Güncelleme Tarihi:
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında parti genel merkezinde Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi, soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Fırat'ın doğusu ile ilgili belirttiği gelişmelerin, Türkiye'nin güvenlik ihtiyaçları doğrultusunda artık adım atma konusundaki takviminin son derece kısaldığı bir döneme girildiğini gösterdiğini belirten Çelik, "Tabii Türkiye burada gerek diyalogla, gerek diplomasinin yumuşak güç unsurlarıyla gerek zorlayıcı diplomasiyle gerektiğinde de fiili güç kullanarak kendi ulusal güvenliğini savunmada kararlı olduğunu açık bir şekilde belirtiyor." ifadelerini kullandı.
Fırat'ın doğusunda bazı devletlerin destek faaliyetlerinin teröristlere güvenli liman olacak bir bölge oluşumu yönünde görüldüğüne değinen Çelik, "Türkiye ise mazlumlara şemsiye olacak, bölge barışına ve dünya barışına katkıda bulunacak bir güvenli bölge, bir barış koridoru arayışı içerisindedir. Ulusal güvenliği için ortaya koyduğu bu arayış bölge güvenliği ve dünyanın güvenliği için de son derece elzemdir." diye konuştu.
Türkiye'nin müttefiklerinden son derece olumlu bir yaklaşım beklediğini bildiren Çelik, şöyle devam etti:
"Esasında NATO çerçevesindeki müttefikliğimiz, güvenliğin bölünmezliği ilkesine dayanır. Burada ittifak dayanışması temeldir, adil bir şekilde risk paylaşımı olması lazımdır. Dünyanın başka yerlerinde başka devletleri doğrudan ilgilendiren riskler söz konusu olduğunda NATO dayanışmasının altını yüksek hassasiyetle çizenlerin, Türkiye söz konusu olduğunda güvenliğin bölünmezliği ilkesini zedeleyen ittifak dayanışmasının ruhuna karşı hareket eden, Türkiye'nin yaklaşımını, ulusal güvenliği ile ilgili kaygılarını geri plana itmeye çalışan yaklaşımlar hiçbir şekilde kabul görmeyecektir. Müttefiklik ilişkisine de zarar verecektir.
Güney sınırımızdaki terör bölgesi oluşturulma faaliyetlerine karşı müttefiklerimizle birlikte Türkiye'nin kontrolünde bir barış koridoru, güvenlik bölgesi kurmak isteriz ama bu söz konusu olmuyorsa Türkiye'nin önüne sürekli olarak uzatmalar, bir takım oyalamalar, Türkiye'nin ulusal güvenlik kaygıları için alınması gereken ihtiyaçları sündürmeye dönük tavırlar söz konusu oluyorsa da Türkiye, burada kuşkusuz kendi adımını kendi atacak kudrete, kapasiteye sahiptir. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından bunun altı bir kez daha çizilmiştir. Dolayısıyla Türkiye'nin burada ulusal güvenlik ihtiyacını karşılayacak şekilde adım atma, bölge mazlumlarına şemsiye olma, bölge ve dünya barışına katkıda bulunma şeklindeki yaklaşımının takviminin son derece kısaldığını belirtebiliriz."
TÜRKİYE İÇİN ULUSAL GÜVENLİK SORUNU
Suriye'nin kuzeyindeki durumun Türkiye için büyük bir ulusal güvenlik sorunu olduğunu herkesin kabul ettiğine işaret eden Çelik, şunları kaydetti:
"Ama bunu kabul ettikten sonra bu ihtiyacın karşılanması ile ilgili atılması gereken adımlar konusunda maalesef yanlış yaklaşımlar içerisine giriyorlar. Tabii yabancı devletlerin bu tavırlarını anlayabiliriz fakat CHP'den geçtiğimiz günlerde doğrusu şaşırmaktan usandığımız ama bizi bir kez daha şaşırtan bir tavır geldi. Fırat'ın Doğusu'na operasyon ifadesi dillendirilmeye başlandığı andan itibaren, Sayın Cumhurbaşkanımızın bunun daha kuvvetli bir şekilde altını çizmesinden sonra CHP yönetimi, Fırat'ın doğusuna bu hazırlıklarla ilgi, 'Sırada seçim mi var, saf mı sıklaştırılmaya çalışılıyor?' şeklinde son derece basiretsiz, Türkiye'nin milli güvenlik ihtiyaçlarına karşı saygısız bir ifade kullandı.
