Önce aptes alın sonra oje sürün

Güncelleme Tarihi:

Önce aptes alın sonra oje sürün
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 2000 00:00

Haberin Devamı

Ramazan ayı, hangisi helal, hangisi haram tartışmalarıyla çok renkli geçti

Bu ramazanda önce yeni bir mesihimiz oldu. Ardından Yaşar Nuri Öztürk, Zekeriya Beyaz ve Edip Yüksel neyin helal neyin haram olduğu konusunda, tartışmalı tezler attılar ortaya. Erkek ikinci kadını alabilir miydi? Şarap pişirilen yemeğe katılırsa haram olmaktan çıkar mıydı? Çıplak namaz kılınır mıydı? Oje apteste engel miydi? Kısacası bu ramazan kadar renklisini görmemiştik.

Bir ramazan ayını daha geride bıraktık. Her yıl ramazan ayında dini haber ve programlara ağırlık veren gazete ve televizyonlarda 2000 yılının ramazan ayı çok renkli geçti. Birbirinden ilginç açıklamalar, uzun tartışmalar yarattı.

Bunlar arasında en ilginçleri, insanların 2 eşliliği deneyebileceği, yemek içindeki şarabın haram olmadığı ve çırılçıplak namaz kılınabileceğiydi.

Öte yandan Mehmet Ali Ağca'nın yanı sıra bu ramazan da bir mesihimiz oldu. Kapatılan RP'nin kaçak milletvekili Hasan Mezarcı, kendisini ‘Hazreti İsa’ ilan etti. Dolunayda yüzünün görüleceğini, ‘mucizesi’ olarak gösterdiyse de hiç kimse ayın üzerinde Mezarcı'yı göremedi.

İNSANLIK İKİNCİ EŞİ DENEYECEK

Ramazan ayında en ilginç açıklamalardan biri, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ten geldi. İslama yönelik her açıklaması tartışmalar yaratan Prof. Dr. Öztürk, ‘erkeklerin, eşlerinin izniyle ikinci eş alabileceklerini’ söyledi ve sözlerini ‘İnsanlık bir gün bunu deneyecek’ diye sürdürdü.

Bunun Kur’an-ı Kerim'in ayetlerine uygun olduğunu söyleyen Prof. Dr. Öztürk'ün ‘Herkesin cebinde 20 tane garsoniyer anahtarı, ondan sonra İslam’a hücum ediyorlar' demesi, tartışmaları daha da alevlendirdi. Bazı din adamları Kur’an'a uygun olan 4 eşlilikle Prof. Öztürk'e yanıt verdiler. Prof. Öztürk'ün açıklamalarına en çok kadınlar kızdı. Onları da Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Beyaz rahatlattı. Prof. Beyaz, çok eşliliğin eski savaş döneminin sosyal şartları gereği olduğunu ve günümüzde geçerli olmadığını belirterek, kadınların yüreğine su serpti.

ŞARAPLI YEMEK HELAL

Prof. Dr. Öztürk'ün ‘şarapla pişirilen yemek helaldir’ sözleri de bu ramazanda tartışıldı. Alkolün, keyif verici, uyuşturucu olarak içilmesinin ‘haram‘ olduğunu belirten Prof. Dr. Öztürk, Hazreti Ömer'i de şahit göstererek, yemekle pişen alkolü, müslümanlara ‘helal' etti.

Tam, eti, şaraba yatırıp yumuşatabileceğimiz için sevinirken, tartışma büyüdü ve başka dinbilimciler Prof. Dr. Öztürk'e karşı çıktılar. Hatta içkiyle pişen yemek tariflerini ballandıra ballandıra anlatan gurmeler bile İslamiyet'te domuz eti ile şarabın ve diğer içkilerin yemeklerde kullanılmamasının haram olduğunu savundular. Prof. Zekireya Beyaz ise Prof. Öztürk'e destek verir şeyler söyledi: ‘‘Alkol, Allah'ın nimetlerindendir. Alkolün kendisi pis ve neciz değildir. Haram olan alkollü içkiyi içip, sarhoş olmaktır. Sirkede de alkol vardır, salataya koyar yeriz. Haram değil. Şırada, bozada da alkol vardır. Haram değildir. Önemli olan alkol içip, sarhoş olmamaktır.’’

