Ona ‘hayır’ demesini öğretin
Güncelleme Tarihi:
Nuran ÇAKMAKÇI
Oluşturulma Tarihi: Mart 09, 2002 15:26
Geçtiğimiz hafta İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy, çok çarpıcı bir açıklama yaptı:
Dünyada iki milyon çocuk fotoğraf ve filmi çekilerek cinsel yönden ticari meta olarak pazarlanıyor.
Dahası çocuklar dövülerek, elleri yakılarak ergen ya da hayvanlarla ilişkiye zorlanıyor.
Dünyadaki bin çocuktan yedisi cinsel şiddete zorlanıyor.
Türkiye'de ise bilinen cinsel istismar gerçekte olanın ancak yüzde 5-10 kadarı.
Ve sıkı durun.
Birkaç aylık bebeğin bile cinsel istismara uğradığını öğreniyoruz.
Prof. Dr. Atasoy, Türkiye'nin durumunun diğer ülkelerden farklı olmadığını, aynı sorunu bizim de yaşadığımızı, rakamlarla aktarıyor.
Ya biz ne yapıyoruz?
Sorunları hep kapatarak, görmezden gelerek yok sayıyoruz.
* *Ê *
Prof. Dr. Atasoy, 'Çocuk İstismarı ve İhmali' konulu semineri müfettişlere veriyor.
Müfettişlere veriyor, çünkü çocuklarımızı teslim ettiğimiz kurumları denetleyen onlar.
Öğretmenleri sorgulayan, görevden el çektiren yine onlar.
Müfettişler ne kadar sıkı denetler, bu konuda ne kadar şüpheci olursa çocuklarımız o kadar güvende olur. Prof. Dr. Atasoy, buna örnek olarak Bursa'da öğrencilerinin fotoğraflarını çekerek, internet sitelerine pazarlama suçlamasıyla tutuklanan rehber öğretmen Özgen İmamoğlu'nu örnek veriyor.
Bu örnekle de çocuk pornografisinin içinde olanların pek de uzağımızda bulunmadığını gösteriyor.
Her kesimden, her insan bu sektörün içinde yer alabiliyor.
Yuva öğretmeni, din adamı, izci kampı lideri, sporcu, çocuk doktoru, komşu herkes, ama herkes olabilir...
* *Ê *
Prof. Dr. Atasoy, Amerika'da yapılan araştırmaya göre, çocuklara cinsel taciz suçu işleyenlerin bu suçu tekrarlama oranlarının çok yüksek olduğunu, bu nedenle bu suçu işleyenler ve oturdukları yerlerin komşuları tarafından bilindiğini açıklıyor.
Nasıl mı?
ABD'de resmi makamlar bunu gizlemiyor.
Prof. Atasoy, bir okulun haritasını gösteriyor.
Harita üzerinde yer alan kırmızı ve mavi noktalı evlerin çocuklara cinsel taciz suçunu işleyenler olduğunu anlatıyor.
Böylece, daha önce bu suçu işleyenlerin oturduğu evleri komşuları biliyor.
Biliyor ki, önlem alıyor, çocuğunu koruyabiliyor.
Prof. Dr. Atasoy, Türkiye'de bir an önce DNA bankalarının kurulmasında da ısrar ediyor.
Tükürük, saç veya saç kepeği örneklerinden alınan DNA'lar bir yerde toplanıyor.
Böyle bir suç işlendiğinde dikkatler önce bu kişilerde yoğunlaştırılıyor.
* *Ê *
Peki ne yapmalıyız?
Bizim dışımızda alınacak önlemlerle birlikte biz de anne, baba ve çocuklarımızı eğiterek bu tüyler ürpertici tehlikeden uzak durabiliriz.
Öncelikle çocuğa 'hayır' demesini öğretmeli.
Sonra başına gelenlerde kendi kabahatinin olmadığını ona anlatmalı ve korkmamasını sağlamalıyız.
Bir pazar günü böylesine bir yazıyla moralinizi bozmak istemezdim.
Ama bugün uyuşturucu pazarı kadar büyüyen çocuk pornografisinin önüne geçmek için hepimize görev düşüyor.
Başta anne babalar ve bir o kadar da öğretmenlere.