Uzun zamandır ifade edilen ve ortada fiili bir durum olan bu konu hakkında meseleyi, 'Seçim mi var, saf mı sıklaştırılıyor' gibi basit bir polemikle geçiştirmeye çalışmak insanın aklına başka şeyler getiriyor. Niye Türkiye, Suriye ile ilgili güvenlik ihtiyaçlarını gidermek için her adımı attığında Suriye'den önce CHP yönetiminde bir tansiyon yükselmesi oluyor? Ne için bu kadar stresli açıklamalar yapıyorlar? Doğrusu bu giderek daha dikkat çekmeye başlamıştır. Bu son açıklama bunun doruk noktası haline gelmiştir."
"BÜTÜN PARTİLERİN MİLLİ DURUŞ SERGİLEMESİ ELZEMDİR"
AK Parti Sözcüsü Çelik, CHP'ye yönelik eleştirilerini şu sözlerle sürdürdü:
"Daha önce de bizzat genel başkanları (Kemal Kılıçdaroğlu), Suriye'nin kuzeyinden Türkiye'ye herhangi bir tehdit olmadığını, YPG'nin Türkiye'ye saldırmayacağı gibi bir takım açıklamalar yapmıştı. Halbuki çok canımızı yakan Ankara Garı patlamasının kuzey Suriye'den topraklarımıza giren birtakım unsurlarca gerçekleştirildiği ortaya çıktı. Dolayısıyla bu durumda tabii ki TBMM'deki bütün partilerin milli bir duruş sergilemesi elzemdir fakat CHP'nin sürekli olarak frenleyici, şaşırtmacaya dönük olarak gündemi başka odağa kaydırmaya yönelik olarak bu şekilde bir açıklama yapması maalesef üzücüdür.
Bu açıklamaları yapanlar, böyle bir milli duruştan, hassasiyetten yoksunsalar bile orada görev yapan TSK unsurlarına buradan verilen mesajların öneminin farkında olmalıdırlar. Allah'a şükür ordumuz, dünyada moral ve motivasyonu en yüksek ordudur. Buradan gidecek güçlü mesajlar, onların bu güçlü moral motivasyonuna katkı sağlayacaktır. Buradan yapılacak açıklamaların, oradaki askerimizi nasıl etkilediği, bu operasyona katılacak askerlerimizi nasıl etkilediği dikkatli bir şekilde düşünülmelidir. Bütün milletimiz, TSK unsurlarının arkasındadır."
Erken seçim iddialarına da cevap veren Ömer Çelik, "Türkiye'nin önünde seçim yok. Türkiye dış politikadaki ihtiyaçlarını, iç politikadaki reform süreçlerini sürdürmeye kararlı." şeklinde konuştu.
"CHP'NİN ORTA DOĞU AÇIKLAMASI BASİRETSİZ"
CHP yönetimi tarafından "Orta Doğu'nun meselesi Orta Doğu devletleri tarafından çözülmelidir." şeklinde açıklamalar yapıldığını hatırlatan Ömer Çelik, bu açıklamayı "basiretsiz" olarak değerlendirdi.
Bu yaklaşımın Orta Doğu'nun gerçeğine ve bölgedeki şu anki fiili duruma aykırı olduğunu ifade eden Çelik, dünyada ne kadar güçlü devlet varsa şu anda bölgede faaliyet gösterdiğine dikkati çekti.
