Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Ocak 16, 2004 01:43
Jülide Kural (38) geçtiğimiz sene tiyatro sahnesinde, Meksikalı kadın ressam Frida Kahlo'nun (1907-1954) hayatını oynamaya başladı. Frida'nın gençliğinde geçirdiği bir kaza ömrü boyunca sakat kalmasına, acı çekmesine yol açmıştı.
Jülide Kural, rolünü iyi oynayabilmek için onun gibi korse takmış, baston kullanmış ve hazırlanmıştı. Sonra yaz geldi ve Kural, arkadaşlarıyla tatile gitti. Bir
trafik kazası geçirdi. Frida Kahlo kadar olmasa da omuriliğinden yaralandı ve bir bacağı aksamaya başladı. Üç ay yattı, dört ay boyunca gerçekten bastonla dolaştı, gerçekten korse taktı. ‘‘Ben Frida'yı anladığımı sanıyordum. Meğer bir şeyi anlamak için gerçekten yaşamak gerekiyormuş’’ diyen Jülide Kural, ‘‘Yaşasın Hayat’’ isimli oyunu oynamaya devam ediyor.
Bu kaza Frida'nın laneti mi?
- Çevremde birçok insan böyle yorumluyor. Frida'yı oynarken bir hayatın mahremiyetine giriyordum. Belki bir bedel ödedim.
Bedel mi? - Evet ama bu bir rastlantı. Rastlantı olduğuna inanmak istiyorum. İnsan bu kadar örtüşen bir paralellikte bir kaza yaşadığı zaman çok farklı bir psikolojiye giriyor. Aslında ben Frida'nın yaşadığı acının yüzde birini yaşadım. Frida 47 yıllık hayatının 40 yılını bu acılarla geçirdi. Ben sadece üç beş ay tahammül ettim. Ama şimdi onu daha iyi anlıyorum.
Frida'nın hayatı kazadan önce ve sonra diye ikiye ayrılır. Sizin geçirdiğiniz kaza da böyle bir dönüm noktası mı? - Evet, çok değiştim. Kaza öncesinde onu anlamak için sokaklarda bastonla yürüdüm, belime korseler taktım. Anladığımı sanıyordum. O korseyi gerçekten takınca, gerçekten topallayınca, insanların size ‘‘vah vah genç bir kadın ama sakat’ diye baktıklarını görünce anladım.
Oyunda ‘‘Frida'nın geçirdiği kazayı anlatmayacağım. Çünkü o bir kazadan ibaret değil’’ diyorsunuz. Hálá böyle mi düşünüyorsunuz?
- Geçen sene oyunu oynarken kazayı anlatma anında Frida olarak oynuyor ve ‘‘Otobüs demiri beni ikiye ayırmasaydı, Diego'nun çocuklarını doğurabilirdim’’ diyordum. Şimdi o sahnede oyuncu olarak çıkıyorum ve şöyle diyorum: ‘‘Otobüs demiri Frida'yı ikiye ayırmasaydı, Diego'nun çocuklarını doğurabilirdi. Bir demirdi onun içine giren...’’ Bu çok önemli bir fark. Artık kazayı daha çok önemsiyorum ve anlatmak istiyorum. Ama Frida'nın başına o kaza gelmeseydi Frida yine Frida olurdu. Hálá böyle düşünüyorum.
O halde geçirdiğiniz kazayı anlatır mısınız? - Sıradan bir kazaydı. Bir gün sevdiğiniz insanlarla tatile gitmek istersiniz. Birden araba yoldan çıkar, takla atar. Arkadaşınızın bilinci kapanır, bir diğeri vefat eder, sizin 7 tane omurunuz ve bacağınız kırılır. Herkesin başına gelebilirdi. Ama ben böyle bir kaza geçirince başka bir şey oldu. Bir düşünsenize omuriliği paramparça bir kadın ve omurları kırık onu oynamaya çalışan bir başka kadın. Garip bir şeydi.
Dünyanın her yerinde Frida tek kişi olarak oynanan bir oyun mu?
- Daha kalabalık kadrolarla oynanıyor. Çok araştırdım tek kişi oynayan başka bir ülke yok. Frida'yla benim aramda tuhaf bir ilişki var. Başka bir oyuncuyla bunu paylaşamazdım. Hatta rejiyi de ben yapıyorum.
Salma Hayek, Frida filminde, ressamın kendisi gibi kaşlarını birleştiriyordu. Siz yapmamışsınız. Frida gibi bıyıklarınız da yok. Neden?
- Frida Kahlo'yu taklit etmiyorum. Renkli kıyafetlerinden, küpelerinden, sigarasından ve küfretmesinden vazgeçemem. Onu anımsatacak şeyleri kullanıyorum ama o olmaya çalışmıyorum. Bence Frida çok cazibeli bir kadın. Bende o kadar cazibe yok. Belki bu sebeple sahnede güzel gözükmeye çalışıyorum.
Frida'nın çok sigara içip ağız dolusu küfür etmesi gibi özelliklerinin ne kadarı sizde var? - Sigara içiyorum ama onun kadar değil! En kötü sözüm 'aptal'dır. Küfrün çok erkek bir şey olduğunu düşünüyorum ve bir tek sahnede küfrediyorum.
Televizyon izleyicisi sizi hálá Süper Baba'daki İpek rolüyle hatırlıyor. Bir daha televizyon dizisinde oynamayacak mısınız?
- Seçici davranıyorum. Hata yapmak istemiyorum. Ama dizide oynamak istiyorum.