Tuncay Güney 2001’de Türkiye’den apar topar kaçırılıp New York’a gönderildiğinde onu Amerika’da karşılayan adam olarak... Mehmet Özbay’a önce bu olayı sordum. “Güney’i New York’ta siz mi kolladınız” diye. Şöyle cevap verdi:
2-3 ay geçti hatırladım
İlk
haberler çıktığında hatırlamadım. Bir arkadaşım ‘Bu adam sağda solda konuşuyor. Senin koruman altındaymış’ dedi. Ben de duydum böyle şeyler ama o adamı hayatımda görmedim dedim ben de. Aradan 2-3 ay geçtikten sonra hatırladım ki, bu adam o adammış.
Kırmızı atlet giymişti
Bana Tuncay Güney’i Drej Ali gönderdi. Benim çok iyi arkadaşımdır Drej Ali. The Marmara Manhattan’da kiralık bir dairem vardı. Onun yanında bir oda tuttum ben de buna. Benim yanıma geldiğinde bizim eskiden file tabir ettiğimiz kırmızı bir atlet giymişti. New York’ta bir blok yürüdükten sonra dedim ki şu parayı al. Üstümde ne varsa verdim.
Onunla yürümekten utandım
Marmara’daki odanın parasını ödedim. 2-3 bin dolar da cebine koydum. Benim Londra’ya gitmem lazım, dedim. Hakikaten de Londra’ya gidiyordum. O an ayrılmam şart değildi ama utandım onunla bir blok yürümekten. 2 dakika gördüm yerin dibine girdim. Şahsiyetsiz, cinsiyetsiz, milletsiz, karakteri oturmamış bir insandı.
Drej’e de biri söylemiş
Drej Ali’ye de söyledim bunları. Drej Ali de bana ‘Ben de çok iyi tanımıyorum. Bana da biri söyledi’ dedi. Drej Ali tanısaydı göndermezdi. Gay’lere karşı bir şeyim yok benim. Ondan söylemiyorum. Ben bu adamla bir blok yürürken bile adamdan nasıl kırmadan dökmeden ayrılırım derdindeydim. Sonuçta misafir.
Kasabayı bölen yabancı
Mehmet Özbay’ı araştırırken, South Carolina Eyaleti’ndeki mağazalarına gittiğim gün Jefferson’dan çıkıp 1000 kilometre yol yapmıştım. O yüzden yorgunluk atmak için akşam dönünce kasabanın barına indim. İçeri girdiğimde sahnede şarkı söyleyen gitarist dahil yaklaşık 20 kişinin hepsi bana bakmaya başladı. Yabancıydım çünkü... Jefferson bir redneck kasabası. Güneyli, bağnaz Amerikalılar için kullanılan bir tabir redneck. Mehmet Özbay da bir yabancı olarak Jefferson’a geldiğinde çok sıkıntı çekmiş.
Posta kutusuna fare
Posta kutusuna fare bırakmışlar örneğin. Ancak bugünkü koşullara baktığınızda, Mehmet Özbay muhafazakar kasabayı ikiye bölmüş durumda. Bazıları çok seviyor. Örneğin ortaklarından Stanley Atkins, Özbay’ın çok iyi biri olduğunu söylüyor. Bazıları ise korkuyor. Jackson Herald’ın reklam sorumlusu Sandra Fite, Özbay’la bir kere karşılaştıklarını, onda da, kendisine çok kaba davrandığını söyledi örneğin. Kasabada Real Deals isminin asıl sahibi şirketin karı-koca sahipleri ise Özbay hakkında konuşmak dahi istemediler. Kendilerini tedirgin hissettiler.
2 dava 2 adam
Eğer Ergenekon’un simgesi Tuncay Güney, Susurluk’un simgesi Mehmet Özbay ise ikisi arasındaki farklar, iki dava arasındaki farkları da özetliyor.
Biri durmadan dezenformasyon dolu konuşmalar yapıyor. Öteki hiç konuşmuyor.
Biri karikatür gibi. Öteki hâlâ gizlenen, kimliğini, adresini devamlı değiştiren, kaçan biri.
Biri yalnız, kim yaklaşırsa onun kontrolüne giriyor. Ötekinin çevresi hâlâ çok kalabalık.
Biri kullanılıp atılmış. Öteki ben kullanılmadım, onlar benim dostum, istesinler yine yaparım diyor.
Eski kocası Türk, yapamam
Kendine özgü bir ahlak anlayışı da var. Fort Lawn’da açtıkları Wow mağazasının genel müdürü Kerri Shay ile görüşürken, Özbay’ı anlatmasını istedim. “Çok kötü bir karar verdi ama profesyonel anlayışım gereği size söyleyemem” dedi. Israr ettim, yine de anlatmadı. Konu iyice esrarengiz bir hale gelince, Özbay’ın da kadınlarla ilişkisini bildiğimden “Siz eski sevgilisi misiniz” diye sordum, “Hayır” dedi. Aynı soruya Özbay’ın cevabı ise “Kerri’nin eski kocası Türk’tür. Ben yapmam öyle şey” oldu.
Askerliğini yapmamışOrtağı Göksel Bulat, Mehmet Özbay’ın halen Türkiye vatandaşı olduğunu ama olaylar yüzünden neredeyse 3 yıldır Türkiye’ye gidemediğini söyledi. Onun yerine abileri geliyor Atlanta’ya. Bazen ziyarete. Bazen de işlerinde Özbay’a yardım etmeye... Bu arada Özbay’ın askerliğini yapıp yapmadığını sordum. Yapmadı dedi.
