Oramiral Ataç, “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Mısır ve Lübnan ile kıta sahanlığı sınırları üzerine antlaşmalar yapması ve tek taraflı olarak belirlediği sahalarda petrol arama girişimleri, Türkiye'nin milli çıkarlarına zarar verebilecek bu antlaşma ve girişimlere itiraz etmesi, neticesinde yeni çıkar çatışmalarının merkezi olma eğilimi göstermektedir” dedi.
Oramiral Ataç, Savunma ve Havacılık dergisinin son sayısında yer alan röportajında, denizlerdeki hak ve menfaatleri, kara sularını, kıta sahanlığını, ekonomik bölgedeki kaynakları korumanın, bu uğurda politik-askeri alanda mücadele vermenin herkesin görevi olduğunu belirtti.
Karadeniz'in bölge ülkeleri ile işbirliği ve iyi ilişkiler sonucunda bir barış ve istikrar denizi haline geldiğini vurgulayan Oramiral Ataç, şunları kaydetti:
“Ancak önümüzdeki dönemde, Ege'deki mevcut sorunlarımıza ilave olarak, Doğu Akdeniz'in de birçok problemin merkezi haline gelmesi söz konusudur. Özellikle Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattının faaliyete geçmesi ile birlikte, petro-strateji açısından ikinci bir Körfez haline gelen bölge, Lübnan'daki gelişmeler, UNIFIL Harekatı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) Mısır ve Lübnan ile kıta sahanlığı sınırları üzerine antlaşmalar yapması ve tek taraflı olarak belirlediği sahalarda petrol arama girişimleri, Türkiye'nin milli çıkarlarına zarar verebilecek bu antlaşma ve girişimlere itiraz etmesi, neticesinde yeni çıkar çatışmalarının merkezi olma eğilimi göstermektedir.
Biz, bu konudaki her türlü girişimi yakından takip ederek, milli menfaatlerimize zarar verecek faaliyet ve planlamalara engel olmaya çalışmaktayız. Bu ise ancak güçlü bir deniz kuvvetleri ile mümkündür. Güçlü olmak için ise Türk Deniz Kuvvetleri savunma sanayinin milli kaynaklara dayandırılması önem arz etmektedir.”
Türkiye'yi dışlayan herhangi bir teşebbüsün, Türkiye'nin hak ve menfaatlerinin ihlali anlamına geleceğine işaret eden Oramiral Ataç, “Türkiye'nin de diğer ülkelerin olduğu gibi bölgede meşru hak ve menfaatleri vardır” dedi.
“TÜRKİYE KIYILAR MASTER PLANI YAPILMALI”Ekonomik ve sosyal içerikli pek çok sorunun; denizciliğe önem verilmesine, denizciliğin yarattığı kaynakların çok iyi kullanılmasına ve denizcilik gücünün geliştirilmesine paralel olarak çözülebileceğini ifade eden Oramiral Ataç, denizci bir millet yaratılmasıyla Türkiye'nin refah seviyesinin artacağına inandığını vurguladı. Oramiral Ataç, şunları söyledi:
“Türkiye'nin kıyılarının yanlış ve gelişigüzel kullanımını önlemek amacıyla, ülkenin genel ekonomik menfaatleri doğrultusunda Türkiye Kıyılar Master Planı yapılmalıdır. Yeni limanlar, tersane bölgeleri, turizm bölgeleri,
balık çiftlikleri, yat demirleme yerleri, yat çekek ve bağlama yerleri/marinalar, kruvaziyer limanlar, fabrikalar Kıyı Master Planı dahilinde yapılmalıdır.
Su ürünleri açısından büyük bir potansiyele sahip olan Türkiye; balıkçılık kaynaklarına sahip çıkarak, balık stoklarına ilişkin sağlıklı bir envanter oluşturarak ve sürdürülebilir bir üretimle bu sektörde hızlı bir gelişim sağlayarak milli ekonomiye önemli katkıda bulunabilecektir.
Atatürk'ün dediği gibi denizciliğin ülkenin milli ülküsü haline getirilmesine, bu bağlamda deniz izciliğine, deniz sporlarına ve çok zengin olan denizcilik kültürümüze, mirasımıza, tarihimize sahip çıkılmasının gerekli olduğuna inanıyorum.”
“İHTİYACIMIZ OLAN PETROLÜ KENDİ TANKERLERİMİZLE TAŞIMALIYIZ”
Deniz ticaret filosunun yenileştirmesi gayretlerini büyük bir memnuniyetle izlediğini dile getiren Oramiral Ataç, “Günümüzde takriben 7,2 Milyon DWT civarında olan ve fakat yaşlanmış bulunan Türk Deniz Ticaret Filosunun dünya piyasalarında rekabet edebilecek şekilde gençleştirilmesi, geliştirilmesi ve güçlendirilmesi, ihtiyacımız olan petrolün kendi tankerlerimiz ile taşınması için gereken tedbirlerin alınması, LNG gemilerimizin sayısının artırılması gerekmektedir” dedi.
