Olay film Büşra vizyonda

Güncelleme Tarihi:

Olay film Büşra vizyonda
Oluşturulma Tarihi: Mart 19, 2010 16:30

Bugün yeni bir film vizyona girdi. İsmi “Büşra.” Türbanlı bir kız ile liberal bir gazetecinin aşkını anlatan hikaye vizyona girmeden tartışmaları başlamıştı. Alper Çağlar’ın yönetmenliğini yaptığı film Türkiye’nin aslında bir çok yerinde yaşanan çelişkinin hikayesi dersek yanlış olmaz sanırım.

Haberin Devamı

BÜŞRA FİLMİNDEN KARELER - FOTO GALERİ

 

BÜŞRA FİLMİNİN FRAGMANI - WEB TV

 

Filmin ön gösterimine gitmeden önce kafamda bir sürü önyargı vardı ve çıktıktan sonra ise Can Yücel’in meşhur şiirinin dizelerini getirdi aklıma;

 

"En uzak mesafe ne Afrika'dır

Ne Çin, ne Hindistan

Ne seyyareler

Ne de yıldızlar geceleri ışıldayan...

En uzak mesafe

İki kafa arasındaki mesafedir

Birbirini anlamayan..."

 

Olay film Büşra vizyonda

Haberin Devamı

 

Filmde seçilmiş karakterlerin sosyal konumlarındaki farklılık bir yana aslında bunu anlatıyordu en çok. Vizyona daha girmeden büyük tartışmalar yaratan Büşra’nın başrol oyuncularıyla filmi, türban meselesini, filmle ilgili ilginç tepkileri konuştuk.

 

Bahadır Boysal’ın karikatürlerinden sinemaya uyarlanan ve senaryolaştırılan Büşra’nın başrol oyuncusu Tayanç Ayaydın filme en son dahil olan isim. Mine Kılıç’ın keşfedilişi ise tamamen Yeşilçam’ın efsane keşfediliş hikayelerindeki gibi. Büşra’yı Yaman karakterindeki Tayanç Ayaydın ve Büşra rolündeki Mine Kılıç ile konuştuk.

 

Rolü almanız oldukça ilginç bir süreç sanırım? Bu süreçten biraz bahseder misiniz?

 

Buse ÖZEL'İN röportajı

Mine K: Yapımcımız Alper Bey beni arkadaş ortamında eğlenirken fiziksel özelliklerimden dolayı Büşra’ya benzetiyor ve bana gelip “işle ilgili bir durum var, görüşsek” diyor.

 

Haberin Devamı

Tayanç A:Hollywoodvari olmuş seninki.

 

M: Evet, ilk onun dikkatini çekiyorum. Sonra bana deneme çekimi için teklifte bulunuyor. Oyuncu olduğumu öğrenince de kahkahalar atılıyor.

 

Senaryo elinize geçtiğinde ikinizde de endişeler oldu mu? Film muhafazakar kesimden bir öykü anlatıyor ve belli bir tarafı öven bir film olduğunu düşündünüz mü?

 

T: Ben Bahadır'ın Büşra ile ilgili kafasındakileri bildiğim için senaryoyu önyargılı almadım. Cumhuriyetçi yazarla türbanlı kızın aşkı da aslında sadece simge olarak seçildi. Sorbonne'da okumaya gidecek bir kız ile inşaat işçisi bir çocuğun aşkı da olabilirdi.

 

M: Ben projeye dahil olduğumda daha senaryo yoktu. Karikatürden uzun metraja çevrileceği için de çok mizah dolu bir şey bekliyordum sonra senaryo yazıldığı dönemde birazcık daha derinleşti olay. O zaman düşündüm. Biz bunu yaparsak nasıl olur, ne kadar etkilenirim olaydan. Fakat senaryo bittikten sonra ben de rahatladım çünkü kimseye dokunan bir şey yok gerçekten de filmde.

 

Haberin Devamı

Film için Yaman karakterine hazırlanırken gözlemlediğiniz bir gazeteci var mıydı?