Türkiye'ye Irak'tan ya da Suriye'den kaynaklanan terör tehdidini bertaraf etmek için bu sorunun çözümünü hangi Orta Doğu devletine havale etmek gerektiğini soran AK Parti Sözcüsü Çelik, "CHP yönetiminin tipik oryantalist yaklaşımdan" uzaklaşmasının hiçbir zaman mümkün olmadığını savundu.
"TEHLİKELİ BİR VİRÜS"
Bunun bir zamanlar Türk dış politikası yazılımına zorla sokulmaya çalışılmış bir virüs olduğunu vurgulayan Çelik, "Dünyanın bütün devletleri oradayken Türkiye'nin orada olmasını yadırgamak, dünyanın bütün devletleri oradayken Türkiye'nin oraya sırt dönmesini teklif etmek son derece tehlikeli bir virüstür. Türkiye bunları geride bırakmıştır. Bu, geride bırakmayanların sorunudur." diye konuştu.
Ne zaman bir projenin açılışı yapılsa CHP yönetiminin aynı polemikleri gündeme getirdiğine işaret eden Ömer Çelik, CHP'nin ittifak ortaklarının "yola, köprüye, camiye ne gerek var?" şeklinde açıklamalar yaptığını anlattı.
Doğrudan kamu yatırımı yanında kamu-özel iş birliğiyle gerçekleştirilen projelerin hayata geçirildiğinin altını çizen Çelik, Türkiye'nin yatırım ihtiyaçlarının karşılanması için uygun olan yatırım modelleriyle projelerin hayata geçirildiğine değindi.
"BU İŞLETMELER DEVLET İÇİN BİR KAZANIM"
Bu işletmelerin devletin malı ve kazanımı olacağını kaydeden AK Parti Sözcüsü Çelik, bu projelerin bütçe ödenekleriyle yapılmaya çalışılsa, bugün yapılan pek çok projenin ya eksik kalacağını ya da birçoğunu gerçekleştiremeyeceklerini dile getirdi.
Önemli olanın Türkiye'nin önünün açılması olduğuna dikkati çeken Çelik, "15 yılda yapılmayan işlerin bir kısmının 1-2 yıl içerisinde yapıldığını, 50 yılda yapılamayacakların AK Parti iktidarları döneminde gerçekleştirildiğini, uzun mesafelerin çok kısa zamanda yüründüğünü görüyoruz. Bunun arkasındaki sır, bahsettiğimiz bu yatırım modellerinin kullanılmasıyla, CHP'nin sürekli olarak karşı çıktığı bu yatırım modellerinin devreye sokulmasıyla elde edilen sonuçlardır." şeklinde konuştu.
"İSLAM DÜŞMANLIĞI TÜM ÜLKELERİ TEHDİT EDİYOR"
ABD'de Teksas ve Ohio'da meydana gelen saldırılarda hayatını kaybedenler için başsağlığı dileyen Ömer Çelik, Teksas saldırganının, Yeni Zelanda'daki terör saldırısını gerçekleştiren saldırgana selam gönderen açıklamalarına dikkati çekti.
Çelik, "Teksas saldırganı ile Yeni Zelanda saldırganının ideolojisi arasında güçlü bağın ortaya çıkması, bizi bu konularda daha ciddi kafa yormaya sevk etmelidir. İslam düşmanlığı tüm ülkeleri ve dinleri tehdit ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
Yeni Zelanda'daki terör saldırısını gerçekleştirenlerin yayımladığı bildiriyi anımsatan AK Parti Sözcüsü Çelik, "Birilerinin, bu İslam düşmanlığı meselesinin sadece Müslümanları ilgilendiren bir mesele gibi sunup, 'beyaz ırkçılık' dediğimiz bu ırkçı saldırganlığı, bu aşırı sağcılığı el altından desteklemesinin nelere yol açtığı görülmektedir. Aynı ırkçılık bugün gidip Teksas'ta masum insanları öldürmektedir." ifadelerini kullandı.
