Ömrüm MFÖ ile geçti

Güncelleme Tarihi:

Ömrüm MFÖ ile geçti
Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 1999 00:00

Haberin Devamı

MFÖ bir mücevher

En çok merak edilenden başlayalım. Mazhar-Fuat-Özkan dağıldı mı? Cevap veriyoruz: Hayır dağılmadı! Peki ne oldu? Ne oldu da, Mazhar film çevirmeye, Özkan tiyatro yapmaya başladı. Fuat neden solo albüm çıkardı? Çünkü, artık orta yaşlarını yaşayan bu üç adam, biraz nefes almak, kendini yeniden üretmek istiyor. Fuat'a göre MFÖ artık pamuklar içinde saklanması gereken çok değerli bir taş. Arada sırada alıp okşayacağınız, çok özel günlerde çıkarıp takacağınız bir mücevher. Artık onları yalnızca özel konserlerde, müstesna çalışmalarda bir arada göreceğiz. İşte böylelerine ‘artık klasik oldu’ deniyor. Ve tahmin edersiniz ki, orta yaşlı genç adamlara heyecan gerekiyor. Fuat Güner o heyecanı ‘Aziz Fuat Güner’ albümünde yakaladı. Hatta zaman zaman, beş yıldır kafasında döndürüp durduğu solo albüm için ‘geç bile kaldım’ diye düşündüğü oluyor.

Fuat Güner. Ya da MFÖ'nün F'si. İnsan bazen yer darlığından önce soyadından, sonra adının bir kısmından feragat etmek zorunda kalıp, nihayet kendini bir harf olarak bulabiliyor. Neyse ki, bugün Fuat Güner'in istediği gibi yayılabileceği bir sayfadayız.

Yıllarca kendini bir grup içinde ifade ettikten sonra, soruları kameraları, başarıyı/başarısızlığı tek başına göğüslemek Fuat Güner'de her hangi bir sıkıntı yaratmamış. Hatta tam tersine, yalnızca kendi adına konuşuyor olmak hoşuna bile gidiyor.

Fuat Güner'in Kalamış'taki evinde yaptığımız röportajı ısıtan diğer iki kişi de, 25 yıllık karısı Hadiye Güner ve 17 yaşındaki oğlu Kaan. Fotoğraflara bakarken, mesela Kaan'ın o fotoğrafta kaç aylık olduğu üzerine başlayan ve şakacıktan uzatılan bir tartışma, gazeteye basılacak fotoğraflar seçilirken ortak noktanın bir türlü bulunamaması, evlilik ve doğum tarihleri üzerine girişilen ve sonunda hep kadın kısmının haklı çıktığı polemikler... Bunların hepsi mutlu, uyumlu ve dost bir ailede olduğumuzun işaretleri.

Vakti gelmişti

Fuat Güner, ailesini ve evini seviyor. Karısıyla dost olmayı becerebilen erkekler sınıfında yer alıyor. Bu mutluluk otuz yıl önce, Fuat'ın kızkardeşi Nazan'ın arkadaşı Hadiye'yi eve getirmesiyle başlamış. Hadiye bir kaç yıl sonra Fuat'ın karısı olmuş.

Hadiye Hanım eşi dostu arasında açık sözlülüğü ile tanınan biri. Kocasını anlatırken de samimi: ‘‘İlişkimizde dengeyi bulduğum kesin. Fuat'la yaşamak yorucu, çünkü çok enerjik bir insan. Biraz da telaşe memuru. Evden çıkana kadar burada fırtınalar eser. Gittikten sonra bir sigara yakıp sakinleşirim. Bizi birarada tutan sevgi, ondan da önce saygı. Bir de Fuat'ın kalbinin pırıl pırıl oluşu.’’

