Güncelleme Tarihi:
Oğulları denizde öldü. Onur çifti o gün denize küstü. Bir daha balık yemediler. Deniz görünce gözlerini kapadılar.
TANER, denize áşıktı. Çocukken, balık tutan dayısının yanından ayrılmazdı. Ne zaman büyüdü, hemen kendi oltasını aldı. Sonra dalgıçlık sevdası başladı. Ardından zıpkınla avcılık.
‘‘Denizin dibi büyülü anneciğim’’ derdi. Annesi Necmiye Onur'un endişeli bakışlarını görünce de, ‘‘Korkma, bir şey olmaz. Her tedbiri alıyorum’’ diye eklerdi.
19 yaşındaki Taner, 19 Ağustos 2000 tarihinde Salacak Sahili'nde zıpkınla balık avlarken, bir sürat motorunun çarpması sonucu kaybetti hayatını. Geride denize küskün, acılı bir aile bırakarak gitti.
Başaktörü deniz olan sayısız hayalini de beraberinde götürdü.
Validebağ Öğretmen Hastanesi Vakfı'nda çalışan Onur çifti, Taner'in ölümüyle hayattan çekti elini ayağını. Evlerinde ne balık pişti, ne de sahile inildi.
Necmiye Onur, elinde oğlunun ölümünden bir hafta sonra gelen üniversite sınav sonucuyla, isyan ediyor hayata.
‘‘Üniversite tercihlerini yaparken bile hep deniz kenarı yerler yazdı. Ama en çok Denizcilik Yüksek Okulu'nu istemişti. O öldükten sonra öğrendik ki Tuzla Denizcilik Yüksek Okulu'na girmeye hak kazanmış. Neye yarar?’’ diye soruyor.
O gün kan verecekti
Gamzeli oğlu toprak altındayken, ölümünden sorumlu olanların yiyip içip gezmesi diğer isyanı. Katarakt olmuş gözlerinden dökülen damlaların biri Taner'e, biri kadere.
Öldüğü güne kadar evladına adanmış bir hayat onunki. ‘‘Tüm zor şartlara rağmen her imkánı sağladık yavruma’’ diyor. Ama fazla çalışmanın kendisine ve eşi Tarık Bey'e türlü hastalıklar getirdiğini de gizlemiyor.
‘‘Boyun fıtığım vardı. Hatta Taner'in ölümünden iki gün sonraya gün alınmıştı. Raporlar, ameliyat malzemeleri bile hazırdı. Öldüğü gün Taner önce balığa, ardından hastaneye gidecekti. ‘‘Sana ameliyat için gerekli kanı ben vereceğim anne’’ diye ısrar etmişti.’’
Necmiye ve Tarık Onur, geçen yıl bu zamanlar, emekli olup oğullarına bir otomobil almanın hayalini kuruyorlardı. Şimdi, Taner'in sevdiği yemeklerin pişmediği, yenmediği bir evde, sadece nefes alıp veriyorlar.
Necmiye Onur, ‘‘Ölümünden dört ay sonra, ‘Ben ölmedim anne' diye rüyama girdi. Sabah kalktığımda beynimde ‘Acaba' sorularıyla mezarlığa gitmeye kalktım’’ diyor. Ve ağlıyor.
‘‘Volkan bile lavını akıtabiliyor, ben acımı akıtamıyorum.’’
Yılın annesi seçildi
Necmiye Onur, Taner'siz geçirdiği ilk Anneler Günü'nde, iş arkadaşlarının jestiyle karşılaştı. Validebağ Öğretmen Hastanesi Vakfı, ‘‘2001 Yılının Annesi’’ olarak 350 aday arasından Necmiye Onur'u seçti.
‘‘Yılın Annesi’’ seçildiğinden habersiz olan Onur, plaketini cumhuriyet tarihinin ilk kadın öğretmenlerinden, Milli Eğitim Bakanlığı Danışmanı Refet Angın'ın elinden aldı. Necmiye Onur, ‘‘Dostlarımız olmasa ayakta duramazdık’’ derken, oğullarının ölümünden sonra günlerce ışık yakmayan, top bile oynamayan Koşuyolu Murat Sitesi'ne de minnet borçlu olduğunu söylüyor.
Bir ay yattı serbest kaldı
Taner Onur, 19 Ağustos 2000 tarihinde, Üsküdar Salacak Sahili'nde şnorkelle dalmış, zıpkınla balık avlarken, ‘‘Barbaros’’ adlı sürat motorunun çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Motorda bulunan Mehmet Haluk Kanzık ve Ziya Yıldız, olay sonrası gözaltına alındılar. Motoru kendisinin kullandığını söyleyen Yıldız, bir ay tutuklu kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Davanın, iki tutuksuz sanığı Ziya Yıldız ve Mehmet Haluk Kanzık, ‘‘Taksirli adam öldürmek’’ suçundan, beş yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyorlar. Bu arada Necmiye Onur, 12 Ekim'de görülecek davanın ikinci duruşmasını beklerken, bir yandan da ‘‘maddi ve manevi tazminat davası’’ açmaya hazırlanıyor.