Tel: 0212- 677 03 66 Faks: 0212 - 677 03 40 ncakmakci@hurriyet.com.tr
Dünyada iki milyon çocuk fotoğraf ve filmi çekilerek cinsel yönden ticari meta olarak pazarlanıyor.
Dahası çocuklar dövülerek, elleri yakılarak ergen ya da hayvanlarla ilişkiye zorlanıyor.
Dünyadaki bin çocuktan yedisi cinsel şiddete zorlanıyor.
Türkiye'de ise bilinen cinsel istismar gerçekte olanın ancak yüzde 5-10 kadarı.
Ve sıkı durun.
Birkaç aylık bebeğin bile cinsel istismara uğradığını öğreniyoruz.
Prof. Dr. Atasoy, Türkiye'nin durumunun diğer ülkelerden farklı olmadığını, aynı sorunu bizim de yaşadığımızı, rakamlarla aktarıyor.
Ya biz ne yapıyoruz?
Sorunları hep kapatarak, görmezden gelerek yok sayıyoruz.
* *Ê *
Prof. Dr. Atasoy, 'Çocuk İstismarı ve İhmali' konulu semineri müfettişlere veriyor.
Müfettişlere veriyor, çünkü çocuklarımızı teslim ettiğimiz kurumları denetleyen onlar.
Öğretmenleri sorgulayan, görevden el çektiren yine onlar.
Müfettişler ne kadar sıkı denetler, bu konuda ne kadar şüpheci olursa çocuklarımız o kadar güvende olur. Prof. Dr. Atasoy, buna örnek olarak Bursa'da öğrencilerinin fotoğraflarını çekerek, internet sitelerine pazarlama suçlamasıyla tutuklanan rehber öğretmen Özgen İmamoğlu'nu örnek veriyor.
Bu örnekle de çocuk pornografisinin içinde olanların pek de uzağımızda bulunmadığını gösteriyor.
Her kesimden, her insan bu sektörün içinde yer alabiliyor.
Yuva öğretmeni, din adamı, izci kampı lideri, sporcu, çocuk doktoru, komşu herkes, ama herkes olabilir...
* *Ê *
Prof. Dr. Atasoy, Amerika'da yapılan araştırmaya göre, çocuklara cinsel taciz suçu işleyenlerin bu suçu tekrarlama oranlarının çok yüksek olduğunu, bu nedenle bu suçu işleyenler ve oturdukları yerlerin komşuları tarafından bilindiğini açıklıyor.
Nasıl mı?
ABD'de resmi makamlar bunu gizlemiyor.
Prof. Atasoy, bir okulun haritasını gösteriyor.
Harita üzerinde yer alan kırmızı ve mavi noktalı evlerin çocuklara cinsel taciz suçunu işleyenler olduğunu anlatıyor.
Böylece, daha önce bu suçu işleyenlerin oturduğu evleri komşuları biliyor.
Biliyor ki, önlem alıyor, çocuğunu koruyabiliyor.
Prof. Dr. Atasoy, Türkiye'de bir an önce DNA bankalarının kurulmasında da ısrar ediyor.
Tükürük, saç veya saç kepeği örneklerinden alınan DNA'lar bir yerde toplanıyor.
Böyle bir suç işlendiğinde dikkatler önce bu kişilerde yoğunlaştırılıyor.
* *Ê *
Peki ne yapmalıyız?
Bizim dışımızda alınacak önlemlerle birlikte biz de anne, baba ve çocuklarımızı eğiterek bu tüyler ürpertici tehlikeden uzak durabiliriz.
Öncelikle çocuğa 'hayır' demesini öğretmeli.
Sonra başına gelenlerde kendi kabahatinin olmadığını ona anlatmalı ve korkmamasını sağlamalıyız.
Bir pazar günü böylesine bir yazıyla moralinizi bozmak istemezdim.
Ama bugün uyuşturucu pazarı kadar büyüyen çocuk pornografisinin önüne geçmek için hepimize görev düşüyor.
Başta anne babalar ve bir o kadar da öğretmenlere.
Tel: 0212- 677 03 66 Faks: 0212 - 677 03 40 ncakmakci@hurriyet.com.tr