Güncelleme Tarihi:
Bahçeli, grup konuşmasında özetle şunları söyledi:
17-25 ERDOĞAN SORUYORUM SANA
“Başbakan terörün bittiğini utanmadan açıklamış, Cudi Dağı’nda çiçek toplamaktan bahsetmiştir. Başbakan çiçek-böcekle uğraşırken, PKK kanlı planların yapıldığı kamplarda vampir imalatına girişmiştir. Başbakan çoktan Kandil’deki inlerde baş sedire oturmuştur. Başbakan’ın bölücü canilere Türkiye’yi peşkeş çekme arzusu ancak ve ancak yeminli bir Türk düşmanına has küçülme halidir. Şehidimizin emaneti, varlığımızın nişanesi şerefsizce indirilmiştir. 17-25 Erdoğan soruyorum sana, bu olanlardan en ufak rahatsızlık duydun mu? ‘Asker, komutan bedel ödeyecek’ diyorsun da, asıl bedel ödemesi gerekenin sen olduğunu niçin itiraf edemiyorsun? Çiğnenen bayrağımız komutanlığın bahçesinden, güpegündüz gasp edilen sancağımızdır. Ve sancak düşerse vatan düşecektir. Bu oluyorken, 2’nci Hava Kuvveti Komutanlığı’nda hiç mi duyarlı, hiç mi helal lokma yemiş, hiç mi kalbi vatan ve bayrak sevgisiyle çarpan bir asker çıkıp da şerefsize gününü gösterememiştir? Türk Bayrağı’nı dahi korumaktan aciz bu komutanlık personeli o esnada nerededir, hangi mahzendedir, nöbetçiler neyle uğraşmaktadır, pilotlar nereye uçmuştur?
HAİN DİREKTEYKEN GÖSTERECEKSİN
Milli namusumuzu temsil eden bayrağımızı korumaktan bihaber komutanlar, yarın makamlarına kadar gelerek silah çeken teröristler olduğunda ne yapacaktır? O zaman da pısırıklığı, pasifliği devam mı ettireceklerdir. Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklaması ise özrün kabahatten ne denli büyük olduğunu gözler önüne sermiştir. Neymiş efendim, çocuklar kullanılarak provokatif eylem yapılmış. Açıklamanın sonunda mizah, şaka gibi milletimizin zekasını hafife alan ve komedi dizilerine malzeme olacak bir ifade vardır. Teröristler bayrağımızı indirdikten yaklaşık 24 saat sonra aklı başına gelen Genelkurmay Başkanlığı hâlâ ve ısrarla; hiç kimsenin bayrağımızı dalgalandığı gönderinden indiremeyeceğini söylemektedir. Sayın Genelkurmay Başkanı geçiniz bunları; vaziyeti kurtarmak namına paylaştığınız görüşleri yazılı şekilde milletimize değil, Diyarbakır’daki hain direkteyken söyleyecek ve gereğini anında yapacak mertliği gösterecektiniz.
KORKAKLAR, NAMERTLER İŞBAŞINDA
Sayın Paşa; sizler Ankara’da saltanat sürüp Başbakan’ın peşinden sürüklenirken, bayrak düşüyor, vatan elden gidiyor, farkında mısınız? Bayrak inerken serinkanlı olabiliyorsanız, namus ve şeref elden giderken de herhalde soğukkanlılığı elden bırakmazsınız. Şayet devlet yaşayacaksa, bayrak direğine tırmanacak kadar cüretkâr olan bir sefilin, tam alnı çatından devrilmesi de haktır, helaldir, hukuktur, mahşeri vicdanının şaşmaz adaletidir. Bayrak iniyorsa işgal var demektir. Bayrak indirilirken seyreden varsa, sessizliğe gömülenler görülüyorsa, korkaklar, namertler işbaşında demektir. Bayrak kanlı ellere terk ediliyorsa vatan esaret altına girmiş demektir. Ey 17-25 rumuzlu haram elebaşısı senin çözümün, barışın bu mudur? Batsın senin çözümün, batsın senin barışın, yerin dibine geçsin senin özgürlük ve barış anlayışın, kahrolsun sizin süreç fitneniz.
