OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 01, 2003 00:00
Eğer Cumhuriyetin başında Bediüzzaman resmi makamlarca dinlenseydi, bugün ülkenin durumu şüphe yok ki böyle olmazdı. Maneviyattan yoksun olarak yetiştirilen Doğululuların Kürtçü, Batılıların da Türkçü olmamalarını beklemek iyimserlik olur.MİLLİ Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in milletvekili olmadan önce 1995 yılında Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu'nda
Atatürk ve Cumhuriyet'in ilk yıllarına iliÅŸkin ilginç saptamalarda bulunduÄŸu ortaya çıktı. Çelik, 8 yıl önce, ‘‘Cumhuriyetin başında Bediüzzaman dinlenseydi ülkenin durumu böyle olmazdı’’ görüşünü savundu. Hüseyin Çelik Van Yüzüncü Yıl Ãœniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü BaÅŸkanı olarak sunduÄŸu bildiride, ‘‘Yaygın olan kanaatin aksine Sultan Abdülhamit döneminde Ä°slamcı aydınlara göz açtırılmamıştır’’ gibi radikal bir görüş de ortaya koydu. Çelik, Bediüzzaman'ın rehber kabul ettiÄŸi kiÅŸilerin çeliÅŸkili fikirlerine karşın genelde Ä°slam birliÄŸi idealine gönül vermiÅŸ insanlar olduÄŸunu kaydetti. Çelik o dönemdeki Batı ülkeleri için ‘‘küfr’’ tanımlamasını da kullandı. TESPÄ°TÄ° YAPMIÅžTIÇelik, bildirisinde, ‘‘Bediüzzaman, Cumhuriyetten sonra resmi devlet ideolojisi haline gelmiÅŸ, dinden neredeyse tamamen soyutlanmış Türkçülüğün baÅŸta Türk milletine haksızlık olduÄŸuna inanır’’ iddiasında bulundu. Çelik 8 yıl önceki bildirisinde, Said Nursi'nin bütün etnik gruplara aynı sevgiyle yaklaÅŸtığını belirtirken, ‘‘Kendisine ‘Kürtçü' demek insafsızlık’’ dedi. Çelik, DoÄŸu ve GüneydoÄŸu’daki sorunlar konusundaki görüşlerini de şöyle dile getirdi:‘‘Bediüzzaman, asrın başında hastalığı cehalet, zaruret ve ihtilaf olarak tesbit etmiÅŸtir. Bugün de DoÄŸu ve GüneydoÄŸu Anadolu'da temel mesele budur. Bölücüler, insanımızın cehaletinden, bölgenin geri kalmışlığından yararlanıyorlar. Bu noktalardan hareketle insanların ırki duygularını tahrik ediyorlar. DoÄŸu meselesinin çözümü de Ä°slam kardeÅŸliÄŸindedir. Ne yazık ki bu iÅŸte de geç kalınmıştır. EÄŸer Cumhuriyetin başında Bediüzzaman resmi makamlarca dinlenseydi, bugün ülkenin durumu şüphe yok ki böyle olmazdı. ‘Kavak eken sopa biçer', ‘Rüzgar eken fırtına biçer' atasözleri ülkemizin durumunu çok iyi ortaya koymaktadır. Maneviyattan yoksun olarak yetiÅŸtirilen DoÄŸululuların Kürtçü, Batılıların da Türkçü olmamalarını beklemek iyimserlik olur.’’HESABA KATALIMÇelik bildirisini, ‘‘Ülkemizin huzur ve güvenliÄŸi için ülkede kardeÅŸliÄŸin tesis edilmesi için, Türkiye'nin geçmiÅŸte olduÄŸu gibi Ä°slam alemine önderlik yapabilecek maddi ve manevi konuma gelebilmesi için, bugün Bediüzzaman'a dönüp onun teÅŸhislerini, tedavi için vazettiÄŸi tekliflerini mutlaka hesaba katmamız gerektiÄŸi kanaatindeyim’’ diye bitirdi.Hem Nurcu hem Kürtçü1877’de Bitlis'in Hizan Ä°lçesi'ne baÄŸlı Nurs Köyü'nde doÄŸdu ve 24 Mart 1960’da öldü. Saidi Kürdi diye de anılan ve NurculuÄŸun kurucularından olan Said Nursi'nin gerçek amacı, Türklüğü tahrif ederek ayrı bir Kürt devleti kurmak olarak biliniyor. Ä°stanbul'a gelen Said Nursi, 31 Mart ayaklanmasına katıldı, Milli Mücadele döneminde Kürt Teali Cemiyeti kurucuları arasında yer aldı. 1950 sonrasında yazdığı risalelere dayanan cemaatini iyice güçlendirdi ve DP hükümetiyle iÅŸbirliÄŸine girdi. Atatürk'ün baÅŸlattığı toprak reformunu yarıda bırakarak bölgesinin ÅŸeyhlerin elinde kalmasında büyük pay sahibi olan Said Nursi, Adnan Menderes tarafından eli öpülerek el üstünde tutuldu. Said Nursi'nin cesedi 27 Mayıs ihtilalinde askerlerce bilinmeyen bir yere gömüldü.Â
button