Org. Başbuğ'dan önemli açıklamalar

Devir teslim törenine hoş geldiniz. Tüm konuklara teşekkür ederim. 25 Ağustos 2006 tarihinde teslim aldığım görevimi aynı duygularla değerli silah arkadaşım Sayın Org. Işık Koşaner’e teslim olmak üzere burada olmaktan mutluluk duyuyorum.

Türkiye’nin ebedi Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk’ün ordularından bir subayı olmanın verdiği onur ve gurur sözcüklerle ifade edilemez.

Görevde bulunduğum sürece birlik eğitiminin gelişmesine, modernize edilerek küçültülmüş ancak daha etkin bir kuvvet yapısının oluşturulması çalışmasına verdik.

Genelkurmay Başkanım Yaşar Büyükanıt’ın büyük desteğini yanımda gördüm. Kendisine şükranlarımı sunarım.

Eğirdir’deki Dağ Komando Okulu’nda Isparta’da iç güvenlik eğitim ve tatbikat merkez komutanlığı teşkil edildi.

Bugün iç güvenlik bölgesinde görev alan er erbaş uzman erbaş ve subaylar dünya orduları eğitim standartları üzerinde eğitim alarak birliklerine gönderilmektedirler.

Kara Kuvvetleri’ndeki 5 adet komando tugayı’nın profosyonelleştirilmesine devam edilmiştir.

İç güvenlikte devrim niteliği taşıyan insansız hava aralarının yoğun olarak kullanılmasına başlanmıştır.

İç güvenlik harekâtında en büyük tehdidi el yapımı bombalar ve mayınlar oluşturmaktadır.

Bunun neticesi olarak el yapımı patlayıcıları bulmadaki oran yüzde 70’e ulaşmıştır. Diğer bir deyişle bu yüzde terör örgütünün hazırladığı her 10 adet patlayıcının 7 adetinin birlikler tarafından önceden tespit edilip etkisiz hale getirilmesidir.

Harbe hazırlık seviyesinin yükseltilmesinde en önemli araç eğitimdir. Bu bağlamda ufku geniş, sorgulayabilen yaratıcı zekaya sahip liderlik ve aynı zamanda yöneticilik niteliklerini kazanmış komutanların yetiştirilmesi geleceğin insiyatifimizde gelişmesine büyük katkılar sağlayacaktır.

Birlik eğitiminde gerçekçi fiziki dayanıklılığa dayanan birlik eğitimi daha iyi seviyelere taşınmıştır.

Türkiye 1984 yılından beri PKK’nın yarattığı olaylarla iç içe yaşıyor. Bu gerçeği herkes görmelidir ve anlamalıdır.

Terörle mücadele devlet tarafından ve topyekun şeklinde, güvenlik ekonomik eğitim ve sağlık dahil psikolojik harekat koordineli olarak yürütülen faaliyetlerdir. Bu faaliyetler birbirlerini tamamlar.

Terörle mücadelenin ana hedefi, terör örgütünün başarı umutlarının yok edilmesidir. Böylece terörle bir yere varamayacağı herkese gösterilmiş olur.

Bölge halkının desteğini tamamen kaybeden ve örgüte gerekli katkıyı sağlayamayan terör örgütlerinin ayakta kalması mümkün değildir.

Terörle mücadelesinin bugüne kadar uzanmasının nedeni paralel eş zamanlı olarak yürütülememesidir.

Terörün yok edilmesi tek başına, güvenlik alanındaki mücadeleyle olmaz. Söz konusu alanlarda da paralel olarak olmaldır.

Güvenlik alanında mücadele etmeyelim, diğer alanlarda mücadele ederek terörü sonlandırabilir demek, terör örgütünün savunduğu yaklaşımın ta kendisidir.

Sürekli operasyonların icrası yanında yurt içinde alan kontrolünün tam olarak sağlanması başarı için şarttır. Bu konuda gerekli bütün tedbirler alınmıştır.

Katılımın ana nedenleri örgütün yaptığı propagandasıyla gençleri kandırması. Örgütün eline özellikle bu şekilde düşen gençlerin anne ve babalarının duyduğu üzüntülere de tanık oluyoruz.

Örgüte katılımların engellenmesi gerçekleştirilirken aynı zamanda dağdaki teröristlerin örgütten ayrılması üzerine önemli icraatlar yapılmaktadır.

Terörle mücadele de medyaya da görev düşüyor. Onlar için propagandanın lehinde ve aleyhinde olması önemli değildir, önemli olan medya da yer almaktır. Medyaya düşen görev ise, toplumun yeterli seviyede bilgilendirilmesinde sorumlu davranması ve dengeyi bulmasıdır.

Terörle mücadele aslında psikolojik bir mücadeledir. Terörle mücadele bir süreçtir. Üstelik zor bir süreçtir. Bu süreç sabır ister kararlılık ister. Mücadelede hiçbir zaman karamsarlığa yer yoktur. Karamsarlık örgüte destekle eş anlamlıdır.

Ancak maalesef bazı durumlarda kayıplarda vermelidir. Kamuoyunun bu gibi durumlarda hassasiyet göstermesi takdire şayandır.

TSK bölücü terör örgütü ile mücadele konusunda dünyanın en tecrübeli ve en başarılı ordularının başınad gelmektedir.

TSK’nın icraa etmiş olduğu kara harekatı terör örgütleriyle mücadelede emsalsiz bir operasyondur.

İrcaa edilen bu operasyonlar neticesinde, bugün yine bir kırılma noktasına doğru yol almaktadır. Şu an içinde bulunduğu durumdan Türkiye’nin nasıl istifade edeceği konusunda önemle durulmalıdır.

Onlar için tek çıkar yol Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne teslim olmaktır.

Canları pahasına bu devleti kuran Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını, şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi saygıyla anıyorum.

Sayın Genelkurmay Başkanımız Yaşar Büyükanıt’a, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Kuvvetleri Komutanlığı’na, bütün kara kuvvetleri komutanlarımıza ve tüm çalışma arkadaşlarımıza şükranlarımı sunarım.

Sayın Orgeneral Işık Koşaner’i kutluyor. Yeni görevinin yüce Türk ulusuna, TSK’ya, şahsına ve ailesine hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

TSK’nın ayrılmaz bir parçası olan Kara Kuvvetleri’nin, Cumhuriyetin temel ilkelerine tam bağlı olarak, Atatürkçü düşünce sisteminin rehberliğinde olacağı inancı ve düşüncesiyle Kara Kuvvetleri komutanlığı’nı teslim ediyorum. Arz ederim.

ORG. KOŞANER: "CUMHURİYETİN TEMEL NİTELİKLERİNE SAHİP ÇIKMAK İÇ SİYASETLE İLGİLİ DEĞİLDİR"