"İSLAM DÜŞMANLIĞI, İNSANLIĞA DÜŞMANLIKTIR"
Çelik, Yeni Zelanda'daki saldırıda seslerinin çıkarmayanların, Teksas'taki saldırıdan sonra "beyaz ırkçılığın mücadele edilmesi gereken bir nokta" olduğuna geldiklerini belirterek, bu meseleyle ilkeli bir şekilde mücadele etmek gerektiğine değindi.
"İslam düşmanlığı, Müslümanlara düşmanlık değildir sadece. İslam düşmanlığı, insanlığa düşmanlıktır, insanlığın tüm değerlerine düşmanlıktır." yorumunu yapan Ömer Çelik, siyasilerin cesaretlendirmesinin, ırkçıların bu eylemlere imza atmasındaki atmosferi oluşturmakta büyük bir rol sahibi olduğuna dikkati çekti.
Çelik, "Siyasetin ve birtakım aşırı sağcı, ırkçı medya gruplarının bu nefret dilinin gelip Yeni Zelanda'da Müslümanları vurduğu gibi Teksas'ta Hristiyanları vurduğunu görüyoruz. Buna karşı topyekun bir mücadele ortaya koyulması gerekir. İslam düşmanlığı, antisemitizm, ırkçılık, göçmen düşmanlığı, aşırı sağcılık, bütün bunlara 'nefret ideolojisiyle mücadele' başlığı altında bütün din mensuplarının, medeniyet mensuplarının ortak bir tavırla karşı durması gerekir." çağrısında bulundu.
"TÜRKİYE'NİN EKSENİ ANKARA'DIR"
Bu seneki 11'inci Büyükelçiler Konferansı'nın ana temasının "Yeniden Asya Açılımı" olduğunu kaydeden AK Parti Sözcüsü Çelik, "Eksen kayması tartışmalarının gündeme geldiğini görüyoruz. Türkiye'nin ekseni şurası ya da burası değildir. Türkiye'nin ekseni Ankara'dır. Türkiye'nin milli çıkarları Ankara'dan verilen kararlarla belirlenir. Ankara'dan verilen kararlarla Türkiye yönetilir. Türkiye'nin eksenini Batı'daki herhangi bir ülkenin başkentinde görenler, Türkiye milli bir politika ürettiği zaman bunu 'eksen kayması' olarak ifade ederler." şeklinde değerlendirmede bulundu.
Dünyanın artık sabit eksenler üzerinde dönmediğini ifade eden Çelik, dünyanın bilinen ittifaklarının artık çatladığını, artık dikiş tutmadını, dikişlerinin söküldüğünü anlattı.
Türkiye'nin müttefik ilişkilerinin kıymetine vurgu yaptığını hatırlatan Ömer Çelik, "Bütün müttefiklik ilişkilerinin, ittifak ruhuna dayalı bir şekilde terörle mücadele konusunda ilkeli bir şekilde yürütülmesi gerektiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Buna uymayanları, bu çelişkiyle karşı karşıya getirme vazifesini sürdürmektedir. Türkiye'nin ekseni Ankara'dır." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin NATO, OECD, AB, Avrupa Konseyi'ndeki önemli rollerinin devam edeceğini kaydeden Çelik, "Aynı zamanda dünyanın çeşitli yerlerindeki dinamizme katkı sağlayacak şekilde, bu dinamizmin seyircisi değil, aktörü olacak şekilde Türkiye inisiyatif almaya devam edecektir." diye konuştu.
Çin'den Türkiye'ye kadar olan coğrafyayı "kadim ilişkilerin bulunduğu bir coğrafya" olarak nitelendiren Çelik, "İpekyolu stratejilerinden tutun da ekonomik ilişkilerin canlandırılmasına kadar büyük bir siyasi, kültürel, ekonomik ajandayı kararlılıkla takip ediyoruz. 'Yeniden Asya' demek bu ilişkilerin daha da yoğunlaştırılması demektir. Bu, temel ittifaklarımızla kurucusu olduğumuz örgütlerle herhangi çelişki teşkil etmez. Tam tersine dünya barışına daha çok katkı sağlar." şeklinde konuştu.
