Evet başlıyoruuuuuuuuz…
Sürekli gittiğim bir butik var, işte orada satış görevlisi olarak çalışıyor Serpil.
30’larının başında çok tatlı bir kadın.
Hayat dolu. Zeki ve güzel.
Bugün sordum,
“Ya senin sevgilin yok mu?” dedim.
“Yok” dedi, bir an durdu, anladım bir hikâye gelecek ardından,
“18 ay evli kaldım ben, öyle saçma bir hikâyeydi ki, erkeklere güvenmiyorum artık, uzak duruyorum” dedi.
En sevdiğim şey, ilişki hikâyeleri dinlemek.
“Hadi anlat ne oldu” dedim.
Serpil ve
Kemal birbirlerine âşık oluyorlar. Evleniyorlar. Ama yakışıklı Kemal’in büyük bir kusuru var: Bir kadın salağı. Elinde değil, her kadına gidiyor, kızı sürekli aldatıyor.
Oysa yeni evliler, iyi anlaşıyorlar, seks hayatları da iyi. Ama işte Kemal’inki iflah olmaz bir hastalık, internetten oradan buradan kimi bulursa birlikte oluyor.
Bir, iki, üç derken Serpil,
“Bu iş böyle olmayacak!” diyor, annesinin evine gidiyor bir süreliğine…
İşte o esnada, üst katlarında yaşayan kuru temizleme dükkânının sahibi Aytül Teyze, Serpil’i arıyor.
“Kızım, sizin evde birkaç gündür bir kadın var, sürekli temizlik yapıyor!” diyor.
“Gündelikçi mi?”“Yok evladım” diyor,
“Bu, pek gündelikçiye benzemiyor. Uzun saçlı, genç, esmer bir kadın. Bakımlı filan da. Evin hanımı gibi evde hababam çalışıyor. Demin balkona çıktı halıları silkti…”Serpil atlıyor evine gidiyor.
Evde kimse yok.
Kadın içgüdüsüyle, direkt yatak odasına gidiyor. Yatağın üstü kapalı, bir dedektif ustalığıyla yatağı açıyor ve uzun, siyah saç tellerini görüyor.
Evi şöyle bir dolaşıyor. Esrarengiz esmer kadına ait başka izler arıyor.
Sonunda yatağın bazasını kaldırmak aklına geliyor, o da ne, Puma bir spor çantası. İçinde iç çamaşırlar, tişörtler, bir seksi gecelik, kremler ve diş fırçası var.
Kemal’i arıyor. Tabii ki bütün aldatan pişkin erkekler gibi ölümüne reddediyor.
“Asla böyle bir şey yok!” diyor.
“Gel aşkım eve bak, ne çantası, ne saçı!” diyor.
Serpil eve tekrar gittiğinde Puma çanta yok olmuş, çarşaflar değişmiş.
“Sen bunları uyduruyorsun!” diyor.
“Beni hep zan altında bırakıyorsun!” diyor.
Diyor da diyor…
Serpil,
“Sen adam olmazsın” deyip, evden çıkıp gidiyor ve hemen boşanma işlemlerini başlatıyor. Seri bir şekilde boşanıyorlar. Sonra ne oluyor?
Doğa, boşlukları dolduruyor! Kemal, birkaç ay sonra,
“E sen beni terk ettin, ben de yalnız kalamıyorum” diye esmer, uzun saçlı bir kadınla yaşamaya başlıyor.
Hepimiz biliyoruz ki o kadın, bir süre önce yatakta saç tellerini bırakan kadın. Ama Kemal, bütün dünyaya karşı yine aptalı oynuyor!
Dört ay sonra arlanmaz, uslanmaz, zampara eski koca Kemal, Serpil’i arıyor.
“Seni çok özledim” diyor.
“Kokunu özledim” diyor.
“Saçlarını özledim” diyor.
“Memelerini özledim” diyor.
“Sensiz olamıyorum. Sen benim karımsın, lütfen yeniden bir araya gelelim” diyor.
Serpil,
“Öbür kadın ne olacak?” diyor.
“Boş ver onu” diyor. Serpil bir an duruyor, o kadar da acı çekmiş ki, birden kedi ses tonuyla,
“Ben de seni özledim aşkım” diyor.
Buluşmaya karar veriyorlar.
Nerede?
Eski evlerinde!
Bir güzel sevişiyorlar. Serpil, cümleyi şöyle kurdu:
“Çatır çatır seviştik!”Serpil, saçlarını yatakta bırakmaya özen gösteriyor, hatta Kemal duşa girdiğinde, birkaç teli özellikle koparıyor
-onun da uzun, sarı saçları var- yastığın üzerine bırakıyor. Ve yatağı kapatıyor. Sonra çarçabuk işyerine gidiyor. Ve öteki esmer uzun saçlı kadını arıyor…
“Ben kimim biliyor musun?” diyor,
“Serpil… Kemal’in eski karısı…” “Biraz evvel kiminleydim biliyor musun?”
“Kemal’le. Peki ne yaptım biliyor musun? Senin yaptığını!”Kadın,
“Olamaz, inanmıyorum!” diyor.
“Oldu valla.” “Senin yatağında, senin sevgilin benim eski kocam olan adamla çatır çatır seviştim!”Kadın,
“Yalan söylüyorsun!” diyor.
“Git bak, saçlarımı da bıraktım” diyor.Ve ekliyor:
“Ben yüzleşmeye hazırım, gel birlikte Kemal’e gidelim.”Bunlar iki kadın Kemal’in iş yerine gidiyorlar.
Kemal mosmor oluyor!Fakat birkaç saat evvelki o güzel sevişmenin de etkisinde…
Esmer kadına dönüp,
“Evet, ben Serpil’i unutamadım. Onu seviyorum…” diyor. Kadın ağlayarak, hıçkırıklar içinde oradan uzaklaşıyor. Bunlar sarılıyorlar.
Ve Serpil tekrar eve yerleşiyor.
Serpil eski kocasına diyor ki,
“Kalbim çok kırıldı ama ikimiz de ders aldık. Tekrar bir düzen kurarız, biz bunu aşarız…”Kemal salak gibi inanıyor,
“Tamam karıcığım” diyor.
“O zaman, önce şu koltuk takımlarını değiştirelim” diyor. Ve evde daha bir sürü şey sayıyor.
“Perdeler, halılar, beyaz eşya, balkonu da kapatalım” diyor,
“Bir badana da fena olmaz” diyor,
“Şu büyük ekran televizyonlardan da alsak…”Kemal, Serpil ne derse yapıyor. Borçlara giriyor, senetlere imza atıyor. Milletten borç bile alıyor.
Ev, mis gibi oluyor! Bitince, Serpil karşısına dikiliyor.
“Ev çok güzel oldu, çok da masrafa girdin. Ama ben seninle yapamıyorum Kemal…” diyor,
“Seni sevdiğimi sanıyordum. Sevmiyormuşum. Bir de kötü sevişiyorsun be koçum” diyor,
“Hadi bana eyvallah!” Kemal oracıkta kalıveriyor.
Şaşkınlık içinde ne olup bittiğine anlam veremezken, Serpil çantasını alıyor,
“Kendine iyi bak” diye seslenip, kapıyı arkasından çekip, gidiyor.
Bunları anlattıktan sonra bana dedi ki…
“Yüz ifadesi o kadar salaktı ki… Mutluluktan öldüm… İnanılmaz zevk aldım… İntikam, bazen orgazmdan bile güzel!!!!!!”