Fuat'ın hayatında karısı kadar eskiye, hatta ondan da öncesine dayanan iki kişi daha var; Mazhar ve Özkan. 1966 yılında Mazhar'la tanışma, Mazhar'ın Kaygısızlar grubuna katılması, ardından kurulan İpuçu Beşlisi. Özkan'ın da aralarına dahil olması. Birlikte geçen neredeyse koca bir ömür:

‘‘Hayatım MFÖ ile geçti dersem çok yanlış söylemiş olmam. Ama hiç pişman değilim bundan. 10 senemiz bizim evin mutfağında geçti. Kaan o zaman bebekti. Ne çok güldük, ne eğlendik o günlerde. Geçen gün birine, bugün ölsem hiç gam yemem dedim. O kadar güzel bir hayat yaşadım ki.’’

Fuat'ın hayatını güzelleştiren şey müzik. Müziğe başlaması için ona destek olan ilk insan ise babası: ‘‘Grubu kurup çalışmaya başlayınca babam bize Caddebostan'da bir müştemilat tuttu. Aç kalmayalım diye bakkalda hesap da açtırdı. Babam müzikle amatör olarak uğraşmamı istiyordu. Çünkü bizden pek umutlu değildi. Annem de katiyen profesyonel olmamı istemiyordu. Hatta lise birde sınıfta kalınca akustik gitarımın tellerini tutup öyle bir çekti ki, elinde de altı tane tel yarası oldu. Annemde Alman kanı vardı. Sertti biraz.’’

Fuat'ın, daha doğrusu MFÖ'nün kendini hem eşe dosta hem de Türkiye'ye kabul ettirmesi için neredeyse yirmi yıl geçmesi gerekti. 1984 yılında ‘‘Ele Güne Karşı’’ albümü 26 hafta liste başı olunca, Sami Güner, ‘‘Galiba bu çocuklarda iş var’’ dedi. Hatta Çin'de yapılan dünya dia pozitif yarışmasında 130 fotoğrafçı arasında birinci olan Sami Bey, artık yalnızca ünlü bir fotoğrafçı olarak değil, Fuat Güner'in babası olarak tanınmaya başladı. Bu durum için oğluna şakacıktan sitem bile etti.

Fuat Güner müzikten para kazanmadığı yıllarda eğitimini gördüğü inşaat mühendisliğini yaptı. Karayollarında ve STFA'da çalıştı. 10 yıl boyunca, artık kırtasiye işleri iyice keyfini kaçırdığı için kapattığı kayıt stüdyosunu çalıştırdı.

AİLENİN BAŞ BELASI KAZALAR

Fuat Güner bundan üç yıl önce önemli bir ameliyat geçirdi. 1996 yılında tıkanan damarlarını açmak üzere yapılan ameliyat öncesinde, doktorlar stres dışında hiçbir bulguya rastlamamışlar. Fuat da karısı Hadiye de, profesyonel müzik hayatından sonra Fuat'ın sinir katsayısının arttığı konusunda hemfikir. Stresini atmak için kendine edindiği hobiler var. Biri maket uçak yapıp uçurmak. Bu hobisine oğlu Kaan da zaman zaman ortak oluyor. Diğer bir tutkusu klasik otomobiller. Bütün parçalarını Amerika'dan getirtip özene bezene yaptığı kırmızı Mustang otomobilini biraz da batıl inançlar yüzünden satmış:

‘‘Annemi 1979 yılında bir trafik kazasında kaybettim. Aynı kazadan babam ağır yaralı olarak kurtuldu. Ancak onu da 91 yılında yine trafik kazasında kaybettik. Bu arada ben 1989 yılında çok ciddi bir kaza geçirdim. Gece otobanda gidiyordum. Yeşil yeşil bir sürü ışık gördüm. Sonra kaza oldu. Meğer o ışıklar koyunların gözleriymiş. Sürünün bir tarafından girdim, öbür tarafından çıktım. Nereden bileyim otobanda koyun olacağını?’’

Yol kenarındaki insanların durup selam verdikleri bayrak kırmızısı Mustang, bu olaylardan sonra kem gözlerden uzak durmak için, karısının da ısrarıyla satılmış. Hadiye Hanım haksız sayılmaz. Fuat'ın ailesini, müzik sevgisini, heyecanını görünce insan ‘‘Aman nazar değmesin!’’ demeden edemiyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!