Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE Trafik Kazalarını Önleme Derneği Genel Başkanı avukat Hitay Güner, Türkiye’de yaya ve yaya geçidine saygının tam oturmadığını söylerken, yaptıkları bir gözlemin sonuçlarını da şöyle paylaşıyor:
“Trafik ışıksız bir yaya geçidinden karşıya geçmeyi denedik. Normal trafik akışında en erken 18. araba yayaya yol verdi. Yaya geçitleri süs gibi duruyor. Yayalara kimse öncelik tanımıyor. 30 kilometre hızla giden bir araç, yayaya çarptığında o yayanın ölme ihtimali yüzde 15’tir. 60 kilometre ile giderseniz yayanın ölme ihtimali yüzde 85. Aracın hızı bir misli arttığında, yayanın ölüm riski altı defa artıyor.”
Güner, yayaların da kimi zaman kendilerine ayrılmış olan geçitleri kullanmadığını, hatta yolu çaprazlama geçerek trafiğe sırtlarını döndüğünü söylüyor.
DENETİM ÇOK ÖNEMLİ
Motosiklet ve yaya çarpışmalarının artmaya başladığına da dikkat çeken Güner, yayaların kural ihlali yapan motorlara çok dikkat etmeleri gerektiğini vurguluyor.Okan Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı ve Öğretim Üyesi Dr. Selim Dündar ise trafikte denetim mekanizmasının önemine dikkat çekiyor ve şunları söylüyor:
YAYA KURULU ÖNERİSİ
“Yaya geçitlerinde geçiş hakkını yayaya vermeyen sürücünün cezasını iki katından daha fazla arttırıyoruz ama, bu ihlallerin ne kadarını saptayabiliyoruz. Ya da ihlal saptandığında uygulanan ceza ne kadar caydırıcı oluyor? Emniyet, uzmanlar, sivil toplum kuruluşları gibi konunun farklı paydaşlarından oluşan ve farklı bilim alanlarından uzmanların da bulunduğu kurullar kurulmalı. Bu kurullar yalnızca konuyu tartışıp, üst kurula ya da yönetime çözüm önerisi raporu sunmak için değil, doğrudan çözüm alternatifleri geliştirmek ve önerilerin uygulanması ve sonuçlarının takibinden de sorumlu tutulacak şekilde oluşturulmalı. Ayrıca, TÜBİTAK gibi bilimsel araştırmayı destekleyen kuruluşlarımız da kazaların önlenmesine yönelik projeler için ayrı bütçeler oluşturup, bu konularda çağrılara çıkmalı. Örneğin geliştirilecek yerli teknolojiye ait bir cihaz ile, sürücülerin ve belki yayaların bile bazı ihlalleri gerçekleştiği anda saptanarak, gerekli birimlere uyarılar gönderebilir.”
YOLLAR YENİDEN TASARLANMALI
AKDENİZ Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Başar Demir: “Yaya-taşıt ilişkisinde iki grup birbirini rakip olarak gördüğü ve kanunlarda belirtilen geçiş kuralları ile yol üstünlüklerine özen göstermedikleri için ülkemizde sıkça yaya-sürücü çatışması ve kazalarla karşılaşıyoruz. ‘Yaya geçitlerinin’ gerçek manada bir işlevi olmadığı için yayalar da yaya geçidi dışında karşıdan karşıya geçmenin yollarını arıyor ve yaya geçidi dışındaki bölgelerden de karşıya geçiyor. Yayaların yürüyüş rotalarıyla uyumlu noktalara geçit konulmalı ve uzun bekleme süreleri olmamalı. En temel sıkıntımız yaya geçitleri konusunda ortak bir anlayış veya norm olmaması. Mesela kırmızı ışık yandığında ne yapılması gerektiğine dair herkesin bir fikri var. Ama yaya geçidi söz konusu olduğunda, hem yayalar hem de sürücülerin kafası karışık. Yaya gözünden sürücü size yol verebilir de vermeyebilir de, aynı şekilde sürücü gözünden de yaya geçebilir de geçmeyebilir de. Özellikle yaya trafiğinin yoğun olduğu bölgelerde yayalara öncelik veren tasarımlar yapılmalı.”
BİR GÜN SEN DE GEÇECEKSİN...
