GENELKURMAY Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Kürt lider Mesut Barzani’nin sözlerine, "Gerçekten sarfettiği sözler çok seviyesiz. Ama ben ona söylettirenlere bakıyorum" diye tepki göstererek, isim vermeden ABD’yi suçladı. Büyükanıt, gazetecilere "onlara bu sözleri söyletenlerin, şımartanların kim olduğunu sizler benden daha iyi biliyorsunuz" dedi. Konuşmasının "Kuzey Irak ve Güvenlik" bölümüne "Bu bölüm bir kısmıyla belki de bir öz eleştiri olarak da kabul edilebilir" diyerek başlayan Orgeneral Büyükanıt, terör sorununun üç dönemeç noktası olduğunu belirtti.
PKK’YA KORUMA BÖLGESİBirinci dönüm noktasının birinci Körfez Savaşı olduğunu ifade eden Büyükanıt, "Bu savaşta Türkiye Cumhuriyeti koalisyon güçlerine destek vermiştir. Ancak sonucunda Türkiye zarar görmüştür" dedi. İkinci aşamanın; 36. paralelin kuzeyinin Saddam’a yasaklanmasıyla, bunun, kuzeydeki insanları korumakla birlikte aynı bölgede PKK’ya korunma bölgesi oluşturduğunu ve bugünkü durumu da yarattığını vurgulayan Büyükanıt, "Hala da bu durum artarak devam etmektedir. Biraz önce zayiatları açıklarken işte dönüm noktası burasıdır" dedi.
KÜRT MİLLİ MARŞI
Orgeneral Büyükanıt, sözlerini şöyle sürdürdü: "Üçüncü aşama yine bir Körfez Savaşı sonrası olmuştur. Türkiye coğrafyasına hapsolmuştur. İki; PKK çok büyük bir serbestlik kazanmıştır ve çok miktarda silah ve malzeme, dağılan Irak ordusundan ele geçirilmiştir. Bugün Süleymaniye hava meydanına indiğiniz zaman Kürt bayrakları karşılar. Irak bayrağı yoktur. Karşılama töreninde de Kürt milli marşı çalar. Irak’ın marşı yoktur. Şu anda Kuzey Irak’ta durum budur. Federal bir yapıda bazı şeyler merkezi olur. Kuzey Irak’ta merkez bankası kuruldu. Bunun anlamı her yönüyle diğerlerinden ayrı müstakil bir yapı oluştu. Merkez bankası para basıyor. Kendi parasını kullanıyor. Böyle bir yapı var."
MİTİNG
14 Nisan girişimi demokratik
Yasal olarak izin alınmışsa, şiddete başvurmayan, sadece düşüncelerin açıklanacağı toplantıdan ürkmek anlaşılır birşey değil. Kaldı ki Türkiye’de ne gösteriler yapılıyor. Terör örgütünün bayrakları açılıyor. Şiddet içermeyen gösteri yapılıyorsa, ben buna demokratik bir girişim derim. Herkes, hakkını kullanma hakkına sahiptir.
Operasyon faydalı olur
Kürt gruplarından birinin sözde liderinin Türkiye ve TSK hakkında söyledikleri herkes tarafından biliniyor. Bazı yetkililer buna cevap da verdi. Asker olarak olaya baktığımız zaman, o söylediklerini kabul etmemiz mümkün değildir. Şu soruyu bana sorabilirsiniz: ’Peki Kuzey Irak’a bir operasyon yapılmalı mı?’ Yapılmalı. Olayın iki boyutu var. Birincisi sadece asker olarak baktığım zaman, evet yapılmalı. Fayda sağlar mı? Evet, sağlar. Olayın ikinci boyutu, siyasi olaydır. Bir hudut ötesi operasyon yapılması için bir siyasi kararın ortaya çıkması lazım. TSK, yasal zeminde görev verildiğinde bu operasyonları yapma gücüne fazlasıyla sahiptir. TSK mensupları, bütün komutanları, hepsi terörle mücadelede artan bir azimle mücadeleye devam ediyor, edeceğiz. Türkiye’nin başındaki bu belayı def etmek zorundayız. Çocuklarımıza bırakacağımız Türkiye’de bu terör belası olmamalıdır.
ABD’ye, Kuzey Irak uyarısı
BÜYÜKANIT, Posta’dan Hakan Çelik’in, "Türkiye’nin o şımartan güce yönelik tepkisi, ton ve tarz olarak daha şiddetlenecek mi, şiddetlenmeli mi?" şeklindeki sorusuna şöyle yanıt verdi: "Irak’ta tehlikelerden biri bölünme tehlikesi. Bölünürse üçe bölünür. Bu üç grup, artık mantıklı olmamız lazım bir arada yaşamaları zor. Çünkü araya kan girmiş. Sünni gruplar, Kürtleri ABD’nin maşası olarak görüyor. Amerika Kuzey Irak’ta birlik oluşturup konuşlandırır mı? ABD orada birlik konuşlandırırsa arkasından terörü de çeker getirir oraya. Dolayısıyla, kısa vadede veya orta vadeli Irak’ta bir çözüm olabileceği kanaatinde değilim. Bunun daha kötüye gitme ihtimalini daha fazla görüyorum."