Suriyeli sığınmacılarla ilgili son dönemdeki tartışmalara ve sosyal medyada üretilen yalan haberlere dikkati çeken Çelik, "Yaptığımız iş doğrudur. Tarih boyunca yaptığımız gibi mazlumlara kucak açtık ve bunu bir onur, şeref levhası olarak taşıyoruz. Bunu da gelecek kuşaklara bir onur levhası olarak devredeceğiz." ifadesini kullandı.
"Türkiye'nin bir göç krizi yoktur" diyen Çelik, bunun yönetilmesi gereken bir mesele olduğunu vurguladı.
"Irkçılık" yakıştırmalarının son derece yakışıksız olduğuna değinen Çelik, sadece sorun alanlarının yönetilmesiyle ilgili yapılan birtakım düzenlemelerin, hem Suriyeli sığınmacıların rahatı hem de toplumda rahatsızlık çıkmaması için elzem olduğunu aktardı.
Sürecin İçişleri Bakanlığı tarafından evrensel standartlara uygun olarak insani biçimde ve dirayetle yönetildiğini dile getiren Çelik, bu konuda herhangi bir sorun olmadığının altını çizdi.
YANLIŞ BİLGİLENDİRİLENLERİ TÜRKİYE'YE DAVET ETTİ
Bu konuda yapılan dezenformasyonların dünyada yoğun bir şekilde yaygınlaştığına dikkati çeken Çelik, Mustafa Yakub isimli karikatüristin çizdiği, "Türkiye'deki mültecilere kötü davranıldığını" anlatan karikatürü örnek gösterdi.
Çelik, gelen tepkiler üzerine Yakub'un "Türkiye'ye karşı bir ön yargım yok" şeklinde açıklama yaptığını ve 15 Temmuz darbe girişimini anlatan bir karikatür çizdiğini ifade etti.
Karikatürist Hikmet Tüfekçi'nin çizdiği karikatürü de örnek gösteren Çelik, Türk bayrağının hilalini ölümden kaçan insanlara kalkan olduğunu gösteren çizimi basın mensuplarına gösterdi.
Türkiye'nin mazlumların koruyucusu olduğunu belirten Çelik, bu konuda yanlış bilgilendirilenleri, yapılan insani faaliyetleri doğru şekilde görmek için Türkiye'ye davet etti.
"Türkiye insanlığın vicdanıdır" ifadesini kullanan yapan Çelik, Türkiye'nin bu konuda eleştirilmesinin vicdanen, siyaseten, ahlaken ve madden üzerine düşenleri yapmayanların kara propagandasından ibaret olduğunu dile getirdi.
Ömer Çelik, şöyle devam etti:
"Vatandaşlarımızı tahrik etmek için bu sığınmacılara yaptığımız ev sahipliğinin, vatandaşlarımızı fakirleştirdiği, vatandaşlarımızın önündeki birtakım imkanları azalttığı şeklindeki ya da sadece suç oranlarının bunların gelmesiyle çoğaldığı şeklindeki birtakım yaklaşımlar elimizdeki verilerle örtüşmemektedir. Çoğu kara propaganda olarak önümüze gelmektedir. Şimdiye kadar yaptığımız işin doğruluğunu ve ahlakiliğini örtbas edecek yaklaşımlardan hassasiyetle uzak durmaya devam edeceğiz."
"ÇOK YÜKSEK BİR HASSASİYETE SAHİBİZ"
Sosyal medyada Kaz Dağları'ndaki altın arama faaliyetlerine ilişkin paylaşımların olduğunu hatırlatan Çelik, "Kaz Dağları ya da Türkiye'nin herhangi bir yerindeki çevre meselesiyle ilgili olarak çok yüksek bir hassasiyete sahibiz." dedi.
