Önce dövüp sonra pansuman yapıyor

Güncelleme Tarihi:

Önce dövüp sonra pansuman yapıyor
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 27, 2007 00:00

Diğer illerden manzaralar…

Haberin Devamı

NEŞE HACISALİHOĞLU'NUN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYIN....

KAMPANYADA DÃœN VE BUGÃœN.....TIKLAYIN

AİLE İÇİ ŞİDDETE SON KAMPANYASI TAM GAZ...TIKLAYIN...

İstanbul dışında diğer illerde de sınırlı sayıda eğitimler yaptık. O illerde yaşayan, orada hizmet veren psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve psikolojik danışmanlar görev aldılar.

Bazı illerde hem eğitime katılanlardan hem de resmi kurumlardan çok destek gördüler. Bazılarında ise her iki gruptan da direnç gösterenler oldu. Sonuç İstanbul'dan çok farklı değildi. Ne de olsa bazı semtlerde aynı şehirden göç edenlerin oturduğu İstanbul varoşları da küçük birer Erzurum, Şanlıurfa, Van, Kars, Trabzon, Nevşehir gibi değil mi?

Bu şehirlerde daha çok eğitimi tanıtmak, ihtiyaç hissettirmek ve şiddetle bire bir uğraşan meslek gruplarına ulaşmak hedeflendiği için genelde katılımcıların kültürel düzeyi daha yüksekti ama sonuçların çok fazla değişmediğini gördük…

Haberin Devamı

Onların arasında da şiddet yaygın ve çoğunluk fiziksel şiddet dışındaki şiddeti, ailenin korunmasına dair kanunu, şiddet görenin nereye başvuracağını  bilmiyor… Aşağıda bu illerden gelen eğitim raporlarına yansıyan birkaç örnek;

Kadınlara verilen bir oturumda katılımcılar eğitimin bir yerinde çaresizlik içinde "Kendileri ile ilgili kararlara bile katılamadıklarını, okumak istediklerini ama bunu nasıl gerçekleştirebileceklerini bilemediklerini" ifade ettiler.

Beraberlerinde gelen 2 kurs öğretmeni onların bu durumundan etkilendi ve bu konuda yardımcı olacaklarını söyledi.  Ancak kadınlar kursa katılacakları dönemin pamuk toplama dönemiyle çakışmaması gerektiğini ilettiler. Yani karşı duruş konusunda cesaret ve bilinç henüz oluşmamış. Bu genç kızlar aileleri tarafından pamukta, mercimekte çalıştırılıyorlar. Halı kursuna gönderilme nedenleri yine aileye para girişini sağlamak için… (Şanlıurfa)

Şiddeti durdurma konusunda geniş aileler olarak yaşadıklarından, şiddeti uygulayana sözü geçen bir aile büyüğünden  yardım alınabileceğini söylediğimde kurs öğretmeni bu bölgede o büyüğün de şiddet uyguladığını ifade etti. Katılımcılarda bu sözleri onayladılar. Sunumun sonunda  "burada öğrendiklerinizi en az 3 kişiye anlatmanızı istiyorum" dediğimde, kızlar sosyal çevrelerinin bu kursa katılanlardan ibaret olduğunu belirttiler. (Şanlıurfa)
 
35 yaşına gelmiş bir Urfa'lı kadının en az 5 çocuğu var ve bu çocukların ruhsal gereksinimleri karşılanamadığı gibi bakımları da sağlanmıyor. Özellikle varoşlarda saçları dahi taranmamış, ayakları çıplak, üstü başı perişan, kirli, yaşları küçük onlarca çocuğu trafiğe açık yollarda yalnız dolaşırken (sabahın erken saatlerinden itibaren) görebiliyorsunuz… (Şanlıurfa)

Haberin Devamı

Grupta ailesinin karşı çıkmasına rağmen akrabası ile 17 yıllık evliliği ve bu evlilikten üç çocuğu olan bir kadın vardı. Evliliğinden kısa bir süre sonra çok ciddi fiziksel şiddet görmeye başladığını, bu şiddetten çocuklarının da çok olumsuz etkilediğini belirtti.

Orta okula giden kızının bile halen altlarını ıslattığını, eşinin her gün kendisini döverek babasının evine gitmesini istediğini, birkaç kez babasının evine gittiğini, ancak eşinin  kendisini almaya geldiğini anlattı.

Çocuklarını düşünerek geri geldiğini ama son zamanlarda eşinin "babanın evine git. Benim başka kadınla ilişkim var, seni sevmiyorum" diyerek daha çok dövdüğünü ve ekonomik olarak da şiddet uyguladığını, ancak ailesinin karşı çıkmasına rağmen bu kişi ile evlendiğini de anlattı.