Arkadaş değil iyi arkadaştık
Bugün Mehmet Özbay meselesindeki en önemli soru, Özbay’ın kurduğu ilişkilerde üstlendiği rol. Ergenekon’da yargılanan, çoğu Susurluk’ta hüküm giymiş kişilerle yakınlaşmasının hukuki çerçevesi. Mehmet Özbay, şans eseri hep çetecilerle dostluk kuran sıradan bir Urfalı mı? Yoksa çetenin lojistikçisi mi? Kendisi buna dostluk diyor. “Abdullah Çatlı’yla arkadaş mıydınız” diye sordum. “Arkadaş değildim çok iyi arkadaştım” dedi. “Drej Ali’yle arkadaş mıydınız” diye sordum. Ona da, “Hayır arkadaş değildik, çok iyi arkadaştık” dedi. Sanki ben sordukça inadına sahipleniyordu.
İstedi, kimliğimi verdim
Çatlı’ya niye kimliğinizi verdiniz dedim. Şöyle cevap verdi: “Ben de ülkücüydüm, o da ülkücüydü. O Ülkücü Gençlik Derneği’nin ikinci başkanıydı. O istedi benden kimliği. Devlet bunu uygun görüyor, dedi. Düzgün bir kimlikle gezmem gerekiyor, dedi. Seninkini kullanmamda bir sakınca var mı, dedi. Ben de hayhay dedim.” Sadece kimlik meselesi olsa, durum Özbay’ın FBI’a söylediği gibi bir gençlik hatası olabilir belki de. Ancak iş, sadece kimlik vermekle bitmiyor. Daha 8 yıl öncesine kadar Drej Ali, New York’a çetenin adamı Tuncay Güney’i yolluyor. Özbay onun Amerika’daki ihtiyaçlarını karşılıyor. Ya da yine Drej Ali bilimeyen bir sebeple Amerika’ya geliyor. Uzun süre Mehmet Özbay’da kalıyor.
Sedat Bucak, Veli Küçük
Sedat Bucak hasta bir yakını için geliyor Atlanta’ya. Mehmet Özbay ilgileniyor. Veli Küçük’ün kızı Türkiye’de kalacak bir ev arıyor. Mehmet Özbay’ın evini buluyor. Sami Hoştan’la görüşüyor. Drej Ali ile devamlı konuşuyor... Bunları anlatan ortağı Göksel Bulat’a, “Sizce bütün bunlar sıradan işler mi, sadece dostluk denilebilir mi” dedim. “Normal. Bu adam herkese yardım etmeyi seven biri” dedi.
Şahsiyetsiz, cinsiyetsiz biri
Özbay’a da sordum aynı soruyu. “Size böyle sık sık Türkiye’den adam yollarlar mı” dedim. “Bu türden bana adam yollamaları 2-3’ü geçmez. Zaten iki tanesi çocuktu. Oğlunu, kızını gönderiyor İngilizce okula gitmesi için. Maalesef bir tanesi de şahsiyetsiz, cinsiyetsiz, ne olduğu belli olmayan, kendini bilmez bir vatandaş çıktı. Tuncay Güney’di” dedi.
Sevgilisini dövdü, FBI 6 ciple bastı
Ne kadar sakınırsanız sakının, saklayacak bir şeyiniz varsa bir gün mutlaka hata yapıyorsunuz. Ve saklamak istediğiniz şey neyse, bir gün mutlaka ortaya çıkıyor. Hiçbir yerde fotoğrafı olmayan Mehmet Özbay’ın fotoğraf çektirmek zorunda kaldığı olay da böyle bir örnek. Hapse düşmüş. Mehmet Özbay bir kadın düşkünü. Ortağının ifadesiyle çok çapkın biri ama aslında, telefonda her hafta iki kadın diyecek kadar açık bir kadın düşkünü. Hapse girmesine neden olan olay da bu yüzden.
Belki 10 çocuğu vardır
Olay haziranda yaşanıyor. Göksel Bulat, Özbay için, “Bilinen evlilik dışı iki çocuğu var, biri İngiltere’de, biri Güney Afrika’da ama araştırsanız dünyada 5-10 çocuk daha çıkar, her yerde sevgilisi var” demişti. Meksika’da tanıştığı Gabriela Casas East de onlardan biri. Gabriela arada Özbay ile görüşüyor. Ancak Özbay’ın, mağazasında çalışan genel müdürle birlikte olmaya başladığını öğrenince kıskançlık krizine giriyor. Polise Özbay beni dövdü diye şikâyette bulunuyor. Aile içi şiddet Amerika’da çok ağır bir suç. Anında tutuklanıp içeri atılıyorsunuz. Üstelik Gabriela Meksikalı olduğu için olaya FBI da karışıyor ve Özbay’ın evine büyük bir baskın düzenleniyor. Bulat “Evin önüne 6 tane FBI cipi geldi” diye anlattı. Bütün gün sorgulanıyor Özbay. Sorguyu yürüten dedektiflerden James Arwood ile görüştüm. “Bütün gün sorguladık” dedi. “Sadece şiddet iddiasını mı” dedim. “Hayır geçmişini de sorduk” dediler.
Eski bir bozkurt
O gün polislere kendini eski bir bozkurt olarak tanıtmış Özbay. Kurduğu ilişkiler için ise gençlik hatası demiş. “İnandırıcı geldi mi” dedim. “Adam temiz” dedi. Sonuçta olayın bir kıskançlık krizi olduğu ortaya çıksa da Özbay 2 saatliğine içeri giriyor ve parmak izi alınıp fotoğrafı çekiliyor. Beraat etmesine rağmen geriye hayatı boyunca fotoğrafı çekilmemesi için uğraşmış birinin bu vesikalık pozu kalıyor: Jackson Hapishanesi Hatırası.