Ordu göreve!

Güncelleme Tarihi:

Ordu göreve
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2003 00:00

HEPİMİZ gördük, hukuki ve siyasi açıdan çok vahim bir suç oluşturduğu için Cumhuriyet savcılarını derhal harekete geçirmesi gereken yukarıdaki slogan, YÖK'çülerin Cumartesi günü Ankara'da düzenlediği yürüyüşte pankart olarak taşındı.Zaten, Yekta Güngör Özden'den Bedri Baykam'a, yazarları arasında ‘‘nezih Kemalist’’lerimizin yer aldığı ve de kendisini resmen ‘‘Saddamcı Atatürkçü’’ (!) ilan eden ‘‘Türk Solu’’ adlı dergi dün ‘‘ordu düşmanlarını korkutan pankart’’ başlığıyla bir açıklama yaparak, o slogan ve o afişlerin vaftiz babalığını alenen üstlendi.Fakat, site link bağlantılarından isimlerin aynılığına, bu dergiyle ‘‘Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu’’ arasındaki organik bütünlük göz çıkartsa dahi, yasal açıdan zevahiri kurtarmak için, ‘‘sloganların Federasyon'la ilgisi yok’’ denildi. Bunu araştırmak adaletin işi, ben sırf ‘‘ordunun görevi’’ sorununu işleyeceğim.* * *İSTİSNASIZ dünyanın tüm ülkelerinde ordunun tek bir görevler bütünü vardır:Mutlaka ve mutlaka itaat ettiği siyasi otoritenin talimat ve denetimiyle vatanı savunmak; direktif öyleyse, belki saldırıya geçmek; gerekiyorsa da, yine aynı talimatla, dahili asayişizlikte polise, afet durumlarında da kurtarıcıya yardımcı olmak. Orduların başka hiçbir ‘‘görev’’i yoktur, olamaz ve olmasına da izin verilemez!* * *HAYIR hayır, yukarıdaki tek ve evrensel kural sırf demokrasileri kapsamaz.Evet, İngiliz Churchill ‘‘savaş askere bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir’’ diyerek; Amerikalı Truman itaatsizliğe yeltenen General McArthur'u derhal ıskartaya çıkartarak; Fransız de Gaulle darbeye girişen General Salan'ı ‘‘vatan hainliği’’nden müebbet hapse mahkum ederek demokratik işleyişi uygulamakta zerre tereddüte düşmemişlerdir ama, aynı şey otoritarist ve totalitarist rejimler için dahi geçerlidir.Nitekim, 1917 Bolşevik Darbesi ertesinde Lenin de, Troçki de, Stalin de Komünist Partisi'nin Kızıl Ordu üzerindeki tahakkümünden zerre taviz vermemişlerdir.Hatta, zaten Rus generalleri baştan tırpanlayan katil Gürcü 2. Savaş sırasında kendi kendini ‘‘mareşal’’ (!) ilan ederek, ‘‘cihet-i askeriye’’yi Kremlin'e sokmamıştır.Diğer komünist ülke Çin'in Mao'su da daha ilk anda ‘‘tetiği siyaset çeker’’ buyurmuş, ardından başkomutan Lin'i tasfiye etmiş, sonra da Deng'den Zemin'e, emekli siviller ‘‘Ordu Komisyonu Başkanlığı’’na getirilerek dizginler bırakılmamıştır.Ters kutupta ise Wehrmacht generallerinin haklı uyarılarına zaten hiç tınmayan Hitler, tank dizaynından stratejik ricata, tüm kararları Nazi partisi bünyesinde almıştır.Mussolini'nin Faşist, Franco'nun Falanjist yönetimlerinde de ordunun tek işlevi Roma ve Madrid'deki ceberrut siyasi otoritenin kararlarını uygulamak olmuştur.Başka bir deyişle, yukarıdaki olgu kendi ‘‘iç legalizm’’lerinde her rejimi kapsar.Demokratizm veya totalitarizm fazla farketmez, orduların işlevi aynılığını korur ve ‘‘militarist’’ yönetimler modern zamanlarda çok istisnai ve çok geçici kalmışlardır.* * *PEKİ, hal tüm dünyada böyleyken ve üstelik Türkiye kendisini ‘‘demokrasi’’ olarak sıfatlandırırken, Ankara'daki ‘‘ordu göreve’’ pankartları ne anlama geliyor?Ünifomalı apoletlilerden bin defa daha tehlikeli olan o ‘‘sivil apoletliler’’, Türk ordusuna ‘‘özel görev’’ (!) vehmetmek gaflet ve delaletiyle, nasıl darbe isteyebiliyor?Onlar hangi cüret ve cesaretle, Cumhuriyet ordusunu asli görevine kanalize etmek zaferini de yazmış Mustafa Kemal Atatürk'ün adını ağızlarına alabiliyorlar?Ama geçti beyler ve hanımlar, geçti muhteremler, bir damacana soğuk su için.Evet ‘‘ordu göreve’’ ve bütün dünya ordularının asli ve legal ve tek görevine!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!