Haberin Devamı

Ve ailesi çocuklarını istemediği için babasının evine dönmek istemediğini, bu yüzden ailesinin de son durumdan haberlerinin olmadığını, olsa da yardım edeceklerini sanmadığını anlattı. Kadın sığınma evi hakkında bilgi edinmek istediğini söyledi. Başvurulacak kurumlar hakkında bilgi verilerek Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne yönlendirildi. Okuldaki müdür yardımcısı ile görüşülerek konudan haberdar olması sağlandı.(Van)

Kadınların hemen hemen hepsi okuma-yazma bilmiyordu. Kendilerinin okumalarına izin verilmediğini, söz haklarının pek olmadığını ifade ettiler. Ancak kendi çocuklarının okumasını istediklerini ve bunun için çabaladıklarını, okumanın çok önemli olduğunu anlattılar. Bu durumun sosyal yaşamlarını nasıl kısıtladığından, özgüvenlerini nasıl etkilediğinden örnek veren bir katılımcı diğerleri tarafından desteklendi.

Haberin Devamı

Katılımcı; hastalandığında doktora bile gitmek istemediÄŸini, kapıdaki yazıları okuyamadığını, birine sormanın ise onu çok incittiÄŸini, küçük düşürdüğünü ifade etti. Aynı zamanda yine en temel ihtiyaçlardan olan alışveriÅŸini yaparken bile zorlandığını fiyatları okuyamadığını, kendi bedenine uygun kıyafeti bile seçemediÄŸini aktardı. (Van)Â

Grubun çoğu okuma-yazma bilmiyordu. Bazıları kendi imkanlarıyla kendilerine yetecek kadar öğrendiklerini belirttiler. Her iki grupta da kadınların en çok önem verdiği konu buydu. Bu nedenle "öğretiler ve ihtiyaçlar" arasındaki farklılığa değinirken ben de bu konu üzerinde durdum. Gruptan bir anda bir çok şikayet geldi.

Haberin Devamı

Kimi kız çocuğu oldukları için okumalarına izin verilmediğini, kimi "annem beni okutmadı, evde işleri yapmam gerekiyordu", kimi "okutmadılar ama ben sonradan kendim öğrenmeye çalıştım", kimi "çocuklarımın okumasını çok istiyorum, onların hikaye kitapları, gazete, dergi ne elime geçerse okumaya çalışıyorum. Eşim de bilmiyor ona ben öğretiyorum", kimi de  "bu yaştan sonra ne okuyacağız. Ben kuran okumasını biliyorum, okuyorum" dedi.

Çoğu, kadınların yaşadığı sorunların temelde okumalarına izin verilmemesinden kaynaklandığını düşünüyorlardı. Şiddet deneyimini aktaran katılımcı ""okumama izin verilseydi böyle olmazdı. Katlanmazdım. Siz de benim yaşadıklarımı örnek alın, hepinize söylüyorum. Çocuklarınızı mutlaka okutun." dedi.

Sonra bana dönerek, "Ben de sizin gibi olabilirdim. Benim çocuklarım da çok özeniyorlar sizin gibi olmak için. Öğretmenlerine çok özeniyorlar. Çocukken tek istediğim işe gidip gelmekti, birmesleğim olmasıydı. Ağbime hala kızgınım. Kendi şu an emekli. Evde 9 kardeşiz, sadece ikimiz okumadık. Hala içimde ukte okumak. Kızıma hep söylüyorum oku diye. Babasına kalsa okumayacaktı. Babaannesi de göndermek istemedi ama ben okutmak istiyorum ve şu an liseye gidiyor" dedi.

Arkasından diğer bir katılımcı,  "öğretmen olmayı çok isterdim. Buraya bazen gelip, çocuklara hikaye okuyorum" dedi."Her şey okumakta bitiyor" dedi bir diğeri.

Ben de yaşadım. Severek evlendim. Evliliğin ilk haftası başladı tekme, tokat. Hamileyken de çok şiddet gördüm. Hep çocuklarım için katlandım. Anne baba yoktu. Nereye dönseydim. Ağbimin de kendi ailesi vardı. Aile içindeydim. Hala da öyle. Iki yıldır biraz değişti. Şiddet yok.. "Eşiniz sizce neden böyle davranmış olabilir?" diye sorduğumda "Gözü hep dışarıdaydı. Başkasıyla evlenmek istemiş ama olmamış. Bir de ailesiyle hep beraber oturuyorduk. Onların da etkisi var. Katlanmak zorunda kaldım. Bu günlere geldim" dedi.

Ne hissettiğini sorduğumda ise,"Çaresizlik... Kendine işe yaramaz hissediyorsun. Yaşamak istemiyorsun. Çocuklar için katlandım" dedi.

