Güncelleme Tarihi:
Başkent’in hemen her büyük otelinde, lobilerde CHP konuşuluyor...
Dünkü İl Başkanları toplantısından “Kılıçdaroğlu” ismi çıkmasının ardından CHP Genel Başkanlığı tamam gibi.
Ancak iş CHP’nin yeni yönetimine yani Parti Meclisi’ne gelince değişiyor.
Şu anda Ankara’nın hemen her köşesinde CHP’nin yeni Parti Meclisi'nde kimlerin yer alacağının hesapları, pazarlıkları yapılıyor.
SAV ÖRGÜTE HAKİM OLACAK MI?
CHP’nin içindeki Baykalcılar, genel başkanlık konusunun peşini bıraksalar da hemen hepsinde “Partinin kontrolünü Önder Sav’a bırakmayacağız” hırsı hakim.
Diğer taraftan Sav’ın ekibi de boş durmuyor.
CHP’de en azından “kaset olayı” öncesinde kabaca delege dağılımı şöyleydi;
Hafta sonunda yapılacak Kurultay’da oy kullanacak yaklaşık 1250 CHP delegesinin üçte biri Önder Sav’ın kontrolündeydi. Bu yaklaşık 400 delege ediyor.
Baykal ve ona daha yakın duran ekibin ise Kurultay’daki desteği biraz daha fazla...
Baykal ekibinin yaklaşık 600 delegeye sahip olduğu konuşuluyor.
Yaklaşık 200 delege ise iki gruba da yanaşmıyor. Daha bağımsız, hatta muhalif bir çizgi izliyorlar.
İşte asıl kavga da Sav destekçileri ile Baykalcı ekip arasında geçiyor.
Her iki taraf da birbirinden çok fazla delege “çalacak” durumda olmasalar da denemekten vazgeçmiyorlar. Asıl rekabet ise tarafsız duran 200 delege üzerinde yaşanıyor.
AMAÇ: PARTİ MECLİSİ’NE HAKİM OLMAK
İşin ilginci genel başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adı bu kıyasıya rekabet içinde pek geçmiyor.
Ve en yoğun rekabetin yaşandığı görev ise teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcılığı olarak öne çıkıyor.
CHP’nin iki yıl önce yapılan tüzük değişikliği kurultayında genel sekreterlik görevinin daha “pasifize edilmesi”, bunun yerine örgüt üzerinde hakim, güçlü bir genel başkan yardımcılığı kurulması üzerinde anlaşılmıştı.
Zaten Baykal ve Önder Sav arasındaki ilişkiler de ilk kez bu aşamada gerilmişti. CHP’nin emektar Genel Sekreteri Sav, görevinin “pasifleştirilmesine” karşı çıkmış ancak Baykal kendisini ikna etmişti. İkna ederken de bu değişikliğin “iki yıl sonra yürürlüğe girmesi” tavizini vermişti.
Yani Sav’a iki yıl daha “güçlü genel sekreterlik” olasılığı tanımıştı.
İşte o iki yıl, bu kurultayla birlikte son buluyor.
Sav’ın Kılıçdaroğlu’na destek vermesi de işte tam bu kritik tarih eşiğine bağlanıyor.
CHP kulislerine göre, Baykal’ın genel başkanlığa devam etmesi halinde Sav’ın o güçlü genel başkan yardımcılığı görevini alması kesinlikle mümkün değildi.
Yine kulislere göre Sav da işte tam da bu yüzden halk nezdinde tanınan ve sempatiyle bakılan ancak parti örgütü üzerinde çok da etkisi olmayan Kılıçdaroğlu’na destek verdi.
Böylece kendi gücünü korumanın da önünü açtı.
Şimdi Baykalcıların denediği de Sav’ın bu oyununu bozmak…