Çevre konularında gündemi her zaman yakından takip ettiklerini ve gerekli hassasiyeti gösterdiklerini vurgulayan Çelik, en çok övündükleri konulardan birinin AK Parti hükümetleri döneminde yapılan ağaçlandırma faaliyetleri olduğuna dikkati çekti.
Madenin Kaz Dağları'nda olduğu haberlerini yalanlayan Çelik, medenin Kaz Dağları'na 40 kilometre uzaklıkta bulunduğunu kaydetti.
Çelik, bu bölgede pek çok madenin olduğunu, bölgede geçmişte de ağaçların kesildiğini hatırlatarak, "Burada kesilen ağaçların yerine tamamı miktarınca fidan başka bir alana dikilmiştir. Söz konusu firmanın sözleşmesi gereği burada yapılacak işlemler bittikten sonra buranın ağaçlandırılması da tam olarak gerçekleştirilecektir." diye konuştu.
Burada daha önce yapılan maden aramalarından sonra gerçekleştirilen rehabilitasyon çalışmalarından örnekler veren Çelik, konuşmasına şöyle devam etti:
"Söz konusu yer Kaz Dağları'na 40 kilometre uzaklıkta. Bu izinler, iktidarlarımız öncesinde, 2001 yılında verilmiş. Mimarlar Odası üyesi olan CHP'den de defalarca milletvekili adayı olmuş bir şahıs tarafından SİT izninin kaldırılması sağlanmış. Bizden önce kaldırılan bir SİT izni söz konusu. Burada 13 bin civarındaki kesimin yerine 195 binden bahsediyorlar, doğru değildir. 14 bin civarında yeni ekim yapılmıştır. Sadece bu sene Çanakkale'de 2,5 milyon fidan dikilmiştir. Siyanürle ilgili söylenenlerin doğru olmadığını açık bir şekilde uzmanlar söylüyor. Siyanürle arama, çıkarma gibi bir işlem kesinlikle söz konusu değil. Ayrıştırma ile ilgili işlemler zaten kapalı havuzlarda, izole yerlerde, kapalı mekanlarda gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla doğru bilgilendirme çok önemli."
"VATANDAŞLARIN HASSASİYETİ MANİPÜLE EDİLİYOR"
Vatandaşların çevre hassasiyetine son derece saygılı olduklarının altını çizen Çelik, birtakım radikal grupların, çevrecilik hassasiyeti adı altında vatandaşların bu hassasiyetini manipüle etmeye çalıştığı uyarısında bulundu.
Çelik, bu manipülasyon neticesinde, olay çevre meselesinden çıkarılıp hükümetle siyasi mücadeleye dönüştürülmeye çalışıldığını dile getirdiği konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çevreci dostlarımız şundan emin olsunlar, kendileriyle her zaman beraberiz. Partimizde çevre birimiyle ilgili özel bir başkanlık vardır. Gerçek çevreci dostlarımıza kapılarımız her zaman, 24 saat açıktır. Herhangi bir diyalog eksikliği söz konusu değildir. Birtakım radikal grupların yalan haberlerle bilgilerle ortaya koyduğu manipülasyonlarla oradaki durumun bir alakası yoktur. Gereken hassasiyet gösterilmektedir. Birçok izin vermişiz bu konularla ilgili. Verdiğimiz izinler esasında bu çevresel hassasiyetin korunmasıyla alakalı olarak bir takım yaklaşımları içeriyor. Birincisi, bütün yapılan işlemlerin çevresel etki değerlendirmesi raporuna uygun bir şekilde olduğunu bizzat takip edeceğiz. ÇED raporuna aykırı herhangi bir işleme izin verilmeyecektir."
"TAKİPLERİ YAPILACAK"
Maden arama bölgesinde Atıkhisar Barajı'ndan içme suyu kullanıldığı haberlerinin de doğru olmadığını aktaran Çelik, bu bölgede yüzey sularının kullanılacağını, bu yetmediğinde firmanın gölet yapacağını bildirdi.