Bir başka kadın yaptığını takdir ederek "Bak pişman değilsin. Çocukların için katlanmışsın. Insanın fedakarlık etmesi lazım" dedi.. Başka bir katılımcı ise "8 yıldır evliyim, hep şiddet gördüm. Eşim beni almak istemedi. Ben onu beğendim ama o beni beğenmedi. Bana bugüne kadar hiç iyi laf etmedi. Başka bir kızı sevdi, Oda evli ve  çocuğu var. Onunla evlenemedi ama görüşüyordu. Kayınpederime söyledim şimdi görüşmüyor. Başkalarının yanında beni küçümser. Kalbim çok kırılıyor. Kocamı hep sevdim. "Sen beni sevmedin ama benim seni sevmem yeter diyorum." Sevdiğim için katlandım. Bir katılımcı araya girdi "Allah ne yazdıysa odur. Kadın erkek yoktur..." dedi ve sordu "Peki hep suçlu kocan mı?" "Hayır suç ikimizde de. Aslında bütün suç ailelerde. Okutmadırlar. O bana ne yapsa ben hep sustum, odaya gittim ağladım ona bir şey demedim"  dedi çaresizlik içinde...(Van)

Gruptan iki kadın şiddet hikayesinden bahsedildikten sonra şiddet deneyimlerini anlattılar. "40 yaşındayım. 21 yıldır evliyim her gün şiddet her gün şiddet" dedi.  Şiddetin etkisinden söz ederken de aynı kadın "inan insan kendini evde yabancı gibi hissediyor. Oğlum kocaman. Onun yanında dayak yiyorum. Dayak yemekten şu başım nasıl ağırıyor bir bilsen! hep başıma vuruyor" şeklinde ifadelerde bulunurken erkek katılımcılardan biri "bir örnek vereceğim. Kocası eve geldiğinde kadın onu hoş karşılasa ne olur? Belki suç sendedir? Yani sadece erkek mi?"  bunun yanıtını kadına destek olmak için ve tartışmaya neden olmaması açısından ben verdim. "Bizim de amacımız eşler arası iletişimi güçlendirmek daha iyi nasıl olması gerektiğini bugün burada konuşmak ve kavgaları ve çatışmaları azaltmak"

Şiddet deneyimini paylaşan diğer katılımcı ise 13 yaşında evlendirilen 3 çocuk annesi, 21 yaşında genç bir kadındı. Konuşurken duygulandı ağlamaya başladı. 3. sıralarda otururken konuşmak en ön sıraya geldi. "Kocam işsiz çalışmıyor. 8 yıldır evliyim hep şiddet görüyorum. Kayınpederim benim amcamdır o da beni çok dövüyor. 3 çocuğum var ne yapayım. Dayanamıyorum bazen." Grup sessizce onu dinledi…(Van)

Grup bitiminde 21 yaşlarında  bir kadın özel olarak görüşme istedi. Grupta kendini ifade edemediğini, eşinden şiddet gördüğünü, eşinin kendisini ağzı burnu kanayıncaya kadar dövdüğünü daha sonrada pişmanlık duyup pansumanını beraber yaptıklarını anlattı. Eşinin başka bir kadınla ilişkisi olduğunu, evde kendisi ile ilgilenmediğini anlattı ve ne yapabileceği, nereye baş vurabileceği konusunda bilgi istedi. Mağdur hukuki ve psikolojik destek alabileceği anlatılarak, yardım alabileceği merkezlere yönlendirilmiştir.(İzmir)

Yaşlılara yönelik şiddet konusu anlatılırken eğitimin başından beri sürece katılmayan ve direnç gösteren, arada uyuyan erkek bir grup üyesi "Evet ,mesela yaşlılar SHÇEK huzur evlerinde şiddete maruz kalıyor olabilirler. Nasıl çocuklar kalıyorsa" şeklinde bir yorumda bulundu. Ben de "Kurumu suçlamak yerine kurumun olumlu katkılarını da görmek gerekir diye düşünüyorum. Her kurumda sıkıntılar vardır ancak bu tüm kurumlarda yaşlılara şiddet uygulandığı sonucuna götürmemeli bizi. İsterseniz bunu tartışmayalım" dedim. Grup üyesi sanırım böyle bir cevap beklemiyordu ki "ben bunu tartışmak için söylemedim" dedi.Bunun üzerine  yaşlılara yönelik şiddeti özetledim ve   diğer konuya geçtim.(İzmir)

Eğitim çalışmasına katılan bir rehber öğretmen velilerle "şiddet" konusunda toplantıya başlıyordu, biz gidince onlar toplantılarını ertelemek zorunda kaldılar. Ayrıca genç bir öğretmen " sizler gelip stand up yapar gibi bize eğitimler veriyorsunuz. Devlet sistemi, adaletsiz gelir dağılımı değişmeden bunların hiçbiri işe yaramaz" diye agresif bir tavırla konuştu. Ben de bizlerin bireysel insani tavırlarda duyarlılık farkındalık yaratarak katkıda bulunmaya çalıştığımızı, hiçbir şey yapmadan beklemek yerine böyle bir yöntemi yeğlediğimizi söyledim. Bu toplantıların sonunda edindiğimiz bilgilerle belki de bir insan hayatını kurtarabileceğimizi ekleyip, kendisinin başka bir önerisinin olup olmadığını sordum, herhangi bir önerisi yoktu. Diğer katılımcılar da gizlice "ona bakmayın, o hep böyledir, beş parmağın beşi bir değildir" diye açıklama yaptılar. (İzmir)

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!