İspanyol Prof. Ayala’nın en önemli özelliği, din ile evrim teorisi arasında sanıldığı gibi uzlaşmaz, birbirini inkar eden bir çatışma olmadığını söylemesi. Bu, onu orta yol arayan ılımlı bir bilim adamından çok mantıklı bir insan yapıyor. Çünkü ona göre din başka, evrim teorisi başka. Faraday Enstitüsü’nün düzenlediği Darwin’i Anma Sempozyumu için İstanbul’a gelen Ayala’yla konuştuk.
? Yıllardır üniversite öğrencilerine evrim teorisi anlatıyorsunuz. Size gelip “Bunu okumak istemiyorum çünkü dini inancıma uymuyor” diyenler oldu mu?
-Ooo hem de çok. Kaliforniya Üniversitesi’nde birinci sınıf öğrencilerine Biyoloji’ye Giriş dersleri vermekle görevlendirilmiştim. E tabii ilk derste ne anlatırsınız, Darwin ve evrim teorisi. Dersin bitiminde mutlaka bir sürü öğrenci yanıma gelip “Prof. Ayala, sınavda ne gerekiyorsa onu yazacağım, yalnız şunu bilin ki kalbimde evrim teorisine inanmıyorum” derdi.
? Cevabınız ne oluyordu?
-Böyle söyleyen öğrencilerin çoğu ya Katolik ya da Evanjelik olurdu. Onlara “Pazar günü kiliseye gidin ve ayinden sonra rahibe evrim teorisi okumanın bir sakıncası olup olmadığını sorun” derdim. Bir sonraki hafta “Haklıymışsınız, rahip onay verdi” derlerdi. ABD’de birçok insan, dini inançla evrim teorisi arasında bir çatışma olduğunu zannediyor, halbuki köktenci olmayan hiçbir din adamının evrim teorisiyle problemi yok. Evrim teorisine inanıp aynı zamanda çok dindar da olabilirsiniz.
ADEM VE HAVVA İLMİ DEĞİL DİNİ BİR METİN? Evrim teorisi bir yaratıcı olduğunu inkar etmiyor diyorsunuz...
-Niye etsin... Ünlü ateist Richard Dawkins çok akıllı bir adam, evrim teorisini de eksiksiz şekilde anlatıyor. Fakat bir yerde hata yapıyor, evrim teorisini Tanrı’nın yokluğuna kanıt olarak gösteriyor. Evrim teorisi Tanrı’nın varlığını ne inkar eder, ne de teyit eder. Çünkü bilim, doğadaki fenomenleri açıklamakla yükümlüdür. Tanrı ise doğaüstü bir varlık değil mi! Bu konuda bilim ne söyleyebilir ki? Evrim teorisi diyor ki, insanlar doğal bir sürecin sonunda, zamanla meydana gelmiştir. Din de bunu yadsımıyor. Bir kutsal kitabı fen kitabıymış gibi okumak dine yapılabilecek en büyük kötülük bana göre.
? Adem ve Havva’yı nasıl yorumlamak lazım öyleyse?
-Aziz Augustinus 3. yüzyılda, dünyanın 7 günde yaratıldığını anlatan Yaradılış Kitabı’na felsefi bir açıdan bakmamız gerektiğini, Kitap’ın gerçek anlamıyla 7 günden söz etmediğini söylemişti. Bakın, İncil insanlara cennete nasıl gideceklerini anlatmak için yazıldı, cennetin ya da dünyanın nasıl yaratıldığını göstermek için değil. Adem ve Havva hikayesi elbette insanlığın Tanrı’nın yaratıkları olduğundan bahseder ama altında yatan asıl mesaj şudur: “Birlik olun.” Çünkü o dönemde insan ırkı düşmanlıkla kavruluyordu. Yaradılış Kitabı’nın sosyal bir mesajı vardı demek istiyorum.
? “Yeryüzündeki organizmalar o kadar mükemmel ki mutlaka bilinçli bir varlık tarafından yaratılmıştır” diyen Akıllı Tasarım’ın Hıristiyanlığa zarar verdiğini söylüyorsunuz. Neden?
