Güncelleme Tarihi:
HAARETZ: Filistin’in birliği tehdit değil, fırsattır
“Uzlaşma” Ortadoğu’daki manzara için o kadar uzak bir ihtimal ki insan bu kelimeyi duyduğunda ya bir şakayla ya da bir tehditle karşı karşıya kaldığını düşünüyor. Ancak Kahire’de El Fetih ve Hamas arasında dün imzalanan anlaşma sadece “uzlaşma” kavramı için değil, aynı zamanda Filistin’in ve bölgenin durumu için bir dönüm noktası özelliği taşıyor.
Uzlaşmayı sarsma ihtimali olan mayınlar toprak altında değil yüzeyde duruyor. Yine de bu yakınlaşmanın sadece Filistinliler için değil, İsrail için de yeni bir fırsat yaratıp yaratmadığını dikkatle incelemek gerekiyor. İsrail Dışişleri Bakanlığı bunun tarihi bir fırsat olduğu görüşünde. Dün Haaretz’te yayımlanan bir raporda da hükümete bunu bir fırsat olarak görmesi ve eleştirmekten kaçınması öneriliyor.
Dün imzalanan anlaşma İsrail’i tavrını yeniden değerlendirmeye zorunlu kılıyor. İsrail bunu bir kenara atamaz ve atmamalı. Dahası İsrail’in Filistin devletiyle gelecekte bir diyalog ve düzgün komşuluk ilişkileri kurabilmesi için de Filistin birlik hükümetini tanıması gerekiyor.
THE JERUSALEM POST: Tehlikeyi görmek için bilge olmaya gerek yok
El Fetih ile Hamas arasında varılan uzlaşmanın hem İsrail-Filistin barış süreci için hem de Yahudi devleti için potansiyel tehlikeler taşıdığını görebilmek için çok bilge olmaya gerek yok.
Filistin Yönetimi’ne aktarılan fonları yönetenler dahil, ABD Kongresi’nden birçok isim, Hamas terör faaliyetlerine devam ettikçe ve İsrail’in var olma hakkını reddettikçe, El Fetih’in Hamas’la kurmayı planladığı ulusal birlik hükümetinin kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun, AB Dışişleri Bakanı Catherine Ashton, ve İsrail’e karşı önyargıları 2006’da yazdığı kitabın başlığından bile anlaşılan eski ABD Başkanı Jimmy Carter gibi isimler ise anlaşmaya destek verdi. Bu kişilerin herhangi biri gerçekten Hamas’ın katılacağı bir Filistin hükümetinin “barışı sağlayacağına” ya da iki devletli çözüm için çalışacağına inanıyor mu?
Maalesef bu sorunun cevabını Başbakan çok doğru bir biçimde verdi: Hayır.
THE DAILY STAR: Sayfayı çevirmek
Kahire’de Filistinli gruplar Hamas ve El Fetih arasında imzalanan tarihi anlaşma bir kutlama sebebi olarak görülmeli ancak aynı zamanda anlaşmaya belli bir şüpheyle yaklaşılması gerekiyor.
İmza töreni sırasında yapılan açıklamalar her yönden kulağa mantıklı geliyordu. Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas uzlaşmanın kara bir sayfayı çevirdiğini belirtirken, Hamas lideri Halid Meşal ise anlaşmayı hayata geçirmek için elinden geleni yapacağının sözünü verdi.
Aslında Filistinli politikacılar daha önce de farklı bağlamlarda benzer açıklamalar yapmıştı. Ancak Kahire anlaşması gözlemcilere bir sonraki adımın ne olacağını yakından izlemek için bir gerekçe yaratmış oldu. Şimdi asıl soru, bu uzlaşmanın maddeleri, hayata geçirilecek mi?
EL CEZİRE (Kieron Monks): Filistin barışının anahtarı Mısır’ın elinde
El Fetih ile Hamas arasında uzun zamandır beklenen birlik anlaşması, hem tarafların hem de anlaşmanın destekçisi Mısır’ın niyetini belli ediyor. Filistinliler ve Mısırlılar, nihayet, İsrail’i dışarıda bırakarak, İsrail’le muhatap oluyor. Mesajın alındığı ise gösterilen tepkilerden anlaşılabiliyor.