Silahlı kuvvetlerin ihtiyaçları doğrultusunda Ar-Ge faaliyetlerine yönelinmesi gerektiğini vurgulayan Oramiral Ataç, ancak yerli savunma sanayinin Ar-Ge faaliyetleri ve yatırımlarının kısıtlı olduğunu, bunun da savunma sanayinde uluslararası rekabet gücünü engellediğini kaydetti. Yerli harp gemisi inşa sanayini teşvik etmek amacıyla komutanlığın tersanelere projeler verdiğini ifade eden Oramiral Ataç, sivil tersanelerin halihazırda ancak askeri tersanelerin desteği ile savaş gemisi inşa edebildiklerini, bu alandaki yan sanayinin de yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmadığını belirtti.
“TÜRK DENİZCİLİK TARİHİNİ YAZACAĞIZ”Oramiral Ataç, “denizciliği Türk'ün milli ülküsü haline getirmek” amacıyla kültür ve eğitim ağırlıklı birçok proje başlattıklarına dikkati çekerek, “Bu kapsamda denizcilik tarihimizi yazmak, uluslararası tarih seminerleri yapmak, İstanbul ve Çanakkale dışında da deniz müzeleri kazanmak üzere yoğun girişimlerde bulunmaktayız” dedi.
Oramiral Ataç, Gelibolu'daki Piri Reis Müzesi'nin yeniden düzenlenmesi ve denizcilik parkının oluşturulması, Samsun ve Sinop'ta deniz müzeleri ve denizcilik parkı kurulması,
Fenerbahçe'de denizcilik parkı oluşturulması ve yakın bir zamanda hizmet dışına ayrılacak olan TCG Akhisar'ın bu parkta müze gemi olarak sergilenmesine ilişkin projelerin ilgili kurumların talepleri doğrultusunda hazırlandığını anlattı. Oramiral Ataç, bunlara ilave olarak, İskenderun'da Deniz Kuvvetlerine bağlı bir deniz müzesi açma çalışmalarının sürdüğünü belirtti.
Deniz Kuvvetleri'nin Ankara'da gerçekleştirdiği malzeme sergisinin 2009-2011 arasında İzmir, İstanbul ve Bursa'da da açılmasının planlandığını kaydeden Oramiral Ataç, sergiler sayesinde yerlileştirilen malzemenin yurt içinden tedarik edilmesiyle bugüne kadar 6 milyon ABD doları tutarında tasarruf sağlandığını, bunun her yıl yaklaşık 2 milyon ABD doları arttığını bildirdi.
Oramiral Ataç, Deniz Kuvvetleri'nin hedefleri arasında “TF-2000 Hava Savunma Harekatı (HSH) Fırkateyni, Havadan Bağımsız Tahrik (HBT) Sistemli Denizaltı Projesi, Havuzlu Çıkarma Gemisi (LPD), Acil Müdahale ve Dalış Eğitim Botu, Türk Fırkateyni (TF-100), Türk Tipi Hücumbot, Araştırma Gemisi, Yelkenli Okul Gemisi” projelerinin bulunduğunu da kaydetti. Bu projelerden yelkenli okul gemileri için Savunma Sanayi İcra Komitesinden karar çıktığını belirten Oramiral Ataç, iki adet yelkenli okul gemisi ile birlikte Deniz Harp Okulu öğrencilerinden bir sınıfın tamamını aynı anda denize çıkarmayı ve uzun süreli deniz eğitimi vermeyi hedeflediklerini vurguladı.
Torpidonun sınırlı sayıda üretilen maliyeti çok yüksek ve vazgeçilmez bir silah olduğuna işaret eden Oramiral Ataç, milli torpido yapımı çalışmaları bir koldan yürütülürken Kore Cumhuriyeti ile ortak yapım için üretim imkanlarının da araştırıldığını belirtti. Oramiral Ataç, milli sonar yapımının MilGem birinci gemisine yetişecek şekilde TÜBİTAK ve ArMerKom tarafından sürdürüldüğünü kaydetti. Oramiral Metin Ataç, mayın harbi imkan ve kabiliyetlerini geliştirmeye yönelik faaliyetlerin yanı sıra milli elektronik harp suiti ve alt sistemlerinin üretimine dönük projelerin de devam ettiğini anlattı.