Güncelleme Tarihi:
Film fikri nereden doğdu?
- Bir Türk olarak ABD'de yaşadığınızda, ilk el sıkıştığınız kişi, Gece Yarısı Ekspresi'ni soruyor. Ben de ülkemi nasıl savunurum, ne yaparım diye düşünürdüm. Eşim Brian'la bir yıllığına Türkiye'ye geldik. Beste yapacaktık. Refahyol koalisyonu baştaydı. Cumhuriyetin 75. yıldönümünde laik yürüyüşlere katıldık. Eşime, Atatürk'ü, devrimleri tanıtmaya çalışıyordum. Başörtüsünün şeklinden kadının geleneksel mi, şeriatçı mı olduğunu tarif ediyordum. Eşim, askerlerimize ‘‘Güney Amerika'daki gibi’’ tanımlamasını getiriyordu. Ancak bizde durumun farklı olduğunu gördü. Dokümanter yapmamızı önerdi. Çok büyük bir prodüksiyondu. Sorumluluğu büyüktü. Çok ciddi ve zor proje olduğu için uzun uzun düşünüp konuştuk.
Ve işe koyuldunuz?
- Okyanusa atlamak gibi bir şey.
Karşılaştığınız engeller, yasaklar oldu mu?
- Tahminimden çok daha kolay oldu. Kimden röportaj istediysek hepsi evet dedi. Uzun uzun izahat verdim, evlerine gittim, kendimi tanıttım. Hepsi olumlu yaklaştı. Hatta yardımcı olmak için kaynak ve kişi adı verip yol gösterdiler.
Orijinal film ve fotoğraflara nasıl ulaştınız?
- Bunların hepsi kişisel arşivlerden. Gittiğim herkesin evinde fotoğraflar, filmler vardı. Anlatırken bunları da çıkarıyorlardı. Hiç bulamayız, film kuru olur zannetmiştim. Ama tüm konuşmacılar samimi bir şekilde yardımcı oldular.
TÜRK BASININDAN SAKLADIK
Film çalışmanız sizin için de bir keşif süreci oldu mu?
- Araştırma sırasında bilmediğim çok şey öğrendim. İşin içinden değişik işler çıkıyordu. Her çeşit politik görüşten insandan görüş aldım. Ne kadar objektif olmaya çalışsam da belli önyargılarla gittim. Ters düşseler de herkesin bir bakış açısı vardı. Anladım ki, bu insanlar benimle aynı fikri paylaşmasalar da, ülkesini düşünen, seven insanlar. Hollywood filmi gibi bakmaya alışmışız. Oysa siyah bir tarafta, beyaz bir tarafta değildi yani. Filmin montajını bitirdikten sonra anladım ki, hiçbir şey bilmiyordum. Hala da bilmiyorum ve öğrenmeye devam ediyorum.
Amerikan basını neden bu filme bu kadar ilgi gösterdi?
- Çünkü filmi Türk basınından biraz sakladık.
Neden?
- Filmi çekmeye başladığımızda 28 Şubat henüz olmuştu. O yüzden konuşmacıların kafasında bazı endişeler vardı. Benim nasıl bir film ortaya çıkaracağımı bilmedikleri için; bazıları, 'Türkiye'de gösterilmezse konuşurum' dedi. Ben de sözüme sadık kalmak zorunda kaldım.
Filmi internet aracılığıyla mı sinemaseverlere ulaştırdınız?
- Film Türkçe ve İngilizce alt yazılı. Yaklaşık iki buçuk saat. Böyle bir filmin herkese hitap etmesine imkan yok. New York'ta ve bazı eyaletlerdeki sanatevlerinde gösteriyorlar.
DARBELERDE AMERİKA'NIN ROLÜ
Video kaset olarak kaç kişiye ulaştı film?
- Amerika'da, Türkiye ve Ortadoğu Bölümü olan tüm üniversiteler filmi aldı. Hepsinin kütüphanesinde. Bu üniversiteler, filmi ders olarak göstermek için de iznimizi aldılar. Bunun dışında, video bölümü olan beş müze, filmi arşivine aldı. Kişisel olarak ilgi gösterenler de oldu.
Türkiyeli meraklılar da size ulaşmaya başladılar mı?
