Ölmek için öldürenler

Güncelleme Tarihi:

Ölmek için öldürenler
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2000 00:00

Haberin Devamı

ABD'li bilimadamları bir süredir öfkeyle işlenmiş cinayetleri inceliyorlar

SARHOŞ değiller. Uyuşturucu etkisi altında değiller. Irkçı ya da Satanist de değiller. Şiddet içerikli film, müzik ya da video kaseti izledikten sonra harekete geçmiş de değiller.

Bunlar sadece, psikolojik rahatsızlık geçiren, toplumun saygıdeğer, ‘beyaz yakalı’ katliamcıları...

Çoğunluğu beyaz ırktan ve üniversite mezunu. İşlerinden yeni kovulmuşlar, sabıka dosyaları temiz, olay yerinden kaçmıyorlar, intihar ediyor ya da kendilerini öldürtüyorlar. Gündüz eyleme geçip yarı otomatik silah kullanıyorlar. Birden fazla kişiyi öldürüyorlar.

ABD'de bilimadamları bir süredir, öfkeyle önüne geleni katleden ‘beyaz yakalı’ katillerin anatomisini çıkartmakla meşgul.

Bugüne kadar hiç araştırılmayan bu konuda, seri ya da sıradan katillerin arasından hemen sıyrılan 102 katliam dosyası özel olarak incelendi.

102 ‘beyaz yakalı katil’ toplam 425 kişiyi öldürmüş, 510 kişiyi de yaralamıştı.

SADECE HASTA KİŞİLER

Yapılan araştırmada öfke ve nefret sonucu ellerini kana bulayan bu katillerin en büyük ortak özelliği ise, psikolojik anlamda hasta olmaları. Yani bu kişiler cani değil, sadece hasta insanlar...

İstatistik bilgilere dayanılarak yapılan araştırmada ortaya çıkan sonuçlar ise, bugüne kadar bilinen ‘genel doğruların’ bu ‘özel katiller’ için ne kadar yanlış olduğunu da ortaya koydu. Araştırma şu başlıklar altında sonuçlandı:

Öldürme çılgınlığı, şiddet kültürüyle bağlantılı. Şiddet filmleri ve video oyunlarını şiddet toplumunun temelini atıyor ve katliamların ana nedeni.

Bu yargı, beyaz yakalı katliamcılar için geçerli değil. Çünkü bu tür katillerin, sadece 100'de 6'sının arada bir video oyunu oynadığı biliniyor. Çoğunluğu şiddetten nefret ediyor ve film bile izlemiyor. Hatta şiddet toplumu konusundaki bu saptamaya onlar da katılıyor.

Katliama varan şiddet eylemleri polisiye tedbirlerle önlenmeli. Okul ve işyerleri gibi hedef bölgeler daha iyi korunmalı. Cezalar artırılmalı.

Teşhis yanlış. Bu sonuç, toplumun, psikolojik rahatsızlıklar konusunda ne kadar bilgisiz ve duyarsız olduğunu gösteriyor. Öfke patlaması cinayetlerinde, aile bireylerinin, öğretmenlerin ve psikolojik sağlık uzmanlarının, imdat çağrısına ‘kör’ oldukları ortaya çıkıyor.

Okulda, alışveriş merkezlerinde, tren istasyonlarında ya da işyerlerinde gerçekleştirilen katliamlar, çılgınlık ya da aniden yapılan ‘soğukkanlı’ bir saldırı.

Gerçek böyle değil. Çünkü özellikle beyaz yakalı öfkeli katiller bu yerleri seçiyor ancak saldırı anında katil, duygularının en yoğun anını yaşıyor. Soğukkanlı değil, çok duygusal. Ani bir tepki de değil. Katil olayı, mantık çerçevesine başarılı bir şekilde oturtuyor.

Bu tür katiller aniden cinnet geçiriyor. Bu nedenle öldürdükleri kişilerin kim olduğu önemli değil. Rastgele öldürüyor.

Yanlış. Bu tür katiller, olayı gerçekleştirmeden önce yakın çevrelerine ne yapacaklarını haber veriyor. Bir çeşit imdat çağrısı yapan normal diyebileceğimiz bu kişiler, önceden ‘bana engel olun’ anlamına gelecek şekilde çevrelerine yapacaklarını anlatıyor.

AMACI VAR VE PLANLI

Örneğin 1987 yılında bir kadın meslektaşına cinsel tacizde bulunduğu gerekçesiyle işinden kovulan Richard Farley, çevresindeki herkese, ‘İşyerine döneceğim ve bu kadın ile arama girecek herkesi öldüreceğim’ dedi. Kovulmasına duyduğu öfkeden böyle konuştuğu ve samimi olmadığı düşünüldü. Çok samimiydi. Farley, iki gün sonra işyerini basarak kadın ile arasına giren 7 kişiyi öldürdü. Bir başka örnekte ise, 1990 yılında psikiyatristine ‘Birilerini öldürmek istiyorum’ diyen James Calvin Brady Atlanta'da bir mağazada 4 kişiyi öldürdü.

California Üniversitesi'nde bu tür olayları araştıran psikolog J. Reid Meloy, ‘Bu cinayetler, bir barda içip sarhoş olurken, bir kavga sonrasında spontane bir şekilde ortaya çıkan ani bir cinayetler zinciri değil. Bu cinayetlerde amaç, planlama ve en önemlisi kararlılık var. Ne zaman yapacağı ise ruh haline bağlı. Patlama noktasında gerçekleştiriyor’ diyor.