-Eğer Akıllı Tasarımcıların söylediği gibi insan vücudunu Tanrı tasarladıysa sorulacak bir sürü soru var. Mesela gebeliklerin yüzde 20’si ilk iki ayında düşükle sonuçlanıyor çünkü insanın üreme sistemi mükemmel değil. Yılda 20 milyon düşük demek bu. Akıllı Tasarımcıların dediği doğruysa Tanrı en büyük kürtajcı olmuyor mu? Halbuki Darwin’e göre insan vücudundaki hatalar, tamamlanmamış evrimin sonuçları, Tanrı’yla ilgisi yok. Son kitabımda da anlattığım gibi Darwin, teorisiyle aslında dine çok büyük bir hediye vermiştir.
? Nasıl yani?
-Pozitif bilimler gelişmeden önce dünyada olup biten iyi şeyler Tanrı’dan bir ödül, felaketler ise bir ceza olarak yorumlanırdı. Artık her şeyin sebebini biliyoruz. Evrim teorisi de neden mükemmel yaratıklar olmadığımızı açıklıyor. Eksik kalmış ya da doğası gereği kötü olan şeylerin hesabını Tanrı’dan sormamıza gerek yok, evrim teorisi kafalarımızda eksik halkayı tamamlıyor.
? Evrim teorisinin çok sağlam kanıtları varsa, insanlar nasıl karşı çıkabiliyor? Kopernik’le ya da Newton’la ayrı düşen yok da, Darwin niye şüphe götürüyor?
-Siz bilmiyorsunuz galiba, Newton’la aynı fikirde olmayan, yerçekimine inanmayan topluluklar da var. Mesela Güney Kaliforniya’da “Dünya Düzdür” adlı örgüt.
RAHİP OLMAK İÇİN İLAHİYAT OKUMUŞTUM AMA...? Ünlü İspanyol yazar Francisco Ayala’yla bir akrabalığınız var mı?
-Herkes onu benim babam zanneder. Ama hayır hiçbir kan bağımız yok. Yine de kendisini çok iyi tanırım çünkü ikimiz de aynı yıl ABD’ye göçtük. 1960’ların başıydı, New York’taki bir İspanyol ailenin verdiği bir yemekte tanışmıştık. Hâlâ da İspanya’da onu ziyaret ederim.
? Sizin ABD’ye gelme sebebiniz neydi?
-Genetik doktorası yapmaya karar vermiştim. Ama başımızda Franco varken bu mümkün mü! Franco dönemi İspanya’da bilimin baskı altına alındığı bir dönemdi. Genetik uzmanları hapse atılıyordu. Onlardan biri, eğer gerçekten genetik konusunda ilerlemek istiyorsam ABD’ye gitmem gerektiğini söyledi ve tek bir adres verdi. 20. yüzyılın evrim ve genetik alanındaki en büyük hocası Theodosius Dobzhansky New York’taki Columbia Üniversitesi’ndeydi, onun yanına gitmeliydim. Öyle de yaptım.
ÖNCE FİZİK SONRA İLAHİYAT? Siz üniversitede genetik okumadan önce ilahiyat eğitimi almıştınız, bir rahip olacaktınız. Sonra ne oldu?
-Dindar sayılabilecek Katolik bir ailede büyümeme rağmen annem, babam ve kardeşlerim benim neden rahip olmak istediğimi çözememiş, hatta bu kararıma hafiften karşı çıkmıştı. Tamamen şahsi merak ve tutkularım nedeniyle Madrid Üniversitesi Fizik bölümünü bitirdikten sonra ilahiyata girdim. Misyoner olmak istiyordum. Ama eğitimimin bitmesine birkaç yıl kala ilim ve fene ilgim ağır basmaya başladı. Mezun olmadan önce hocalarıma rahiplik yapmayacağımı, genetik ve evrim teorisinde uzmanlaşacağımı söyledim. İtiraz eden olmadı, ne aileden, ne de hocalardan.
