Güncelleme Tarihi:
Kazıklı yol can almaya doymuyor
Sarıyer'deki kazıklı yoldan otomobilleriyle Boğaz'a uçarak yaşamlarını yitiren 4 gencin yakınları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 1 trilyon 378 milyar lira tazminatı ödemeyi kabul etmemesi üzerine, Nöbetçi İdare Mahkemesi'ne kazanın birinci yılında dava açtılar. Melike-Çiğdem Çelik kardeşler, aynı gün mezarları başında anıldılar. Baba Zafer Çelik, tazminat davasını kazanırsa, yaşamlarının baharında kaybettiği kızları adına bir okul yaptırmayı düşünüyor.
Astronomik bir rakamla dava açan ailelerin yaşamlarını altüst eden olay, geçen yıl 8 Şubatta meydana geldi. Parfümeri dükkánı işleten 24 yaşındaki Melike Çelik, Kıbrıs Girne Amerikan Üniversitesi öğrencisi 23 yaşındaki Melih İyigün'le nişanlıydı. Kız kardeşi 18 yaşındaki Çiğdem Çelik ise 1 yıldır 28 yaşındaki Tanzer Özcan'la sözlüydü. Tanzer Özcan, o gece Ankara'ya gidecekti. Saatler 01.00'i gösterdiğinde, otomobile bindiler. Otomobil, kazıklı yol olarak bilinen Çetin Emeç ve Demokrasi Şehitleri Caddesi üzerinde, yolun buzlanması nedeniyle kontrolden çıktı ve demir direkleri aşarak kıyıdaki restoranlarla yol arasındaki denize uçtu. Boğaz'ın soğuk ve karanlık sularına gömülen gençlerin cesetlerini dalgıçlar çıkardı.
MEZARBAŞINDA ANMA
Aileler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden 2 ay önce 1 trilyon 378 milyar lira tazminat talep ettiler. Belediye, bu talebe yasal sürede ne cevap verdi, ne de parayı ödedi. Aileler, avukatları Süleyman Bayram aracılığıyla mahkemeye başvurdu. 7 sayfalık dava dilekçesinde, kazıklıyolun kurallara uygun yapılana kadar ulaşıma kapatılması talep edildi.
Melike-Çiğdem Çelik kardeşler, dün kazanın birinci yılında, Kilyos Ağlamış Dede Mezarlığı'nda yakınları tarafından anıldılar. Evlatlarının mezarı başında gözyaşı döken baba Zafer Çelik ile anne Ülkü Çelik, ‘‘Kazanın birinci yılına geldik. Kazıklıyolda hiçbir gelişme yok. 'Biz yandık, başkaları yanmasın' dedik ama ne fayda. Kızlarımızdan sonra üç kişi daha denize uçtu. Acımız bunları gördükçe hafiflemiyor, büsbütün artıyor. Tek umudumuz, davayı kazanıp, kızlarım adına okul yaptırmak’’ dediler.
Kazıklı yol kapatılsın
Sarıyer'de kazıklı yoldan denize uçarak yaşamını yitiren 4 gencin alileri, açtıkları davanın dilekçesinde, kazıklı yolun kapatılmasını istediler. Dilekçede şu noktalara dikkat çekildi:
ÖLÜM YOLU Kazıklı yol, deniz üzerine inşa edilen bir yoldur. Köprü statüsündedir. Köprüdeki tüm teknik şartların bunda da olması zorunludur. Yolda çelik korkuluklar yapılması, korkulukların bir TIR çarptığı zaman bile, suya düşmesini engelleyecek özellikte olması gerekir. Korkuluk babalarının arası 1.60 metreden daha fazla, köprünün boyuna eğiminin binde üçbuçuk olması zorunludur. Eğer üçbuçuktan daha az olursa, donmalar fazlalaşır. Suyun akışını sağlayacak ızgaraların da ters tarafa konmaması gerekir. Bu özellikler kzıklı yolda yok.
SÜSLEME ZİNCİRLERİ Yolda korkuluk yerine, süs olarak konulmuş zincirler var. Babaların arası 4 metre. Zincirler, değil bir TIR'ı, dikkatsiz yürüyen bir insanın denize uçmasını engelleyecek özellikte bile değil. Kaldı ki zincirler, araçların kapılarına dolanmaktadır. Dört genç de, zincirler arabaya dolandığı için, kapıyı açamamışlardır. Zincirler emniyet değil, tehlike oluşturmaktadır. Yoldaki boyuna eğim binde bir buçuktur. Bu yüzden araçlar sık sık denize uçmaktadır.
YOLSUZLUK YAPILDI Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan zamanında yapılan kazıklı yolda yolsuzluk yapıldı. Korkuluklar yapılmadan kazıklı yol nasıl trafiğe açılmıştır? Maliyet ve sağlamlık yönünden karayolları korkuluk tipleri daha ucuzken, niye döküm babalar tercih edilmiştir? Özel ve resmi kuruluşlar yaptıkları her işte Bayandırlık Bakanlığı ile Karayolları Teknik Şartnameleri'ne uymak zorundayken, kazıklı yolda niye bu kurallara uyulmamıştır?