Muzaffer Vala Başar 54 yaşındaydı. 30 yıldır yaptığı gibi 12 Ocak’ta da Ortaköy’deki iş yerinden çıktı ve Osmanbey’deki evine gitmek için Muallim Naci Caddesi’nden yolun karşısına geçmeye başladı. Çift yönlü yolda 3.2 metre uzunluğundaki yaya geçidinin ortasına kadar ilerledi. Araç trafiğinin yavaşlamasını bekleyen Başar’ı sürücüler görmezden geldi. Park etmiş bir aracı sollayan belediye otobüsü, Başar’a çarparak aksi istikametten gelen bir kamyonetin önüne fırlattı. Başar, hayatını kaybetti.
Oysa, oradan geçen bütün araçların yavaşlaması, Başar’ı görünce de geçiş hakkını vermesi gerekiyordu. Olay yeri kaza tespit tutanağında, otobüs şoförünün yaya geçidine yavaşlayarak yayaya ilk geçiş hakkını vermediği için asli kusurlu, kamyonet şoförünün de hızını azaltmadığı için tali kusurluğu olduğu belirtilmişti. Otobüs şoförü ve kamyonet sürücüsü hakkında ‘Taksirle ölüme neden olmak’tan dava açıldı. Ağabeyi Sezai Başar, kardeşine çarpan her iki kişinin de ceza almasını istiyor. Davalardan çıkacak caydırıcı kararların sürücüleri daha dikkatli davranmaya sevk edeceğine inanan Başar şunları söylüyor:
BU DAVA EMSAL OLSUN
“Medeniyetin temel gereklerinden biri, yaya geçidinde yayanın geçiş üstünlüğünün olması ve buna tüm sürücülerin uymasıdır. Bizim davamızın sonraki davalara emsal teşkil edebilecek şekilde karara bağlanmasının en doğrusu olacağını düşünüyorum. Yasayla getirilen 488 liralık cezai yaptırım caydırıcı değil. Birileri ceza almalı ki ötekiler daha yavaş gitmeleri gerektiğini anlasın. Yarın bir gün kendisi ya da çocuğu o yaya geçidinden geçecek. Çocuğu yaya geçidinden geçerken sürücülerin nasıl davranmasını istiyorsa, sürücüler o şekilde davranmalı.”
MADDE 74: İLK GEÇİŞ HAKKI YAYALARDA
TÜRKİYE’de özellikle büyük şehirlerde ‘yaya’ olmak tedirginlik demektir. Yaya geçidini kullanırken kendinizi güvende hissetmezsiniz. Çünkü ‘geçiş üstünlüğünün yayalarda olduğu’ kuralının uygulanacağından asla emin olamazsınız...
Yunus Emre Taşçı (7), Sezer Dilbilmez (18), Feride Büşra Taşlı (20), Suat Ayöz (33), Muzaffer Vala Başar (54)... Hepsi, farklı yer ve zamanlarda yaya geçidinde bir arabanın çarpmasıyla yaşamını yitirdi. Sürücüler geçiş önceliğini verseydi Yunus annesinden ayrılmayacak, Sezer evine dönecek, Feride üniversiteden mezun olacaktı.
Trafik ihlallerine verilen cezaları arttıran önemli bir yasa 18 Ekim’de TBMM’den geçti. Yasa değişikliği teklifinin gerekçesi Türkiye’deki sorunu özetliyordu: “Özellikle şehir içinde meydana gelen kazalarda ölenlerin yarıya yakınının yaya olduğu görülmektedir. Bu kazaların çoğunun ise yaya geçitlerinde veya yayaların öncelikle geçiş hakkına sahip oldukları yerlerde meydana geldiği görülmekte olup, trafikte önceliğin yayalara ait olduğu ilkesinden hareketle, kanunda belirlenen alanlarda ilk geçiş hakkının yayalara verilmesi, trafikte yayaların haklarına riayet etmeyenlere ilişkin yaptırımların arttırılması amacıyla düzenleme yapılmaktadır.” Değişiklik teklifi kabul edildi ve Karayolları Trafik Kanunu’nun yayalarla ilgili 74. maddesi şöyle oldu: “Sürücüler, görevli bir kişi veya ışıklı trafik işareti bulunmayan ancak trafik işareti veya levhalarıyla belirlenmiş kavşak giriş ve çıkışları ile yaya veya okul geçitlerine yaklaşırken yavaşlamak, varsa buralardan geçen veya geçmek üzere bulunan yayalara ilk geçiş hakkını vermek zorundadırlar.”NOT: Yasayla birlikte eskiden 235 lira olan para cezası 488 liraya çıkarıldı.