? 5 yıl ilahiyat okumuş olmanız sizi daha iyi bir bilim adamı yaptı mı?
-Hiç sanmam. Evet ilahiyat eğitimim beni kişisel olarak geliştirmiş olabilir ama iki çok farklı entelektüel disiplinden söz ediyoruz. Biri din, biri bilim. Birbirine karışmak ya da yardımcı olmak gibi bir görevleri yok. Ama din bilgim hiçbir zaman bilim adamlığımda bir dezavantaj da olmadı çünkü ikisini çok ayrı tutabildim.
? Hâlâ dindar bir Katolik misiniz diye sorsam ayıp olur mu?
-Olmaz ama ben cevap vermekten kaçınırım. Çünkü “din ve evrim teorisi arasında bir savaş yok” diyen bir bilim adamıyım. Eğer dindarım dersem, evrimciler “Bilime din karıştırıyor çünkü dindar” diyecek. Yok değilim dersem, yaradılışcılar “Tabii dindar değil çünkü hem evrim teorisini savunup hem de dini bütün olamaz” diyecek. Benim kişisel inancımın anlattıklarımın önüne geçmesini istemiyorum.
Yaradılışla ilgili kitaplar basıp ABD’de dağıtan bir Türk var, Adnan Oktar. Verdiği bilgiler tamamen aptalca!? Yılda 50’den fazla konferans veriyorsunuz evrim teorisiyle ilgili. Sizi zor durumda bırakmak için sorular hazırlayıp gelenler oluyor mu?
-Tabii öyleleri var. Yaradılışçıların her zaman öne sürdüğü klasik örneklerle konuşurlar: “Bakteri Kamçısı çok mükemmel, evrim sürecinde yeri açıklanamıyor” gibi sorular. Hepsine sabırla cevap veririm. Arada İncil’den pasajlar okurlar. Onları yanıtlamakta da hiç zorlanmam çünkü benim dini bilgim onlarınkinden çok daha saf, derin ve kapsamlı. Yani bir yaradılışçının benimle baş etmesi çok zordur.
? Diyelim ki bir ülke okullarda evrim teorisi değil yaradılış teorisini okutmaya karar veriyor. O ülkenin hali ne olur?
-Ne olacak felaket! Rasyonalitenin hayatı tehlikede demektir o ülkede. Evrim teorisinin anlatılmadığı bir fen dersi, Hitler’in ya da Roma İmparatorluğu’nun es geçildiği bir tarih dersi gibidir. Yaradılışçılar dünyanın her yerinde 20. yüzyılın başından beri aktif olarak lobi yapıyor. Başarılı olduklarını görmek beni çok tedirgin ediyor. Örneğin yaradılışla ilgili kitaplar basıp ABD’de dağıtan bir Türk var, Adnan Oktar. Para harcamış, güzel fotoğraflar bulup o kitapları hazırlatmış. Kibarlık yapamayacağım: İçindeki bilgilerin tamamı aptalca! Bugün okullarda bu teorinin veya Akıllı Tasarım’ın okutulduğunu ya da bunun bir seçenek olarak öğrencilere sunulduğunu düşünemiyorum. Öyleyse astronominin yanında
astroloji de, kimyanın yanında simya da okutalım!
SADECE BİLİMLE DÜNYAYI ANLAYAMAZSINIZDünyayı anlamak için sadece bilimi kaynak almak doyurucu olmaz çünkü bilim size ahlakla, estetikle ilgili bir şey söylemez. Örneğin ben Picasso’nun en sevdiğim tablosu Guernica’yı tarif edeyim. Bunu ışığın açısını, fırça darbelerinin sayısını, boyanın kimyasal bileşenlerini, kanvasın dokusunu anlatarak yapabilir miyim? Yapsam, ne anlarsınız? O tablonun ne anlattığıyla ilgili hiçbir şey. Bilim şarttır ama hayatta yeterli değildir.