halinde saldırmasına da değinen Orgeneral Başbuğ ile sohbetimizin diğer konu başlıkları şöyle:
ŞIRNAK İNCEBEL DARBESİYLE ÖRGÜTÜN DENGESİ BOZULDU
"Türk Silahlı Kuvvetleri bu seneki uygulamalarla özellikle alan kontrolunu ve sınır kontrolünü daha da etkin hale getirdi. Bu uygulamalar teröristlerin hareket kabiliyetini ve serbestiyetini büyük ölçüde azalttı. Eylül ayının ortasında hatırlayacaksınız Şırnak İncebel bölgesindeki operasyonda örgüte büyük bir darbe vurduk ve bu darbe örgütün dengesini bozdu. Biz özellikle bu operasyondan sonra bütün sorumluluk bölgesindeki birliklerimize muhtemel gelişmelere karşı tedbirlerini artırması yönündeki gerekli emirleri, direktifleri verdik."
"Şimdi şu iki hususu açıklığı kavuşturalım. Siz bölgeyi bilen bir arkadaşımızsınız. Alan kontrolü kavramımız var 90’lı yıllardan beri. Şimdi alan kontrolü ve sınırların kontrolü için bana sorsanız bölgede ne kadar sabit noktanız var. Yüzlerce. Bu ne demek yüzlerce ayrı noktada bizim birliklerimiz bunlar hudut boyunda ve yurt içinde alan kontrolü için sabit noktalarda görev yapıyor. Eğer bu birlikleri biz bu noktada tutmazsak bir noktada ne olur. Alan kontrolünü ve sınır kontrolünü istediğinizi elde edemezsiniz. Birinci ifade etmek istediğim husus bu."
JANDARMA İSTİHBARATI YIPRATMAYA ÇALIŞIYORLAR
İkincisi iç güvenlik harekátında, aslında askerliğin temelinde istihbaratın temini en zor işlerden birisi. Ama şunu da açıkça ifade etmek isterim ki özellikle kendilerine kanunlarla verilen yetkiler çerçevesinde jandarma istihbarat birimlerimizin bize operasyonel düzeyde sağladığı istihbarat çok iyi seviyededir. Ben bu vesileyle başta jandarma istihbarat birimlerimiz olmak üzere, diğer bütün istihbarat birimlerimize de teşekkürü bir borç biliyorum ve bunu ifade etmek istiyorum. Zaten bazılarının jandarmanın istihbarat birimleriyle uğraşmasının ve yıpratmaya çalışmasının bir nedeni de bu."
"Şimdi iç güvenlik harekatında tabur temel birlik. Yani tabur her türlü durumda kendi kendine yeterli olmak mecburiyetinde. Zaten bunun aksi bir durumu hiçbir zaman düşünülmedi, düşünülemez de. Dağlıca’da hudut kontrolünü güçlendirmek üzere bir piyade taburunu görevlendirdik. Daha önce de ifade etmiştim. Sınır güvenliğini artırmak üzere bu sene özellikle sınır hattı boyunca bazı ilave birlikler konuşlandırdık. Ama siz o coğrafyada ne yaparsanız yapın, ne kadar teknolojik imkan kullanırsanız kullanın, Türkiye-Irak hududunu yüzde 100 kontrol ederim demek çok iddialı bir söz. Maalesef hududumuzun geçtiği coğrafya ve o coğrafyanın haşinliği yüzde 100 kontrole imkan vermiyor."