YÜZDE 17
- EMNİYET Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2017’deki 182 bin 669 ölümlü - yaralanmalı trafik kazasının 31 bin 214’ü yayaya çarpma olarak kayda geçti. 2012 - 2017 arasındaki kazalarda olay yerinde hayatını kaybedenlerin yüzde 17’si yayalardı. TÜİK’e göre 2015’te trafik kazalarında ölenlerin yüzde 24’ü, 2016’da yüzde 23.4’ü yayalar. 2013 - 2016 arasındaki kazalarda sürücü kusuru yüzde 90’lara yaklaşırken, yaya kusurları yüzde 10’dan düşük.
TENEKE PARÇASI CANDAN KIYMETLİ Mİ?
YEŞİM Ayöz, kardeşi Suat Ayöz’ü 2006’da Bağdat Caddesi’nde karşıdan karşıya geçerken hızla gelen bir aracın çarpıp kaçması sonucu kaybetti. ‘Suat Ayöz Trafik Mağdurları Derneği’ni kuran Ayöz, kardeşine çarpıp kaçan kişinin 2 yıl 6 ay ceza aldığını söylüyor: “Trafik çarpışmaları bir kaza değil. Kırmızı ışıkta geçerseniz birine çarpacağınızı biliyorsunuz. Hızınızı kontrol edemeyeceğiniz kadar yükseltirseniz bunun sonucunu da biliyorsunuz. Kaza demekle baştan affetmeye gerek yok. Ne yazık ki bir teneke parçası insan canından daha kıymetli. Sen perte çıkmış aracı yeniliyorsun. Benim kardeşimi verebiliyor musun bana? Yok! Araç bir metal parçası, yerine koyabiliyorsun, ama canı yerine koyamıyorsun. Ona göre bir karşılık lazım. Yasalarımız çok kötü değil ama uygulanmıyor.
YENİ YASA UMUT
Her zaman yayanın suçlu olduğu ve teneke parçalarının insan hayatından daha değerli olduğu 12 yılı geride bıraktım. 12 yıl sonra ilk kez ‘yaya öncelikli,’ ‘insan odaklı’ trafik kelimelerini duydum...Yeni kanunla gelen cezalar yıl sonlarında af kapsamına girip affedilmediği sürece etkili olacaktır. Bu cezalar kişi, makam, mevki ayrımı yapılmadan uygulandığında kurallar alışkanlık haline gelecek ve bu kurallara uyulmaya başlanacak, ölüm ve yaralanmalarda gözle görülür bir azalma olacaktır. Ve en önemlisi bu cezalar mahkemelerde de uygulamaya yansıyıp, takım elbise giydiği için iyi hal indirimlerini vermeyen bir yargı sistemi çalıştığı zaman bu kadar kaybımız olmayacaktır.”
CEZA DERHAL TAHSİL EDİLMELİ
ANNESİ ve dört akrabasını trafik kazasında kaybeden avukat Burcu Kütahya: “Hız limitlerinin ihlalinde bilinçli kast, olası taksir hükümlerinin uygulanması gerekiyor. Kırmızı ışık yanıyor, hızını kesmiyorsun. Olası kast hali, çünkü hiçbir tedbir almıyorsun. Okul önünden geçerken bir çocuğun çıkacağı öngörülebilir. Trafik cezaları can yakıcı şekilde tahsil edilse, insanlar kendi kendine denetlemeye başlayacak. Gerçek hız limitlerine uysak, yaya önümüze fırlasa bile, 30 kilometre hızda, tek fren hareketiyle durabiliriz. Cezaların arttırılmasına ilişkin yapılan son kanuni değişikliklerin caydırıcılık anlamında tam anlamıyla olmasa da kısmen bir katkısının olacağı inkâr edilmez. Cezalar derhal tahsil edilmeli, indirim yapılmamalı, borç yapılandırmalarında kapsam dışı bırakılmamalı.”