İki rakip partinin nihayet bir anlaşmaya varabilmiş olması yeni siyasi manzaraya duydukları güvene işaret ediyor. Kendi dalgasının hızıyla ilerleyen Mısır şu an için çok iyi bir müttefik.
THE NEW YORK TIMES (Nathan Thrall): Ilımlılara zarar, militanlara yarar
Rakip Filistinli gruplar Hamas ve El Fetih bu hafta resmen uzlaşma ve bir birlik hükümeti kurma konusunda anlaştı. Karşılığında İsrail, yıllık gelirinin üçte ikisini geri çekerek Filistin Yönetimi’ni cezalandırmaya karar verdi. 2006’da da denenen bu taktik muhtelemen yine sonuç getirmeyecek.
Ancak devlet memurlarının maaşlarının ödenmesi için kullanılan fonların kesilmesi Batı Şeria’nın refahına ağır darbe vurarak bölgeyi Gazze’ye benzer bir hale sokacak.
80’lerin ortalarında, İsrail hükümetinin üyeleri İslamcılara destek vererek Filistin Kurtuluş Örgütü’nü zayıflatmaya çalıştı. Hamas’ın kurulmasıyla sonuçlanan bu girişim hakkında daha sonra İsrailli savunma yetkilileri “Hata ettik” yorumunu yaptı.
Netanyahu, “İsrail El Kaide üyelerini barındıran bir hükümeti asla kabul edemez” açıklamasını yaptı. Aslında böyle bir hükümetin kurulma ihtimali düşük ancak İsrailliler Filistinliler arasındaki uzlaşmaya muhalefet etmeyi sürdürdükçe Netanyahu’nun kabusu gerçek olabilir.
Geçmişin hatalarını yinelemek, Hamas’ın düşmanlarını güçlendirmekten başka bir işe yaramayacak. Bu da İsrail’in karşı karşıya olduğu güvenlik tehdidinin büyümesine neden olacak.
THE GUARDIAN: El Fetih-Hamas anlaşması: Bütün gözler Kahire’de
Ortadoğu’da yaşanan sürekli kaos içinde bölgenin durumunu bin Ladin’in ölümünden daha fazla etkileyecek El Fetih-Hamas anlaşmasını gözden kaçırmak mümkün. Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas ve Hamas lideri Halid Meşal Kahire’de bir araya gelerek bir ulusal birlik hükümeti kurulması için anlaşma imzaladı. Abbas, geçmişin kara bölünmüşlük sayfasının kapandığını duyurdu. Göreceğiz. Ancak böyle bir anlaşmanın potansiyeli küçümsenmemeli.
Söz konusu potansiyelin barış süreciyle bir ilgisi yok, zira tarafların geçtiğimiz yıllardaki eylemsizliği sürecin sonu oldu. Görüşmeleri yeniden rayına sokmak için yapılacak bir şey, bir B planı yok. İsrail’in Kahire anlaşmasına Filistin Yönetimi’ne aktarılan kaynakları dondurarak yanıt vermesi bu statükonun kabul edilemez olduğunun altını bir kez daha çizdi. Bağımlılık düzeyi değişebilir ancak nihayetinde her Filistinli, İsrail’in buyruğunda tutsak olarak yaşıyor.
Kahire anlaşmasının da dört yıl önce Mekke’de kabul edilen anlaşma gibi kırılgan bir yapısı olduğu ortaya çıkabilir. Ancak artık saatler geri alınamaz. Mısır’ın bölgenin yeni büyük oyuncusu olarak ortaya çıkmış olması artık reddedilemez bir gerçek. Eğer Mısır, Türkiye’nin yaptığı gibi, iradesini ortaya koymakta başarılı olursa, güç dengelerini değiştirmeyi başarabilir. Kahire’de İsrail’le barışı sürdürecek ancak çıkarlarına boyun eğmeyecek bir hükümet olması ABD ve AB’nin de işine gelir.