Güncelleme Tarihi:
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, iktidarın başkanlıkla ilgili anayasa teklifini hızlı bir şekilde Meclis'e getirmesi gerektiğini belirterek, "Biz de milletvekillerinin tutumunu görmek istiyoruz. Geciktirilmesini istemiyoruz. Bu tartışma artık Genel Kurul'da bir oylamayla son bulmalıdır" dedi.
Demirtaş, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündemdeki konuları değerlendirdi. Meclis'te işleyen tek mekanizmanın grup toplantıları olduğunu, komisyolar ve Genel Kurul'un çalışmadığını savunan Demirtaş, "Aslında kapatılmış bir parlamento gerçeğiyle karşı karşıyayız" diye konuştu.
'OLUMLU GİDEN HİÇ BİR ŞEY YOK'
Türkiye'de olumlu giden hiçbir gelişme bulunmadığını öne süren Demirtaş, yıllardır siyasetin içinde olan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, DBP'li Belediye Meclis Üyesi Fırat Anlı ve eski BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata'nın başına gelenlerin görüldüğünü ifade etti. Demirtaş, "Büyük bir komplo, iftira kampanyasıyla sandık ve seçim yoluyla kazanamadıkları belediyeyi ele geçirme siyasi operasyonunu nasıl pervasızca, aleni bir şekilde gerçekleştirdiklerini gördünüz. Erdoğan, siyasete girdiği günden bu yana Diyarbakır'ın hayalini görüyor ama Diyarbakır ona kabus yaşatıyor" değerlendirmesini yaptı.
Kendi belediyelerinde müfettişlerin sabit odaları olduğunu ve sürekli incelemelerde bulunduğunu anlatan Demirtaş, şöyle devam etti:
"Bakın, 1999-2016. Bu süre zarfında, tek bir belediyemizin kasasından ne dağa ne bayıra ne şuraya ne buraya asla tek bir kuruş para gitmemiştir, gitmesinin imkanı yoktur. Resmi bütçedir. Ankara'dan para gelir, nereye harcanması gerektiği bellidir. Harcanan her kuruşun da belgesi olmak zorundadır. Belediyemiz dağa para gönderse, savcının değil, bizim de en sert şekilde eleştirimize maruz kalırlar.
Fırat Anlı ve Gültan Kışanak'a sorulan sorulara bakıyorsunuz, böyle bir iddia da yok. Belediyeler terör örgütüne yardım ettiğinde kayyum atamak, tutuklamak gerekirse iki tane örnek vereyim size, Kadir Topbaş, Melih Gökçek. Eğer kayyum atayacaksanız, parsel parsel Ankara'yı satmış olana kayyum atayın. Kandıra Cezaevi'ne hücreye göndermeniz gereken, Gültan Kışanak, Fırat Anlı değil, Melih Gökçek ve Kadir Topbaş'tır. Başta bunlardır. Diyeceksiniz ki 'Bunların elebaşı sarayda'. Doğrudur. 'Ne istedilerse verdik' dedi."
"Allah bizi affetsin, kandırıldık" şeklinde sihirli bir cümle bulduklarını belirten Demirtaş, "Allah sizin belanızı versin. Sen Cumhurbaşkanı, öbürü bakan, belediye başkanı olmuş, biri bilmem MİT Müsteşarı, bunların hepsi kandırılmış. Gariban öğretmen, memur, savcı, 'kandırıldık' bile diyemez" ifadesini kullandı.
Demirtaş, Gültan Kışanak ve Fırat Anlı'nın tutuklanmasının sıradan yargı operasyonu olmadığını savunarak, şu görüşlerini paylaştı:
"Arkadaşlarımız şu anda iktidarda olan bir çete tarafından kaçırılmış, Kandıra denilen bir yerde de rehin tutuluyorlar. Ortada yargı yok, yargısal kavramaları da kullanmaya gerek yok. Arkadaşlarımız rehindir, ortada da bir çete vardır. Hükümet falan yoktur."