ASKERE MÜZAKERE ÇUVALI GEÇİRİLDİ
Mehmetçik kışlasına hapsedilmiş, koğuşlarına kapatılmıştır. Aman çözüme bir şey olmasın diye diye Türkiye’nin kalbine nişan alınmıştır. Aziz şehitlerimizin emaneti bu kutsal vatan soysuzlarının ittifakına sahne olmaktadır. AKP hükümeti, askerin başına bile bile müzakere çuvalı geçirmiştir. Vatanın bir bölümü terör örgütünün hâkimiyetine teslim edilmiştir. AKP’ye oy vermiş muhterem vatandaşlarım; artık tehlikeyi görün. Başbakan ve hükümetinin Türkiye’yi uçuruma sürüklediğini görün ve tavır alın. Ve bayrak düşmanlarıyla haşır neşir olan Recep Tayyip Erdoğan’dan cumhurbaşkanı olmayacağını Allah için gösterin, haykırın. PKK iktidardadır, PKK Bakanlar Kurulu sıralarındadır, PKK Başbakan’ın ruhunu ele geçirmiştir.
AL GÜNEYDOĞU’YU VER ÇANKAYA’YI
Başbakan İmralı canisine ilk etapta özerkliği vaat etmiş, affı müjdelemiştir. Bunun karşılığında ise cumhurbaşkanı koltuğuna oturmayı istemiştir. AKP-PKK arasındaki ilişki şudur: ‘Al Güneydoğu’yu, Ver Çankaya’yı’, ‘Al özerkliği, ver başkanlığı’, ‘Al şerefi, ver şerefsizliği’. Şimdi İmralı canisiyle AKP’li bakanlar doğrudan temas halindedir. Bize göre Sevr ihanetine imza atan ve beddualarla anılan ‘Rıza Tevfik, Damat Ferit ve Hadi Paşa’ üçlüsü neyse, PKK’yla görüşen üç bakan da tıpkısının aynısıyla odur.”
Hırsızlığı silme kurumu
Başbakan 17-25 Aralık’taki parmak izlerini karartmanın peşindedir. Sonuçta TÜBİTAK malum diyaloglara ‘montaj’ demiştir. Bilimin yüz karalığı klasmanında akademi unvanını alan bu kurum, AB Eski Bakanı’nın konuşmalarına da montaj teşhisi koymuştur. TÜBİTAK gibi bir kurumun, 17-25’le kararması, hırsızlığın izlerini silmeye memur edilmesi büyük bir ayıptır. TÜBİTAK’ta görevlendirilmiş AKP’li memurlar ülkemize yazık etmişlerdir. Rüşvetin aparatları Başbakan talimatlı temizlik işine soyunmuşlardır. TÜBİTAK da bu kadar ucube bir kurum olduktan sonra vay halimize demek için her sebebimiz vardır. Konuşmaları ‘hece hece montaj’ diyerek aklamaya çalışanlar, hece hece varsa vicdanlarını Başbakan’ın kullanımına devretmişlerdir. Hisleriyle konuşan, hisleriyle tespitte bulunan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı’na montaj daha önceden gaipten malum olmuştur. Ve son hamleyi, son vuruşu TÜBİTAK yapmıştır. Başbakan parlak zekâlı oğluyla konuşmasını ‘montaj’ diyerek inkâr etmişti. TÜBİTAK’ın montaj dediğini taraflar doğrulamıştır.
Köşesiz
(Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık’a) Ağrı’da Kazım Karabekir’in isminin, verildiği caddeden silineceğini bölücülüğün sinsi ve köşesiz ismi peşinen duyurmuştur. Bu zihniyet sanıyorum atalarının, mesela; Mıgırdıç Hirimyan veya Paul Terziyan’ın isimlerini Kazım Karabekir’in yerine yazacaktır. En sonunda sıra Kazım Karabekir ve hatta Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kadar gelecektir. Milli Mücadele yıllarında Ermeni çetelerine dünyayı dar eden kahraman komutanımız, devlet ve siyaset hayatımızın güzide ismi merhum Kazım Karabekir’i hiç kimse Türk milletinin hafızasından silemeyecek, çıkaramayacaktır.