Güncelleme Tarihi:
Sağlık Bakanlığı yetkilileri ise, ölen bir kişinin üzerinden organ bağışı kartı çıksa bile aile onayı olmadan donör kabul edilmediğini açıkladı. Bu kişinin organları, ancak aileden izin alındıktan sonra kullanılabiliyor.
TÜRKİYE’deki organ ve doku bağışı hâlâ olması gereken düzeyin çok altında bulunmakla birlikte, son beş yılda yapılan bağış ile organ ve doku nakli sayılarında büyük artış oldu. Sağlık Bakanlığı verileri şöyle:
2004 yılında organlarını bağışlayarak doku ve organ bağışı belgesi alan kişi sayısı 5 bin 62 iken, 2008’de bu belge 63 bin 898 kişiye verildi.
2004’de canlı ve kadavra donörden olmak üzere toplam 775 böbrek, 245 karaciğer, 33 kalp, bir ince bağırsak, iki akciğer, 1728 kornea, 37 pankreas nakli yapılırken, 2008’de 1686 böbrek, 602 karaciğer, 50 kalp, üç ince bağırsak, 1568 kornea, 10 pankreas nakli yapıldı.
Buna karşın, Türkiye’de 2008 yılı rakamlarına göre 13 bin 142 kişi böbrek, 1257 kişi karaciğer, 264 kişi kalp, üç kişi ince bağırsak, iki kişi akciğer, 86 kişi de pankreas nakli bekliyor.
Bildirilen beyin ölümü ve donör sayıları da son derece yetersiz. 2008’de bildirilen beyin ölümü sayısı 720 iken, bunlardan 450’si için aile izni alınamadı. İzin verilenlerden 242’sinin organları hastalara nakledilirken, 22’sinin organları kullanılamadı.
Türkiye’de 10’u özel toplam 44 böbrek nakli merkezi, 4’ü özel toplam 26 karaciğer nakli merkezi, tümü kamuya ait olmak üzere 16 kalp-akciğer nakli ile bir akciğer nakli merkezi, 4’ü özel 32 kemik iliği nakli merkezi bulunuyor.
Organ bağışı kartı yeterli değil
SAĞLIK Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, ölen bir kişinin üzerinden organ bağışı kartı çıksa bile aile onayı olmadan donör kabul edilmiyor. Bu kişinin organları, ancak aileden izin alındıktan sonra kullanılabiliyor. Ancak, bir kişinin yaşarken organlarını bağışlaması halinde aile organ bağışına daha sıcak bakıyor.
Organ nakli gerçekleştirilen kişilerde tedavi masrafları azalıyor. Kronik böbrek yetmezliğinde hemodiyaliz tedavisi ile böbrek nakli karşılaştırıldığında, tedavi masrafı nakilden sonraki iki yıl aynı oluyor. Ancak nakilden sonraki 2’nci yılda tedavi masrafı hemodiyalize göre yarıya düşüyor. Sonraki yıllarda ise bunun üçte bire düşmesi imkan dahilinde oluyor. Buna ilaveten nakil yapılan hastalar tekrar iş yaşamına dönebiliyor.