Ölüme çeyrek kala

Güncelleme Tarihi:

Ölüme çeyrek kala
Oluşturulma Tarihi: Eylül 12, 1998 00:00

Haberin Devamı

Düşen bir uçaktaki yolcular, nasıl davranır, hangi duyguları yaşarlar?.. Geçen hafta Kanada açıklarında düşen Swissair uçağı, bu soruları yeniden gündeme getirdi. Uçak okyanusa çakılmadan önce geçen son altı dakika içinde neler yaşandığı, halen bilinmiyor. İnsanların büyük korku ve panik içinde oldukları tahmin ediliyor. Ancak daha önce büyük tehlikeler atlatan pilotlar, bu tür sahnelere sadece filmlerde rastlandığını, şok geçiren yolcuların son derece soğukkanlı davrnadığını söylüyorlar.

NEW York-Cenevre seferini yaparken düşen İsviçre Havayolları'na ait MD-11 tipi uçakta can veren 229 yolcu ve mürettebatın müthiş bir korku ve dehşet yaşadığını sananlar, büyük bir yanılgı içindeler. Çünkü, havada çok farklı şeyler yaşanıyor.

1989 yılında ABD'nin Iowa eyaletindeki Sioux City Havaalanına zorunlu iniş yapan DC-10 uçağının kaptan pilotu Alfred Haynes'in anlattıkları, düşme paniği diye bir şey olmadığını gösteriyor. Bu zorunlu iniş sonucu 112 kişi ölmüş, 184 kişi ise sağ salim kurtulmuştu.

Alman Bunte Dergisi'nin sorularını yanıtlayan 66 yaşındaki Alfred Haynes, acil durumun patlak vermesinden zorunlu inişe kadar geçen 45 dakika içinde, ne kendisinin, ne de yolcu ve mürettebatın paniğe kapıldığını söylüyor ve şunları anlatıyor:

KİMSE BAĞIRMADI

‘‘Bu tür sahneler daha çok felaket filmlerinde olur, yolcular arasında panik başgösterir. Benim uçağımda ise büyük bir mucize yaşandı. Kimse bağırmadı, kimse imdat çığlıkları atmadı, sinir boşalmaları yaşanmadı. Çıt çıkmadı. Uçağa insanı korkutacak kadar büyük bir sessizlik hakimdi...’’

Zorunlu iniş yaparken neler hissetiğini de anlatan Haynes, herhangi bir şey düşünecek durumda olmadığını, tamamen transa geçtiğini belirterek, ‘‘Tek düşüncem, uçağı güvenli bir şekilde yere indirmek ve yolcularımı kurtarmaktı. Ancak maalesef 112 kişi öldü, 184 kişi ise kurtuldu. Böyle bir iniş için eğitim görmemiştik. Yani herkes ölebilirdi. 184 kişinin hayatta kalması mucizedir’’ dedi.

DUA VE GÖZYAŞI

Uçakların atlattığı tehlikeler sırasında ölümle burun buruna gelen birçok insana terapi uygulayan psikolog Harald Ackerschott da benzer şeyler anlatıyor. Ackerschott'a göre tehlike durumunda yolcular, insanı rahata kavuşturan bir şoka giriyor. Öyle Hollywood filmlerindeki gibi koridorlarda çılgınca koşan insanlara rastlanmıyor. Bazıları sessizce ağlayıp dua ediyor. Kimileri de anne karnındaki gibi iki büklüm oturup bekliyor. Bu arada yolcuların bilinci de sürekli açık kalıyor.

Ölümle burun buruna gelenler, daha çok insanlar arası ilişkileri düşünüyorlar; kavga ve savaşların neden bir türlü bitmek bilmediğini düşünüyorlar. O güne kadar tereddüt ettikleri birçok konuda, belki de normal yaşamda asla uygulayamayacakları ani kararlar alıyorlar. Birçok insan da ölüme gittiğini bile bile, o anda, ailesini teselli etme arzusuna kapılıyor.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!