Oluşturulma Tarihi: Eylül 11, 2008 23:05
Almanya’nın en büyük bağış skandallarından ’Deniz Feneri e.V.’ davasında tutuklu yargılanan üç dernek yöneticisi, kariyer basamaklarını üçer beşer tırmanmış.
İşte, Almanya’da sıradan işlerde çalışırken, birileri ’Yürü ya kulum’ deyince milyon dolarlarla oynayan sanıkların inanılmaz yükseliş öyküleri:Almanya’da taksi şoförüydü Mehmet Gürhan: Milli Gazete’de muhabirlik yapan Mehmet Gürhan, 1991’de Almanya’ya gitti ve bir süre taksi şoförlüğü yaptı. 1997’de Türk vatandaşlığından çıktı, 1998’de önce yeniden Türk vatandaşı, ardından YİMPAŞ’ın yan kuruluşu Media 7’nin yöneticisi oldu. Gurbetçilerden para toplayarak yatırım yapan Media 7 iflas edince, yerine kurulan Euro 7’nin ortaklarına katıldı. Hem Türk hem Alman vatandaşı. Kovuldu ama yılmadıMehmet Taşkan: Mehmet Taşkan 1980’de Almanya’ya gitti. İngilizce ve Latin dilleri ile iktisat okudu. 1989’da oturma izni aldı. 2002’de Santour Gemi işletmesinde çalıştı ancak aynı yıl işten çıkarıldı. Kendi hesabına (gemi) seyahat ve Santour GmbH için aracılık yaptı. 2005’te Atlas Media Marketing GmbH şirketi için çalışmaya başladı. Taşkan, Deniz Feneri e.V’nin 2006’dan itibaren Genel Müdürlüğü’nü devraldı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım’ın Derin Deniz adlı Ro-Ro gemisini alırken Santour’dan borç aldığı gazetelerde yer almıştı. Hatta Binali Yıldırım’ın Santour’da bir dönem genel müdür olduğu da iddia edilmişti. Bantta vardiya işçisiydiFirdevsi Ermiş: Çiftçi bir ailenin oğlu olan Firdevsi Ermiş, Burdur İmam Hatip’i bitirip, istanbul Marmara Üniversitesi Uluslararası İktisat Bölümü’nden mezun oldu. 1991’de Almanya’ya giden Ermiş, Stuttgart Üniversitesi’nde doktora yapmak için başvurdu. 1995-1996’dan itibaren kayınpederine ait gıda maddeleri dükkánında çalıştı. Daha sonra Pfullendorf’taki Geberit firmasında, bantta vardiya işçiliği yaptı. Bir ilan üzerine 2001’de Media 7’de muhasebeci olarak çalışmaya başladı.