Johns Hopkins Üniversitesi Psikiyatri Profesörü Kay Redfield Camison şöyle açıklıyor:

‘Bu tür katiller, çok uzun süreli depresyon içinde olanlardan çıkıyor. Zaten kafalarının içinde hazır bir intihar planı mevcuttur. Ne yapacakları çok önceden bellidir. Sadece öfke patlamasıyla başlayacak katliamın zamanlaması belirsizdir’

Öfke patlaması sonucu birçok kişiyi öldürenler genelde işlerini kaybedenler, sevgilileri terkedenler ya da eşlerinden ayrılanlar arasından çıkıyor. Özellikle erkekler, işlerini ya da sevgililerini kaybetmeyi hayatın sonu ve bir daha geri getirilemeyecek bir kayıp olarak değerlendiriyor.

POLİSİ BEKLİYORLAR

Sıradan katiller, cinayet mahalinden hemen uzaklaşıyor ve yakalanmamak için kaçıyor. Böylece sıradan sayabileceğimiz katillerin işlediği cinayetlerin büyük bir bölümü faili meçhul kalıyor.

Ancak öfke sonucu işlenen cinayetler çok farklı özellik gösteriyor. Davranışları incelenen, 102 ‘beyaz yakalı katil’ dosyasında saldırganlardan tümü olay yerinden ayrılmamış. Hatta kurbanlarının yanı başında ellerinde silahları ile oturup beklemişler. Yani yakalanmak istemişler.

Örneğin, 1995 yılında eski çalıştığı nakliyat firmasında 3 kişiyi öldüren Gerard Lee Clemons, cinayetlerin ardından otomobilinin içine girdi ve polisler gelinceye kadar da bekledi. 1997'de Louseville'de 3 okul arkadaşını öldüren ve 7'sini de yaralayan Michael Carnial ise, silahını bıraktıktan sonra sakin bir şekilde ‘üzgünüm’ dedi ve ardından bir sıraya oturup polisi bekledi.

İNTİHAR EDİYORLAR

‘Beyaz yakalı’ katillerin en büyük özelliklerinden biri de ölmek ya da öldürülmek istemeleri. Araştırılan 102 katliam dosyasının 33'ünde katiller son kurşunu kendilerine sakladı. 6'sı denedi ama başarılı olamadı. 4'ü daha sonra intihar etti. 9'u ise, bilinçli bir şekilde, polisin ya da başkalarının kendisini öldürmesini sağladı.

Carnegie Mellon Üniversitesi'nden şiddet üzerine araştırma yapan Profesör Alfred Blumstein, cinayet ve intihar arasında kuvvetli bir bağlantı olduğunu savunuyor:

‘Bu konu üzerinde bugüne kadar ciddi bir çalışma yapılmadı. Cinayet ve intihar birbirleriyle sıkı bir şekilde bağlı. Aslında ölmek istiyorlar. Bunun bir yolu da, öldürerek ölmeyi sağlamak...’

İNTİHAR MI, CİNAYET Mİ?

Carnegie Mellon Üniversitesi'nden şiddet üzerine araştırma yapan Profesör Alfred Blumstein, cinayet ve intihar arasında kuvvetli bir bağlantı olduğunu savunuyor: ‘Cinayet ve intihar birbirleriyle sıkı bir şekilde bağlı. Aslında ölmek istiyorlar. Bunun bir yolu da, öldürerek ölmeyi sağlamak...’ Eric Harris de bu tür cinayet işleyenlerden biri. Harris, 20 Nisan 1999 günü Colorado’daki Columbine Lisesi’nde dehşet saçtı. Eric Harris Kafeteryada gerçekleştirdiği toplu katlimı sırasında güvenlik kameraları tarafından tespit edildi.Harris,13 kişiyi öldürdükten sonra intihar etmişti.

Seri katiller bir başka oluyor

AMERİKAN Federal Soruşturma Bürosu içindeki bir birim sadece seri katillerin ortak karakter özelliklerini tespit etmek için çalışıyor. Kuzuların Sessizliği filminden tanıdığımız bu birim; sapık, paranoyak ve şizofren seri katillerle yamyamların karakter analizlerini yapıp çeşitli şablonlar oluşturuyor. Sonra da yeni bir seri katilin izini sürerken bu şablonlardan yararlanıyor. Toplanan bilgiler ışığında şöyle bir seri katil profili çıkıyor:

Öncelikle hiçbiri ilk bakışta, cinayet işleyecek birine benzemiyor. Çoğu çevresinin ilgisini çekmeyen silik ve ürkek tipler.

Yaşları 20-40 arasında değişiyor.

Ailenin ilk çocuğu, beyaz, son derece zeki, ancak meslek sahibi değil.

Cinayetler ortaya çıktıktan sonra çoğunun yakınları şu yorumda bulunuyor: ‘‘Onun böyle bir şey yapabileceğine kesinlikle ihtimal vermezdik.’’

Büyük çoğunluğu kaplumbağa Volkswagen kullanıyor. Özellikle 80'li yıllardaki seri katillerin en çok rağbet ettiği araba bu. Arabalar genelde eski ve bakımsız, rengi de kırmızı veya portakal.

Suçluların meslekleri genellikle iktidar ve otoriteye yakınlaştıracak türden. Bekçi, koruma görevlisi ve mağaza dedektifi olarak çalışanlar var.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!