Çelik, ticari faaliyetler gözetilirken verdikleri ruhsatların ÇED raporuna uygun olarak hayata geçirileceğini, ormanla ilgili ortaya konulan prensiplere uygun takiplerin yapılacağını anlattı.
Çevreyle ilgili hassasiyeti olan insanların yanında olduklarını vurgulayan Çelik, bölgede maden arama faaliyeti yapan firmanın, vatandaşları bilgilendireceğini söyledi.
"Bu SİT iznini kaldıran kişisi Mimarlar Odası üyesi olduğunu bilmiyorlar mı? Orada çeşitli ruhsatlar devlet tarafından verilirken, aynı zamanda itfaiye ruhsatı ve benzer ruhsatların CHP'li belediyeler tarafından verildiğini bilmiyorlar mı?" diye soran Çelik, çevre konusunda hassasiyet gösteren vatandaşların başlarının üstünde yerinin olduğunu ifade etti.
CHP'YE ELEŞTİRİ
AK Parti Sözcüsü Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Bir ülkeyi yöneten insan kendi ülkesinin toprağına galoşla basmaz" eleştirisine yönelik soru üzerine şu yanıtı verdi:
"CHP Genel Başkanının bir taziye evine girerken taziye evine geleneklerimizin tamamen dışında, ananelerimizin tamamen dışında galoşlar giymesi... Cumhurbaşkanımızın halkımızla ilişkisini Cumhurbaşkanımızın halkın içinden bir lider olmasını, Cumhurbaşkanımızın halkımızla iç içe olmasını eleştirecek son kişi CHP Genel Başkanıdır. Cumhurbaşkanımızla halkımız arasında bir perde yoktur, bir filtre yoktur, herhangi bir ayrım ve mesafe yoktur. O günkü tören sırasında gerçeklemiş bir olay. Sürekli olarak vatandaşımızın sofrasındadır, evindedir. Fakat orası Cumhurbaşkanımızı bahsettiği yer Kılıçdaroğlu gösteriyor bir tarla, kendisi taziye evine giriyor bu şekilde. Bir kişinin cenazesiyle ilgili bir taziyeye gidiyor, eve galoşla gidildiği görülmüş müdür?"
CHP tarafından TBMM Başkanlığına sunulan "Siyasi Ahlaksızlıkla Mücadele ve Siyasi Etik Kanunu Teklifi"nin sorulması üzerine Çelik, şöyle konuştu:
"Siyasi etik, siyasi ahlak siyasetin nefes aldığı alandır. Siyaset sandıkta kurulur, etikle nefes alır. Bu konuda herhangi bir tereddüt yoktur. Tabii onların ne getireceğini görmek lazım fakat bu konudan en çok bahsedenlerin siyasi etik dediklerinde sürekli olarak bunun altına başka maddeler başka tür hesaplaşmalar ve başka tür manipülasyonlar yerleştirdiklerini de gördük. Getirdikleri zaman arkadaşlarımız bakarlar grupta. Fakat herhangi bir odağın herhangi bir partinin ya da kurumun siyasi etikle ilgili bir laf etmesi için önce siyasi etik konusundaki kendi siyasetindeki toksinleri bir atması lazım, ciddi bir detoks gerekir burada. Bunun da başlangıcı CHP için bence İş Bankası hisselerini Hazine'ye devretmeleri olur."
Çelik, yaklaşan Kurban Bayramı'na ilişkin Arakan, Uygur Türkleri ve Suriye başta olmak üzere bu coğrafyalarda yaşanan gelişmeleri takip ettiklerini belirterek, "Bütün mazlumlara hayırlar getiren, zulmün azaldığı, zulmün kalktığı bir dönem için bir umut olan bir bayram geçirmemizi herkes için temenni ediyoruz." ifadesini kullandı.