- Evet. Başta hiç yoktu.
İzleyenler, film hakkındaki görüşlerini de bildiriyorlar mı?
- Üniversitelerden geldi. Bugüne kadar olumsuz bir eleştiri gelmedi. Amacım insanların birazcık da kafasını karıştırmaktı. Hepimiz çok biliyor geçiniyoruz ya? Filmi seyrettikten sonra birkaç kitap alıp daha derinlemesine bir şey öğrenmeye çalışırlarsa, ben amacıma ulaşmışım demektir. O yüzden duyduğum en güzel söz, 'Bunu bildiğimi zannediyordum, hiçbir şey bilmiyormuşum'. Hatta bir Amerikalı mektup yazmıştı. 'Ben Türk ordusundan yanayım ama belgeseli izleyince onların da bazı beceriksizliklerini gördüm.'
12 Mart ve 12 Eylül darbeleri ile Amerika bağlantısını bu filmi yaparken mi keşfettiniz?
- Hep duyuyorduk. Ama kimse bunu kanıtlayamıyordu. Ben de başımıza gelenleri hep başkalarına yüklemeye çalışıyoruz, diye düşünüyordum. Film sırasında konuşmacıların her biri ABD'nin bu işin içine girdiğini söyledi. ABD'de belli bir süre geçtikten sonra bazı belgeler kamuoyuna açıklanıyor. Biz bu bilgileri Washington Devlet Kütüphanesi'nden elde etmiştik. İçinde asla 'Biz bu işi yaptırdık' demiyorlar. Zaten bu belgeleri açıklamazlar. Ama belliydi ki, bizim iç işlerimizin üzerinde kartal gibi oturuyorlar. Askerlerimizle ilgili, hangi politik görüşte olduğu gibi konularda pek çok rapor okudum. Hatta darbelerin hemen öncesinde çıkmış yazılar var: 'Türkiye komünizme kayabilir, endişelerimiz var' gibi...
Peki opera?
- Şu anda iki CD üzerinde çalışıyorum. Büyük ihtimalle önümüzdeki altı ayda bitecek. İkisi de klasik müzik tabii. Klasik şarkı stilinde (Lied) olacak. Biri homoseksüel kompozitörlerin parçalarından oluşacak. Diğeri de Musevi kompozitörlerin parçalarından... Eşim Brian'ın da opera bestesi bitti. CD haline getirilmek için üzerinde çalışıyor.
Elif Savaş Felsen, 1970 doğumlu. Opera sanatçısı. Amerika'da Metropolitan Operası'nın düzenlediği yarışmada 'Gelecek Vadeden Genç Artist' ödülünü kazandı. Türkiye'den ayrılmadan önce İstanbul Festivali'nde Saraydan Kız Kaçırma operasında Blonde'yi oynadı. 1994'te Amerika'ya yerleşti. Elif Savaş Felsen, opera sanatçısı olmasına karşılık, bambaşka bir alanda çıkış yaptı. Amerikalı eşi, piyanist Brian Felsen ile birlikte, hayatının ilk filmini yaptı: ‘‘Darbe’’. New York Council on the Arts and the Experimental Television Center'ın bütçesine katkıda bulunduğu ‘‘Darbe’’, Türkiye'deki 1960, 1971, 1980 askeri darbelerini ve 28 Şubat'ı konu alan dokümanter bir film. Amerika'da büyük ilgi gören film üzerine Elif Savaş'la görüştük.
AnneSİ-babası 68 kuşağından
Elif'in babası Kadri Savaş'ın oyuncak fabrikası var. Anne Dilek Savaş, avukat. Anne-baba 68 kuşağından. Annesi, Deniz Gezmiş ile mitinglerde yeraldı, 6. Filo'yu protesto etti. Baba Kadri Savaş, Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü mezunu. Elif'in çocukluğu, politik ve sanatsal sohbetlerin yapıldığı bir ortamda geçti. İstanbul Belediye Konservatuvarı'nın Keman Bölümü'nden sonra İstanbul Üniversitesi Opera Bölümü'nde eğitim gördü. Daha sonra Mimar Sinan Üniversitesi'ne geçti. Amerika'ya opera yarışmalarına katılmak için gittiyse de kendisini oraya yerleşmiş buldu. Çünkü besteci ve piyanist Brian Felsen'le evlendi. Önümüzdeki yıl Elif'in iki kitabı yayımlanıyor: Dünya Köylü Yemekleri ve Vejetaryen Yemekleri.
