Güncelleme Tarihi:
22 Aralık 2018 akşamı Al Qaisi kahvehaneden tanıdığı Marzoq’u arayıp halı saha maçına çağırdı. Maç bitiminde Marzoq ve Al Qaisi kendileri gibi Iraklı olan Ahmet Ahmed’in Bucak Mahallesi’ndeki evine gitti. Marzoq’un parçalara ayrılmış cesedi 23 Aralık’ta belediye çöp ayrıştırma tesisinde bulundu.
Yapılan incelemede Ahmed’in evinde kan izleri ve 71 santimetre uzunluğunda kanlı bir orak bulundu. Kan örneklerinin Marzoq, Ahmed ve Al Qaisi ile 35 yaşındaki İbrahim Mutlaq ile 17 yaşındaki B.S.K.K.’ye ait olduğu belirlendi. Ahmed’in cep telefonundan Marzoq’un orakla kestiği başını tutarken çekilmiş fotoğraflar çıktı. Al Qaisi’nin cep telefonundan ise DEAŞ’ın propaganda mesajları bulundu. Al Qaisi’ye “Yaptığınız onurlu işinizden dolayı teşekkür ederim” şeklinde Arapça sesli mesaj gönderildiği belirlendi. Bir başka sesli mesajda DEAŞ bayrağının yanı sıra örgüt için yazılmış “Hoşgeldin ordu, hoşgeldin yiğitlerin bayrakları” şeklinde şiirin iletildiği saptandı.
Savcılıktaki savunmasında cinayet iddialarını reddeden Ahmed, “DEAŞ’lı değilim” dedi. Al Qaisi ise ifadesinde, “Telefondaki kayıtlar bana ait değil” diyerek kendisini savundu. Erzurum E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulan sanıklara ‘çocuğu canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürmek’ suçundan dava açıldı. İddianamede, sanıkların DEAŞ üyesi olduklarına ve emri örgütten aldıklarına dair yeterli kanıt elde edilemediği vurgulandı. Ancak kurbanın Şii, sanıkların Sünni mezhepten olduğunun altı çizildi.