Ölüm yıl dönümünde anılan Cahit Külebi'nin şiirlerinden derlemeler

Güncelleme Tarihi:

Ölüm yıl dönümünde anılan Cahit Külebinin şiirlerinden derlemeler
Oluşturulma Tarihi: Haziran 20, 2019 10:25

Cahit Külebi ölüm yıl dönümünde şiirleriyle anılıyor. 20 Aralık 1917'de Zile'nin Çeltek köyünde dünyaya gelen Cahit Külebi, 20 Haziran 1997 tarihinde Ankara’da hayatını kaybetti. Türkü tadında serbest şiirleriyle tanınan Cahit Külebi'nin hayatından bilgiler ve şiirlerinden derlemeler…

Haberin Devamı

2 Ocak 1917’de Tokat’ın Zile ilçesinde dünyaya gelen Külebi’nin asıl adı Mahmut Cahit’tir. Erzurumlu bir ailenin çocuğu olan şair, babasının aile adı olan “Gullebiler”den esinlenerek Külebi soyadını aldı. İlk ve ortaokulu Tokat'ta tamamlayan Cahit Külebi, Sivas Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Öğretmen okulundayken Reşit Rahmeti Arat desteğiyle Almanya'ya ve Fransa'ya gidip dil eğitimleri almıştır. Öğretmen okulundayken Behçet Necatigil ile aynı sınıfta okumuşlardır. Antalya Lisesi'nde stajyer Edebiyat öğretmenliği; Ankara Devlet Konservatuarı 'nda, Ankara Gazi Lisesi'nde ise edebiyat öğretmenliği yaptı. Sonraki yıllarda Millî Eğitim müfettişi oldu.

İlk şiirleri "Nazmi Cahit" takma ismiyle 1938'de Gençlik dergisinde yayınlandı. Daha sonra Varlık dergisi'nde yayınlanan şiirlerinde de aynı imzayı kullandı. 1950-1954 arasında Sokak, İnsan, Türk Dili, Yaratış, Kültür Dünyası gibi dergilerde çıkan şiirleriyle ünlendi. İlk şiir kitabı "Adamın Biri" 1946'da yayınlandı. 1949'da çıkan ikinci kitabı "Rüzgâr"da Orhan Veli şiirine yaklaştığı dikkat çekti. "Atatürk Kurtuluş Savaşı'nda" adlı eseri, Nevit Kodallı'nın "Atatürk Oratoryosu"na temel oluşturdu. 1940 sonrasında başlayan şiirimizin yenileşmesi hareketinde kendine özgü bir yeri vardır.

Halk şiirinden, türkülerden yararlanarak çağdaş bir şiir oluşturmuş, konu olarak yurt, insan ve doğa sevgisini işlemiştir. Şiirlerinde tema olarak çocukluğunun ve gençlik yıllarının geçtiği yörelerden izlenimlerini yansıtmıştır. Cahit Külebi, 20 Haziran 1997 tarihinde dünyaya geldi.
Ankara'da toprağa verilen şairin naaşı 2010 yılında ailesinin istediği üzerine Niksara taşınarak şair Erzurumlu Emrah Türbesi'nin yanına defnedildi.

BİZİM DAĞLAR

Ararat dağı anamın pişirdiği
Çocukluğumda yediğim nışastadır.
Yıldız dağı bir ekilmiş tarladır
Mevsim mevsim yıldızların bittiği.
Sultan dağında ak kuzular meleşir
Uzun yaylada pehlivanlar güleşir
Bingöl dağı çiğdem çiğdem yeşerir
Belli olur ab-ı hayat içtiği.
Kaz dağından beyaz bulutlar uçar
Keşiş dağında Kerem’in yolu geçer
Çamlıbel’de Köroğlu kalmaz naçar
Kop dağında öküzlerin çektiği.

Haberin Devamı

SEVDA

Bildim ki yalnız nasibim sen,
Ekmeğim senden gelirmiş
İnsan uyuyabilirmiş
izin verirsen.
Dolaşamıyorum sokakta
Rüzgarlarla serinleyemiyorum
Esneyip gerinemiyorum
Upuzun yatamıyorum parkta
Bir mavi balon mudur bu yaz
İçi sevda dolu yolculuk
Kurtar beni artık ey çocuk
Dişleri papatyadan beyaz

UMUT

Haberin Devamı

Yorgunsun uzaklardan gelmişsin
Yitirmişsin ne varsa birer birer.
Bir sağlık, bir sevinç, bir umut
Onlar da nerdeyse gitti gider.
Dost bildiğin insanların yüzleri
Aynalar gibi kapkara.
Suyu mu çekilmiş bulutların
Dönmüşsün kuruyan ırmaklara.
Taşlara düşen saat gibi
Ne artı ne eksi.
Bir sağlık, bir sevinç,
Bir umut… Hikaye hepsi…

YAKINMA

Bir halin var seviyorum
Küçük ellerinden daha çok
Bir halin var özlüyorum
Sıcak dudaklarında yok

Yıldızlı gözlerinde ayrı ufuk
Bir halin var düşünüyorum
Bir halin var gülüyorum
Arsız burnunda çocuk

YANGIN

Önce gelincikleri yolduk,
Nar ağaçlarını tuttuk kurşuna,
Ardından andızları devirdik
Aptallık, bilinçsizlik, bir hiç uğruna.

Sonra sıra ormanlara geldi,
Yüz binlerce dönüm ateş yaktık,
Sivas'a kadar gidip bulduk,
Dikili tek ağaç bırakmadık.

Haberin Devamı

Şimdi damlarda yanıp söner
İsli lambalar gibi insan gözleri.
Daha çok atılacak, it gibi sokaklara
Delik deşik insan ölüleri.

ZERDALİ AĞACI

Havalar güzel gidiyor
Sen de çiçek açtın erkenden
Küçük zerdali ağacım,
Aklın ermeden.

Bak kurt gibi kalın yapılı
Görmüş geçirmiş ağaçlara
Küçük zerdali ağacım,
Pişman olursun sonra.

Şimdi okşar da hafif hafif
Bir gün yerden yere çalar rüzgâr
Küçük zerdali ağacım,
Bakma güzel gitsin havalar.

Sallansın dalların çocuklar gibi
Bakma güneş ısıtsın varsın
Küçük zerdali ağacım,
Sonra donarsın.

Zemheride bahar mı olur
Akşamları seyret anlarsın
Sakın erkenden çiçek açma
Küçük zerdali ağacım.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!