Güncelleme Tarihi:
Ender rastlanan canlı ve bitki türlerini barındıran Fırtına Vadisi, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından, doğal ve arkeolojik SİT alanı.
Yapımına başlanan ve doğal dengeyi bozacak olan Dilek-Güroluk Hidroelektrik Santralı'yla ilgili son noktayı koyan Danıştay, inşaatı durduran kararı onayladı.
Rize Valisi Erdal Ata ise tüm bunları bir kenara iterek, ‘‘Dilek-Güroluk Hidrolektrik Santralı'nın çevreye hiçbir zararı yoktur. İddiaların tümü asılsızdır’’ dedi.
RİZE Valisi Erdal Ata, Çamlıhemşin İlçesi sınırlarındaki Fırtına Vadisi'nde yapımı Danıştay kararıyla durdurulan Dilek-Güroluk Hidrolektrik Santralı'na karşı çıkanları, ‘Fırtına koparmakla’ suçlayınca, hem tepki gördü, hem de bir süredir dinen tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Vali Erdal Ata, Trabzon'da yayın yapan bölgesel Günebakış Gazetesi'ne yaptığı açıklamada, Fırtına Vadisi'nde yap-işlet-devret modeliyle yapımına başlanan ancak çevrecilerin mücadelesi sonucunda durdurulan santralın doğaya hiçbir olumsuz etkisi bulunmadığını savunurak şunları söyledi:
‘‘Çevreye zararı olacağı şeklinde iddiaları ortaya atanlar bu santralı istemeyen kişilerdir. Türkiye'de bazı kişiler olayları bilmeden insanları yönlendiriyorlar. Fırtına'daki olayda da insanlar yönlendiriliyor. Yok efendim, binlerce ağaç kesilecek, bitki türleri ve tabiat yok olacak, dinamitler heyelanlara sebep olacak, dünyaca ünlü alabalık nesli tükenecek. Ben bu tür sözleri kabul etmiyorum. Dilek-Güroluk Hidrolektrik Santralı'nın çevreye hiçbir zararı yoktur. İddiaların tümü asılsızdır. Fırtına'da fırtına kopardılar.’’
ÇEVRECİLERDEN TEPKİ
Vali Ata'nın bu sözlerine Çamlıhemşin Girişimcileri büyük tepki gösterdi. Girişimin sözcülerinden ve Fırtına davası avukatlarından Yakup Şekip Okumuşoğlu, şunları söyledi:
‘‘Bu vadide 5 yıllık inşaat boyunca 550 ton dimamit patlatılacak ve bu yüzden heyelanlar meydana gelecek, ağaçlar kesilecek, dereler kurutulacak, canlı ve bitki türleri zarar görecek ama bu katliam olmayacak öyle mi? Vali, ekolojiyi değerlendirmedeki yetkinliğini nerede kazanmış? Bu konudaki uzmanlığını Vali Ata'nın nerede yaptığını çok merak ediyoruz.’’
Fırtına Vadisi'ni değerlendirmede bu alanda ihtisas yapmış profesörlerin sözünün geçeceğini söyleyen Okumuşoğlu, ‘‘Eğer onlar ‘Bu vadide santral yapılmasında zarar var' diyorsa, Vali'nin bu raporları çürütecek delil koyması gerekir. Vali'nin böyle bir açıklama yapması talihsizliktir. Anlaşılan henüz sonuçlanmayan bir davaya Vali Ata, BM Holding ve Çevre Bakanlığı'nın yanında müdahil taraf olarak katıldı. Biz şimdi sayın valiyi bu raporları çürütmeye çağırıyoruz. Eğer çürütemez ise, açıklamasını geri çekmelidir’’ diye konuştu.
68 bin 34 ağaç kestirecek
Elektrik iletim hattı gibi çok önemli bir tesisin değerlendirme dışı bırakıldığı ÇED raporunda, ‘12 bin 279 tane ağaç kesilecektir' deniliyor. İncelemeler sonucunda tüm proje alanında 22 bin 678, elektrik iletim hattını da hesaba katınca 68 bin 34 tane ağacın kesileceği tespit edildi. Arazide yol açılması ve genişletilmesi gibi uygulamalar tekniğine uygun yapılmaması nedeniyle ormanın tahrip edildiği belirlendi. Ayrıca uygulamaların tekniğine uygun şekilde yürütülmesi yönünde Pazar Orman İşletme Şefliği'nin ve ilgili mülki amirliğin kontrol görevini yapmadığı saptandı. Çalışmalar esnasında ağaçların zarar gördüğü belirlendi. İncelemelerde tünel açılması için patlatılacak dinamitlerin heyelana yol açacağı gerçeği ortaya çıkartıldı. Çevre Bakanlığı İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu'nun yapılan bu tespitten sonra ÇED raporu için kapsamlı bir değerlendirme yapmadığı ortaya çıkmıştır.
Koruma öncelikli bölge
TRABZON Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından, doğal ve arkeolojik SİT alanı ilan edilen Fırtına Vadisi, ’Dünyada Korunmada Öncelikli 200 Ekolojik Bölge'den biri olarak kabul ediliyor. Yine dünyada 100 doğal yaşlı ormanları, türüne ender rastlanır canlı ve bitki türlerini de bünyesinde barındırıyor. KTÜ'nün yaptığı bir araştırmada ise, Fırtına Vadisi'nin 40 milyar dolarlık tıbbi bitkiye sahip olduğu ortaya çıktı.
Trabzon İdare Mahkemesi, santralı durdurma kararından 6 ay önce yani 13 Ocak 1999'da İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Doğan Kantarcıoğlu ve Prof. Dr. Bedri İpekçioğlu ile İstanbul Teknik Üniversitesi' nden Doç. Dr. Lütfi Akça'ya Fırtına Vadisi'nde yapılacak santralın etkileriyle ilgili bilirkişi incelemesi yaptırmıştı. İşte 3 bilimadamının hazırladığı bilirkişi raporundan vadide yapılacak katliamlara ilişkin bazı görüşler:
‘‘Santral için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu eksik ve yetersizdir. Proje bir takım varsayım ve vaatlerle maskelenmiş, belgeye dayandırılmadan hazırlanmıştır. ÇED raporunda balıkların yaşaması için dereye bırakılacak yüzde 16 su için gerekli inceleme yapılmadan sadece proje uygulaması sırasında destek vaat edildiği görülmüştür. Bu yüzden bırakılacak su Fırtına Deresi'nin doğal akış ve dere yatağı özelliğine uymaması nedeniyle tatlı su ekosistemi de haliyle zarar görecektir. Yol inşaatı, depo yerleri, balık geçidi, tünel girişleri, atıksu arıtma tesisi, çöp imha ve değerlendirme tesisi gibi konularda herhangi bir proje de bulunmamaktadır.’’