ÇANKAYA
Sözde değil, özde olmalı
Şimdiye kadar bu konuda hiçbir şekilde, hiçbir zeminde, hiç kimseyle konuşmadım. Bir hususu belirtmek istiyorum: Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yalnız basın mensupları değil Türk milleti de yakından tanıyor. Bizim temel düşünce yapımızı, inandığımız temel değerleri, cumhuriyet ilkelerine, laiklik ilkesine bağlılığımızı bilmeyen kimse yoktur herhalde. Bu konulardaki hassasiyetimizi Türk milleti biliyor.
BAŞKOMUTANIMIZ
Bir diğer önemli husus, seçilecek cumhurbaşkanı aynı zamanda TSK’nın başkomutanıdır. Bu yönüyle TSK’yı yakından ilgilendirmektedir. Biz hem cumhurbaşkanımızın hem de aynı zamanda başkomutanımızın Silahlı Kuvvetler ve Türk milletinin sahip olduğu cumhuriyetin temel değerlerine, anayasamızda ifadesini bulan laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti idealine, devletin üniter yapısına bağlı ama sözde değil özde, bunu davranışlarına yansıtacak şekilde bir cumhurbaşkanının oraya seçileceğine olan inancımı belirtmek istiyorum.
KARAR MECLİS’İN
Tabii ki yasal mevzuatı, anayasayı, hukuku, cumhurbaşkanı nasıl seçiliyor, bunların hepsini biliyoruz. Hem vatandaş hem TSK’nın bir personeli olarak cumhuriyetin temel değerlerine sözde değil özde sahip olan bir kişinin cumhurbaşkanı seçilecek olmasını umut ediyoruz. Bunu biz bilemeyiz. Karar Meclis’in kararıdır. Cumhurbaşkanlığı konusunda zaten bundan başka da bir şey söyleme durumunda değilim. Hukuken de hakka sahip değilim.
ÖRNEK’İN GÜNLÜĞÜ
Arşivimizde darbenin belgesi yok
Bir haftalık dergide, emekli Deniz Kuvvetleri Komutanımıza ait olduğu ifade edilen bazı günlük notlar çıkmıştır. Genelkurmay, bu hukuki süreçte ne yapacak? Şimdi bu günlükleri dergide okuduğumuz zaman şunu kendimize sormadan edemiyoruz. İyi de acaba doğru mu bunlar? Şimdi ben bilgisayarımın başına geçsem yazsam birşeyler, desem ki, ’Bu Murat Yetkin’in günlükleridir’ doğru olup olmadığını bilemem. Ama bunları yayımlayan derginin genel yayın yönetmeni geçenlerde bir gazetede röportaj verdi. Orada bir cümle söyledi. Röportajı yapan soruyor, ’Elinizde belge var mı?’; ’Günlüğün kendisi belge, ama Genelkurmay arşivinde var’ diyor. Demek bizim arşivlere girmiş. Genelkurmay’daki bütün arşivi tarattım. Hiç böyle bir belge ya da buna benzer bir yazışma yok. Tabii hukuk işler, bilgi belge ve tanıklara dayanır. Tabii o zaman yasalar ortaya çıkar. Acaba bu askeri yargı çerçevesinde mi ele alınmalı yoksa normal TCK kapsamında mı? Ellerinde bilgi belge varsa o zaman yapacak birşey yok. Yasalar çalışır. Şu anda Genelkurmay Başkanı’nın elinde bu konuyla ilgili hiçbir bilgi belge, en ufak iz bile yok. Açıkça ifade edeyim.
ANDIÇ
Taslağı görmemiştim
Askerliğini bitirmiş bir asteğmen, savcının talebi üzerine tutuklandı, tukuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Samimi olarak söylüyorum, taslağı görmemiştim. Neden akreditasyon var? Arzu eder misiniz, Türkiye’de bir PKK gazetesi yayınlanıyor; Gündem. Onun elemanı, bu sıralarda oturacak. Aşırı dinci yayın yapan başlık atıyor; ’Türk askeri cuma namazının hangi gün kılındığını bilmez.’ Bu adamlarla biz niye çalışalım? Akreditasyon basın mensuplarına ceza vermek değil. Bütün basın mensupları bize kendini beğendirmek zorunda değil.
Haber doğru olur, canımızı sıkar, ona katlanmak zorundayız. O haberi yapana kızmamamız gerekir. Birçok ülkede buna benzere uygulamalar var. Genel olarak ’Asker düşmanı’, ’asker yanlısı’ sınıflandırmalarını ben asla kabul etmiyorum.