Cumhuriyet gazetesinin ele geçirilmesinin hesabının yapıldığını ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile 146 yayın organının kapatıldığını anlatan Demirtaş, Cumhuriyet ve Azadiya Welat gazetelerini göstererek, "Bunun yaratacağı cesaretten korkuyorlar. Eğer basını tümüyle kontrol altına alamazsa, özgürce yayın yapan bütün merkezler kapatılmazsa, bundan bile büyük bir korku içerisine düştüğünü görüyoruz" diye konuştu.
'DEVİRMEMİZ LAZIM'
Demirtaş, yan yana durmanın ve dayanışmanın önemine değinerek, şunları söyledi: "Bizim bunları yenmemiz, alt etmemiz lazım. Kürt'ü, Türk'ü, batısı, doğusuyla, Alevi'si, Sünnis'iyle, 'ben bu gidişattan memnun değilim. Tedirginim. Çocuğumun, kendimin, ailemin geleceği için artık büyük bir korku yaşıyorum' diyen herkesin karşı hamle yapması gerektiği bir dönemden geçiyoruz. Sadece ayakta kalmak da yetmez. Devirmemiz lazım. Açık söylüyorum, ilk sandık önümüze kurulduğunda güçlü bir muhalefet blokuyla, Türkiye'ye alternatif bir demokratik iktidar seçeneği sunmamız lazım. Biz, şu faşist bloka mecbur muyuz? Neden bir araya gelip halka alternatif bir demokratik seçenek sunamayacakmışız. Biz, HDP olarak bu tür demokratik muhalefet bloklarına ilkesel düzeyde hiçbir zaman kapalı değiliz. Görüyorsunuz ki sokaktaki taban da aslında buna kapalı değil ama maalesef bazı partilerin yöneticileri kendi dar, koltuk çıkarları çerçevesinde bütün bu imkanları heba ettiler.
AKP'ye şans veren hep anamuhalefetin hataları, yanlışları oldu. Bundan bir ders çıkarmışlar mı diye bakıyoruz, buna dair en küçük bir emare yok. Tabanın tamamı beklentisini bu yönde ifade ediyor. İttifak, işbirliği, birleşmeden falan söz etmiyorum. Ülkenin geleceği bu kadar büyük bir tehlike altındayken, temel ilkelerde birlikte mücadele etmekten söz ediyorum. Buna bile gelmeyenler ülkenin geleceğiyle ilgili nasıl laf söyleyecekler. Ben merak ediyorum, Yenikapı'da sahneye çıkan anamuhalefet partisinin sayın lideri, sen orada konuştuğunda senin partinden tek bir kişi acaba kalabalığın içinde var mıydı?"
BAŞKANLIK TARTIŞMASI
Başkanlık sistemi tartışmalarına değinen Demirtaş, dünyada birçok başkanlık sistemi bulunduğunu, Türkiye'de yapılanın bunların hiçbirine uymadığını, uyan adının da "diktatörlük" olduğunu öne sürdü. Demirtaş, ortada başkanlık sistemi tartışmasının olmadığını, fiilen ele geçirilen yetkilerin, anayasal güvenceye alınmaya çalışıldığını savundu.
Demirtaş, toplumun yarısından fazlasının başkanlık sisteminin "diktatörlük" olduğunu bildiğini ve korktuğunu ileri sürerek, "Sen buna rağmen kendi başkanlığını ilan edersen, halkın başkanı olmazsın. Olsan olsan cop cumhuriyetinin başkanı olursun. O kadar. Zora, copa, tanka, topa, panzere dayalı güçle ayakta duruyorsan, halkın başkanı olamazsın" dedi.
Demirtaş, "Başkanlıkla ilgili anayasa teklifleri neyse çok hızlı bir şekilde buyursun, getirsinler. Biz de milletvekillerinin tutumunu görmek istiyoruz. Acaba, kaç dürüst milletvekili var ki bu ülkeyi bir diktatöre teslim etmeme konusunda kararlıdır, onların sayısını orada görmek istiyoruz. Geciktirilmesini istemiyoruz. Bu tartışma artık Genel Kurul'da bir oylamayla son bulmalıdır. Bizim tavrımız bellidir. Blok halinde biz diktatörlüğe karşı olduğumuzu 'hayır' oyu vererek ortaya koyacağız. Meydanlara, alanlara gitmek gerektiğinde de biz diktatörlüğe 'hayır' diyeceğiz" diye konuştu.