Güncelleme Tarihi:
SAKARYA Pamukova’da 41 kişinin öldüğü hızlandırılmış tren kazasıyla ilgili davanın zaman aşımından düşmesinin ardından bu kez 9 kişinin öldüğü, 37 kişinin yaralandığı Kütahya’daki tren kazası davası “öngörülemez kaza” denilerek beraatla bitti.
2 PERSONEL 11 GÜN TUTUKLU KALDI
Kütahya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya konu kaza, 27 Ocak 2008 gecesi saat 02.02’de meydana geldi. Haydarpaşa-Denizli seferini yapan Pamukkale Ekspresi’nin 5 vagonu Çöğürler-Değirmenözü arasında ray kırılması sonucu raydan çıkıp devrildi. Olayda tren şefi Ahmet Sarıkaya ile 8 yolcu hayatını kaybetti, 37 yolcu yaralandı. TCDD 71. Şube Şefi Mustafa Kurnaz ile Kısım Şefi Tarık Yalçın tutuklandı, 11 gün sonra da tahliye edildiler.
18 AYDA İDDİANAME
Kurnaz ve Yalçın’ın yanı sıra TCDD Genel Müdür Yardımcısı İsa Apaydın, 7. Bölge Müdürü Enver Timurboğa, onun yardımcısı Mustafa Süheyl Özdemir, Yol Müdürü Kadir Kunter, onun yardımcısı Yıldıray Başol, Kontrolör Ali Yılmaz ve Takım Çavuşu Hasan Uğur hakkında 9 Eylül 2009 tarihli iddianameyle “taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak”tan 3 ile 6 yıl hapis ve meslekten süreli men istemiyle dava açıldı. Görevi ihmalle suçlanan TCDD personeli Gazi Yıldırım’ın dosyası ana davayla birleştirildi. İddianamede 10 sanık, 8 mağdur, 46 müştekinin ismi yer aldı.
‘RAY’ KUSURLU BULUNDU
3 yıllık yargılamada ikisi ek, 5 bilirkişi raporu düzenlendi, TCDD Teftiş Kurulu inceleme raporuyla sayı 6’ya çıktı. İTÜ İnşaat ve
Kimya Fakültesi öğretim üyesi isimlerden kurulu bilirkişi heyetinin 24 Nisan 2008’de düzenlediği “iki seçenekli” raporda, “Ray birleşim noktasındaki çatlağın gözle görülebilecek boyutta olması halinde hat bakımı ile ilgili sorumluların, dolayısıyla TCDD İşletmesi’nin kusurlu olacağı, çatlağın gözle görülemeyecek boyutta olması halinde ise malzeme ve bakım yöntemlerinin yetersizliği, ray ve contalarda çatlak muayene yöntemlerinin ve gerekli araçların noksanlığı nedeniyle TCDD İşletmesi’nin kusuru olacağı” kaydedildi. Bir sonraki raporda ise, Güney Afrika’dan 1987’de ithal edilen ve kırılarak kazaya neden olan rayların “çok parçalara ayrılarak kırılmasından gevrek bir malzeme olduğu sonucuna ulaşıldığı” bildirildi.
7. BİLİRKİŞİ RAPORU
Mahkeme önceki bilirkişi raporlarının çelişkili olduğu gerekçesiyle son bilirkişi heyetini geçen yıl atadı. Prof. Dr. Ahmet Ekerim, Prof. Dr. Cengiz Kaya ve Yrd. Doç. Ali Hakan Evik tarafından hazırlanan 16 Temmuz 2012 tarihli, 21 sayfalık bilirkişi raporunda olayın kaza olarak kabulü gerektiği, sanıklara kusur yüklenemeyeceği öne sürüldü. Raporda, “Dava konusu olay, önleme imkanı dışında maddi şartların sonucu olarak ve hiç kimse tarafından öngörülemeyecek durumda bulunan bir neticenin gerçekleşmesi, yani bir kaza sonucu meydana gelmiştir” denildi.
Karar 16 Ekim 2012’de çıktı. Kütahya 1. Ağır Ceza Mahkemesi ve savcı, hüküm ve mütalaa için bu son bilirkişi raporunu esas aldı. Savcı, kazanın rayların kırılması sonucu meydana geldiğini hatırlatarak önce “raylar üzerinde olağan gözle incelemeler yapıldığını”, ardından kazaya neden olan çatlakların sanıklar tarafından görülmesinin mümkün olmadığını öne sürüp beraat istedi. Mahkeme kararında da kazaya neden olan çatlağın gözle görülebilir ya da görülemez olduğu konusunda kesin kanaate varılamadığı belirtilerek, “Mahkememizce bu kazanın rastlantısal ve önceden sebebinin belirlenmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşılarak, olay nedeniyle kusurları bulunmayan tüm sanıkların beraatına karar vermek yönünde vicdani görüş oluşmuştur” denildi. TCDD Genel Müdür Yardımcısı’nın da aralarında bulunduğu 10 TCDD yöneticisi ve personelinin beraatıyla ortada fail kalmadı. Karar temyiz edildi.
MAKİNİSTİN GÖZÜNE GÜNEŞ GELİRSE KAZA OLUR
BİLİRKİŞİLER, raporda olayın kaza olduğunu ispat için ilginç şu ilginç örneği verdi: “Örneğin bir treni yöneten makinist, ışığın güneşten ötürü yanlış yansıması dolayısıyla, kırmızı ışığı yeşil görerek yolun açık olduğunu düşünerek yoluna devam etse ve çarpışma olsa, ortada bir kaza ve tesadüf vardır. Kaza, öngörülmesi mümkün olmayan bir netice olduğundan, failin kusurluluğunu da ortadan kaldıran bir hal olarak kabul edilmek gerekir.”