Size de ’Hocam’ diyor mu?
Hürriyet yazarı Emin Çölaşan, basın toplantısında Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a 2 ayrı bölümde sorular sordu. İşte o sorular ve yanıtları:
Emin Çölaşan Genel gidişten memnun musunuz?
Büyükanıt Nasıl Emin Bey?
Çölaşan Çeşitli adaylar var. Bir tanesi özellikle ön planda geçiyor. Sizin bu tanımınıza onlar uyuyor mu?
Büyükanıt Şunu istirham edeceğim: Ben kişiler bazında konuşmam. Sonuçlanmadan bu konuda yorum yapmam, sanırım doğru olmaz.
Çölaşan Başbakan Hilmi Özkök Paşa’ya "hocam" diye hitap ederdi. Siz böyle bir hitabına maruz kaldınız mı?
Büyükanıt (Gülerek) Hayır.
SORULAR
Kuşkunuz mu var
Orgeneral Yaşar Büyükanıt, konuşmasının ardından soruları yanıtladı:
Murat Yetkin (Radikal Ankara Temsilcisi) "Cumhuriyetin temel değerlerine sözde değil inanç" dediniz ve "umut ediyorum" diye bitirdiniz. Bundan bir kuşkunuz mu var?
Büyükanıt Yok hayır niye kuşkum olsun? Ben şunu söylüyorum: Bu Türkiye’de uzun zamandır tartışma konusu olmuş. Herkes birşey söylüyor. Ben de diyorum ki, bu niteliklere haiz birisinin seçileceğini ümit ediyoruz.
Murat Yetkin Seçilecek şahsın bu kriterlere uyup uymadığına karar vereceksiniz demek ki. Ama öbür yanda buna Meclis karar verecek. Anayasa Mahkemesi. O süreci nasıl bekliyorsunuz? Tutumunuz ne olacak?
Büyükanıt İstirhamım şu: Cumhurbaşkanlığı konusundaki düşüncemi söyledim. Bu konuda daha fazla yorum yapmak istemiyorum.
Enis Berberoğlu (Hürriyet Ankara Temsilcisi): Şemdinli, Atabey, Andıç, günlük. Bunların tek bir merkezden yönetildiğine mi inanıyorsunuz? Eğer öyleyse yurtdışında yaşayan cemaatle bağlantılı mı? İkinci sorum, 15 bin mesajı aynı anda gönderebilecek kurum sayısı çok sınırlı; spesifik bir hedefiniz mi var? Kuşkunuzu hükümetle paylaştınız mı?
Büyükanıt Kesin bilgi sahibi olmadığım hiçbir konuda, bir yaftayı yapıştırmadım. Bilmiyorum diye cevap verebilirim. Ama ne olduğunu siz de görüyorsunuz.
Taki Doğan (Habertürk) Subay eşlerinin türban takması yasaktır. Israr ederse ordudan ihraç ediliyor. Başkomutan’ın eşi türbanlı olursa, alt kademedeki komutanların tavrı ne olur?
Büyükanıt (Gülerek) Bu konuyu bitirdim. Ama sorunuzu aldım.
KAMPANYA
Askeri yıpratmak için bir hukuk cinayeti işlendi
Devletimizin temel taşını teşkil eden Atatürkçülük ve onu temsil eden tüm ortak değerleri yıpratma faaliyetleri artan yoğunlukla devam etmektedir. Hedeflerine ulaşmakta en önemli engel olarak gördükleri Atatürkçülük ve TSK’ya karşı yoğun bir yıpratma kamyanyası yürütüyorlar. Bu saldırıların yoğunlaştığı yıl 2003’tür. 2003-2004 döneminde internette karalama kampanyaları başladı. Diğer olay Şemdinli olaylarıdır. Şemdinli olaylarında bana yapılan saldırıların kişiliğimle alakası yok, bunlar TSK’ya yapılan saldırıdır. Burada dünya hukuk tarihine geçecek bir hukuk cinayeti işlendi; sırf TSK’yı yıpratmak için. Bu kampanyaların faili meçhul. 2004-06 dönemine geldik, kampanyalar artarak devam etti. Kişiler ve kurumsal bazda.
ÖRGÜT
1-2 saat içinde 15 bin telefona mesaj attılar
Bir cumartesi günü, birkaç saat içinde 15 bine yakın telefona mesaj atıldı. Bir kez de daha fazla. Bunlar basit, bireysel, birkaç kişinin yapacağı bir iş değil. Bu; illegal şekilde, ancak detaylı hazırlanmış örgütler tarafından yapılabilir. Herkesin cep telefonuna nasıl ulaşabildiler? Bunların da sorumluları ortada değil. 2006’da başka yöne doğru döndü. Genelkurmayın önünde sahte belgeleri birilerine dağıtıyorlar. Hep olayı askere getirerek ne koparabiliriz diye. Yakalananlara ne oldu; hiçbirşey olmadı.