Görüşleri, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ünküler kadar tartışma yaratan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Beyaz da Ramazan ayında ortalığı karıştıranlardan oldu.

KADINA ÖRTÜN DENMİYOR

Prof. Dr. Beyaz, ‘‘‘Kur’an kadına vücudunuzu örtün demiyor, diye bağırıyorum’’ dedi. O ‘Bağırıyorum' dedi ama sesini duyanların çoğundan tepki aldı. Kur’an’da örtünmeyle ilgili hüküm olmadığını iddia eden Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, bununla da yetinmeyip, ‘İslam ve giyim kuşam' adlı kitabında göğüsleri açık kadınları namaz kılarken gösteren çizimlere yer verince, ortalık birbirine girdi. Gerçi kitap haziranda yayınlanmıştı ama gürültü ramazanda koptu. Kitapta, göğüsleri açık, mini etekli, iki ‘müslüman kadın cariye' çiziminin altında ‘Müslüman cariye hanım, toplum içinde bu kıyafetle gezer ve namazını bu halde kılabilir' deniliyordu. Prof. Zekeriya Beyaz günümüzde bir müslüman kadının böyle namaz kılmayacağını, kılmasını tasvip de etmeyeceğini söyledi ama kitabıyla ilgili tartışma bitmedi.

Örtünmeyle ilgili ayete de kendi görüşüne göre açıklık getiren Prof. Dr. Beyaz, Kur’an’a ‘parantez' sokulduğunu iddia etti ve ‘ziynet‘, ‘ziynet yeri' olunca, örtünmenin gündeme geldiğini söyledi.

Prof. Dr. Beyaz, Kur’an-ı Kerim’in süs, ziynet ve güzel giyinmeyi haram kılmadığını anlattı ve Allah'ın kullarına verdiği nimeti, onların üzerinde görmekten hoşnut olduğunu iddia etti. Prof. Dr. Beyaz'ın değerlendirmesi göre müslüman kadın ‘‘Güzel, asil ve müzeyyen, süslü, alımlı’’ olmalıydı.

KADIN DÖVÜLÜR MÜ DÖVÜLMEZ Mİ?

Prof. Dr. Öztürk'ün ‘Ayette geçen ‘darb' kelimesi ‘dövmek' anlamına alınarak yüzyıllar boyu Kur’an’a iftira edilmiştir' diyerek kadına dayak atılmasına karşı çıkması da ramazanda tartışma konusu oldu. Bu konuda da görüşler şöyleydi:

Ebubekir Sifil (Milli Gazete) ‘‘...‘darb' kelimesinin, seleften halefe bütün ümmetin uleması tarafından anlaşıldığı şekliyle, ‘hafifçe dövmek' olarak anlaşılması en uygun olanıdır. Hz. Peygamber'in (SAV) Veda Hutbesi'nde söylediği ileri sürülen söze gelince: Öztürk burada farkında olmadan başına büyük bir sıkıntı açmaktadır. Bu rivayette geçen, ‘Döşeklerinize sizin sevmediğiniz bir kimseye ayak bastırmamaları sizin onlar üzerindeki haklarınızdır. Bunu yaparlarsa onları, zarar vermemek şartıyla dövün' ifadesi, Öztürk'ün bu yaklaşımı bakımından birçok problem doğurmaktadır.’’

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Beyaz:

‘‘Dayak, islam öncesi, cahiliye devrinin kalıntısı ve dönemin sosyal şartlarının gereğiydi. Cahiliye dönemindeki aracı tedbirleri günümüz insanına uygalamak mümkün değildir. Orada, devlet yok, eğitim yok, gelişme yok, aç, sefillik söz konusu. Kabile hayatı yaşanıyor. O devrin şartlarına ait hükümleri gülnümüze uygulamaya kalkmak İslam’ın ruhuna, insanlık duygusuna ters. Günümüzde bir insanı dövmek, insanlığa, müslümanlığa aykırıdır. Dayağın hiçbir istisnası yoktur.’’