Dağlıca’dan gün ağarırken kaçamadılar
Dağlıca şehitleri Türkiye’yi yasa soktu. Ama hemen ardından 34 teröristin etkisiz kılındığı açıklandı. Peki Dağlıca’da o gece sabaha kadar neler oldu. En yetkili ağızdan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’dan dinliyoruz:
"Şimdi bu Dağlıca’daki tabur tam hudut bölgesinde değil. Geride biliyorsunuz. Hudut bölgesinin kontrolünü biraz ileriden sağlamak hem de taburun kendi güvenliğini sağlamak bu Keritepe ve Peytepe bölgesinde yeterli kuvvet bulunduruyor. 21 Ekim günü işte saat yarım civarında aynı anda tabur merkezine, bu Keritepe ve Peytepe bölgesine üç ayrı istikametten terörist saldırıları başladı. Bu saldırılara karşı taburca ve üst komutanlıklarca yapılması gerekenler zamanında yapılmıştır. Ki bunu basınımız aslında bazı konuları detaylı olarak yansıttı. Ben bunları tekrarlamak istemiyorum. O akşam gerçekten hava oldukça sisli ve puslu bir hava. Meteorolojik şartlarda biraz onu da ifade etmek de yarar var."
"Şimdi bakın iç güvenlik bölgesinde görev alan erbaş ve erlerimiz, uzman çavuşlarımız, astsubaylarımız, yedek ve muvazzaf subaylarımızın hepsi birer kahramandır. Bundan kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması lazım. Ben özellikle bugün size bunlardan bahsetmek istiyorum. Bu kahramanlarımızdan birisi Peytepe’de kol komutanı görevi yapan piyade asteğmen Hüseyin Deniz Durduran.
TELSİZDE PEYTEPE’YE ZARAR VEREMEDİK İTİRAFI
İşte bu asteğmenin komuta ettiği kol, 21 Ekim günü saat yarımdan itibaren teröristlerin başlattığı silahlı saldırıya 3 uzman erbaş ile hepsinden birbirinden yürekli ve cesur 18 erbaş ve er kahramanca ve canları pahasına karşı koymuşlar ve bu bölgede teröristlere ağır zayiat verdirmişlerdir. Elbette diğer Keritepe bölgesinde de aynı olaylar, aynı kahramanlıklar yaşanmıştır. Zaten sonradan aldığımız bazı terörist dinlemelerinde de teröristler özellikle Peytepe’ye hiçbir zarar veremediklerini de kendi aralarında konuşuyorlar. Şimdi bu Peytepe’de teröristler çatışmaya başladıktan bir süre sonra asteğmen Deniz Durduran yaralanıyor. Kolu kahramanca çatışmaya devam ediyor. Ve bu kolda asteğmenimizin dışında hiçbir zayiat yok."
"Netice olarak ben şunu ifade edebilirim Dağlıca’daki taburumuz 12 şehit vermemize rağmen görevini yerine getirmiş ve terör örgütüne büyük bir zayiat verdirmiştir. Bu zaten ilgili zamanlarda yapılan açıklamalarla kamuoyuna duyuruldu. Ancak burada özellikle bir noktayı belirtmek istiyorum siz de bunu bilirsiniz. Örgüt normal olarak çatışma bölgesini hava aydınlanmadan önce terk eder. Oysa Dağlıca olayında bildiğiniz gibi çatışmalar ertesi gün de nerdeyse akşama kadar devam etti yer yer. Peki bunun ana nedeni ne? Tabii çok neden ifade edilebilir. Ancak bizim değerlendirmemiz. Örgütün ağır zayiat vermesi. Ölülerini almadan biliyorsunuz bölgeden çıkmak istemezler. Ayrıca taburun saldıran teröristler üstüne gerek ateşle gerekse manevrayla gerçekten büyük bir baskı kurmasıdır. Bu da işte teröristlerin o gün bölgeden ayrılma şanslarını daha da kısıtladı."
ARAZİYİ, ŞARTLARI BİLMEDEN YORUM
"Diğer bir noktaya değinmek istiyorum. Şimdi bu yaşadığımız olaylar, biliyorsunuz tabur ve bölük seviyesinde. Dağlıca’daki tabur seviyesinde, Yeşilova’daki de bir hudut bölüğü seviyesinde. İşte bakın böyle durumlarda arazinin ve olayın oluş şeklinin detaylı olarak bilinmesi çok önemli. Bu detaylar bilinmeden, yani arazi yapısını, arazi şartları bilinmeden olayın oluş şeklini bilmeden yapılan değerlendirmelerin ne kadar sağlıklı olacağını ben sizin takdirinize bırakıyorum."