‘Darbe’ hakkında
Film, Türkiye'nin politik ve kültürel hayatında ordunun yerini, darbelerin sebep ve sonuçlarını, Latin Amerika darbelerinden farklarını ve Türkiye'deki demokrasinin geleceğini inceliyor. Filmde ele alınan bir diğer konu da Türkiye'deki darbelerde Amerika'nın rolü.
Filmde, bir dönem eylemci olan kişiler, politikacılar ve askeri liderlerle yapılmış röportajlar da yer alıyor. Filmde askeri harekatların ve sokak gösterilerinin özel arşiv görüntüleri de yer alıyor. Daha önce hiç görülmemiş fotoğraflar, dokümanlar, ses bantları, basın kuruluşlarından ve kişisel arsivlerden sağlanan filmler, Darbe'nin belkemiğini oluşturuyor.
Darbe'de konuşanlar arasında eski bakanlar, Cumhurbaşkanı ve Başbakan danışmanları, ordu mensupları, darbe liderleri, istihbarat ajanı, yayınevi sahipleri, parti liderleri, eylemciler ve eski idam mahkumları ile bilim adamları bulunuyor. Filmde, röportajdan kısa bir süre sonra katledilen Ahmet Taner Kışlalı da yer alıyor.
Darbe'yi ısmarlamak
Savaş, film için iki ay önce internette sayfa açtı. Darbe, internet üzerinden video kaset olarak sipariş edilebiliyor. Adres: www.elifsavas.com/darbe/ motivation.htm
Faks: (1) 518 945 1103
Kırk dört tanık
Filmde konuşanlar şunlar: Türkan Akyol, İshak Alaton, Orhan Aldıkaçtı, Oğuzhan Asiltürk, Toktamış Ateş, Muhsin Batur, Mehmet Ali Birand, Oral Çalışlar, Hüsamettin Cindoruk, İlkay Demir, Necmi Demir, Tevfik Diker, Sulhi Dönmezer, Mehmet Dülger, Orhan Eren, Raif Ertem, Ayvaz Gökdemir, Agah Oktay Güner, Suphi Gürsoytrak, Hasan Celal Güzel, Nazlı Ilıcak, Ferit İlsever, Ahmet İsvan, Suphi Karaman, Atila Kaya, Mahir Kaynak, Mehmet Keçeciler, Arslan Kılıç, Coşkun Kırca, Ahmet Taner Kışlalı, Ertuğrul Kürkçü, N. Mazıcı, Mithat Melen, Aydın Menderes, Nahit Menteşe, Ceyhan Mumcu, Ayşe Önal, Turgut Özakman, Ergun Özbudun, Mümtaz Soysal, Bülent Tanör, Erdoğan Teziç, Zafer Üskül, Serap Yazıcı.
ABD basınında ‘Darbe’
‘‘Fevkalade bir çalışma. Bu film büyük bir başarı. Tarihi çok açık bir şekilde sergiliyor. Bu olaylar hakkında bilgim olduğunu sanıyordum ama pek çok şey öğrendim. Anlatıcı kullanmama tekniği çok etkili ve muazzam büyüklükte bir çalışmanın başarılı sonuçları.’’
Stephen Kinzer, New York Times
‘‘Olağanüstü... Politik ve tarihi olarak çok iyi dengelenmiş ve artistik olarak çok derin. Kusursuz klipler. Hikaye kronolojik olarak anlatılırken konuşmacıların düşüncelerini belirtmeleri ve devamlılığın sağlanması dikkate değer. Pek çok diğer dokümanterden daha derinlere iniyor.’’
Kyle Jones, Financial Times
‘‘Türkiye Cumhuriyeti tarihinin, tüm trajik ve komik anlarını yakalayarak, ne iyi bir katkıda bulundunuz. Eğer Türkiye Açıklanıyor kitabıma bir yeni baskı yapma imkanım olursa, filminizden bir sürü alıntılar yapacağım.’’