Ramazan ayı böyle renkli geçip gitti ama İslama yönelik tartışmalar bitmedi ve pek biteceğe de benzemiyor.

ÇIRILÇIPLAK NAMAZ KILINIR

Ramazanda televizyonlarda saatlerce süren din ve uygulamasına yönelik tartışmalarda yeni bir isimle de tanıştık. ABD'de yaşayan Edip Yüksel, Türkiye'de yaşayan ve İslam'a farklı yorum getiren meslektaşlarını geride bıraktı ve hiç duymadıklarımızı söyledi. Kanal 6'da yayınlanan ‘Ceviz Kabuğu' adlı programda, izleyicilerini sahura kadar ekran başına bağlayan Yüksel, çırılçıplak namaz kılmayı savundu. Kuran dışındaki tüm kaynakları reddeden Yüksel, İslam'ın çarpıtıldığını anlattı.

Edip Yüksel'in pek dindar olmayanları bile hayretlere düşüren ve bir kere daha düşündüren açıklamaları, kendisine ait internet sitesinde de yer aldı. Yüksel, namazda giyimle ilgili şunları söyledi:

‘‘Namaz için örtünme diye bir koşul yoktur. Odasında kendi başına veya eşiyle birlikte namaz kılan biri dilerse çırılçıplak namaz kılabilir. Tanrı bizi elbileselerimize göre değerlendirmez ve bizim saklamaya çalıştığımız organları yaratan ve çalıştıran da kendisi olduğundan onları görmekten mahcup olmaz. Adem ve Havva'nın cennetteki tavırları, suç işleyerek bedenlendikleri için, suçluluk psikolojisiyle gösterdikleri bir refleksti. Aradan milyonlarca yıl geçmiş ve bu suç herkese ayan beyan olmuştur! Ayrıca, örtü olarak kullanılan pamuk, yün, naylon gibi nesnelerin çıplak vücutları meleklerden gizleyeceği biçimindeki yaygın inanış da temelsiz. Bizim çıplak vücudumuz meleklerin umurunda bile olmaz. Kaldı ki banyolardan veya yatak odalarından melekler kaçmaz. Onlar her an bizim hizmetimizdedirler ve yaptıklarımızı her an kaydetmektedirler. Ayrıca, namazda muhatabımız melekler değil, Allah'tır. Örtünme toplumsal bir gereksinme olup kişiyi cinsel ve duygusal ilişkilerde diğerlerinden koruma amacını güder.’’

OJEYLE NAMAZ KILINIR MI

Tartılacak ku sıkıntısı hiç çekmedik. Ojeyle namaz kılınır mı?

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, ojeyle namaz kılmanın bir sakıncası olmadığını, isteyen her Müslümanın ojeyle namaz kılabileceğini söyledi. Prof. Dr. Öztürk, tırnakları ojeli birinin abdest alması halinde, suyun tırnakla temas etmeyeceği, dolayısıyla abdestin geçerli olmayacağı yolunda görüşler bulunduğunun hatırlatılması üzerine, ‘‘Oje suyun geçirimini engeller mi bilmiyorum. Ojenin kimyevi maddesi nedir, bilgim yok. Eğer, oje suyu geçirmiyorsa, kişi önce abdestini alır, ojesini sürer ve sonra da namazını kılabilir. Kına sürenler, abdest alıp namaz kılabiliyor’’dedi.

‘‘Ben kimyager değilim’’diyen Öztürk, ‘‘Oje öncesi abdest alıp namaz kılan biri, daha sonraki namazlar için ojesini kazımalı, çıkarmalı mıdır?’’sorusuna da, ‘‘Ojeyi çıkarmak gerekmez. Daha sonraki namazlarını da abdestini alıp kılabilir. Bunun, fıkıhta da yeri vardır’’ yanıtını verdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!