 

T: Birazcık sert gözüken tavırlarından örnek aldığım birisi var ama ismini söylemeyeceğim.

 

“UYUŞTURUCU BAĞIMLISI YA DA TÜRBANLI BİRİYLE OLABİLİRİM”

 

/images/100/0x0/55eb40d7f018fbb8f8b536e9
Filmde bir aşk hikayesi var ve birbirinden çok farklı iki insanın hikayesi. Siz gerçek hayatınızda böyle bir ilişkiye nasıl yaklaşırdınız?

 

T: Aşklar ve ilişkiler aslında ihtiyaçlara göre belirlenen şeyler. Eğer benim boş olan bir yerimi, bir ihtiyacımı dolduruyorsa ve o bütünlükten keyif alıyorsam ister başörtülü olsun, ister çok progresif birisi olsun, ister toplum tarafından çok reddedilen bir özelliği olsun, ister uyuşturucu bağımlısı olsun o birlikteliği kimse durduramaz.

 

Haberin Devamı

M: Biriyle bir şeyi yaşama isteği içinde doğuyorsa kabullenmişlikle gelen bir süreçtir. Madem öyle kabullendiğin insanla neden birlikte olmayasın. O yüzden aşk her şeyin üstesinden gelir gibi klişe sözler var.

 

T:  Şöyle bir gerçek de var; bu imkansıza yakın bir şey çünkü bazı egemen güçler bazı yapılar sosyal ortamımızı birbirinden ayırıyor. Dolayısıyla karşılaşmak çok da kolay bir şey değil. Filmde de çok tesadüfi bir şekilde karşılaşıyorlar.

 

Zaten toplumsal olarak ayrılıyoruz, siz şurada durun siz de şurada durun gibi bir durum var. Herkes kendi gettosunda yalnız bırakılmak için zorlanıyor. Çünkü benzer fikirler bir şey üretemiyor ancak karşıt fikirler bir şeyler üretebilir. En tehlikelisi de bu.

 

Haberin Devamı

 

"ANNEMLE SARILIP AĞLADIK"

 

/images/100/0x0/55eb40d7f018fbb8f8b536eb
Türbanlı bir genç kızı oynayacak olmanaailenin tepkisi ne olmuştu?

 

M: Ailemin görüşleri genelde benimkiler, çok domine etmezler. Tabii ki de türbanı duyduklarındabiraz endişelendiler ama ekip beni ikna etti ben de onları. Filmi de annemle birlikte izledikten sonra sarıldık birbirimize ağladık.

 

Film çok yeni ama muhafazakar kesimden ilk gelen tepkiler nasıl?

 

M: Büşra'lar var anti Büşra'lar var. Şu an sadece fragmanlardan, teaserlardan fikir yürütebiliyorlar. Ama şöyle bir şey de var onları anlatan bir film ilk defa yapılıyor ve ilgilerini çekmesi çok doğal amabu sadece onlara özel bir film yaptığımızın göstergesi değil.

  

T: İki tarafla da ilgili iltihaplanmış şeyler gösteriliyor. İki kahramanında aslında filmde durduğu yerler çok net ve belli. Biz cumhuriyetçi tarafı çok üst düzeyde bir yerde geziniyor gösterip ama onlarda şöyle böyle demiyoruz. Filmde denge olduğunu düşünüyorum. Şu çok gerçek tabii kimse üniversitelere başörtüyle girilmesin denildi başörtü bir simge oldu ama başörtü takıp olabildiğince dar pantolonlar giyip sonrada saçın görünse ne yazar yani.Sen bu kadar akıllı mantıklı fikirler söylüyorsun, Atatürk diyorsun ama hayatına sokmuyorsan ne yazar yani. Sen inançlarını, inandığın şeyleri hayat biçimi haline dönüştürmezsen ne yazar. Sadece sonrasında kendini kandırdığını görürsün.

 

Filmde ön plana çıkan şey sizce aşk hikayesi mi yoksa sosyolojik boyutu da ön plana çıkıyor mu?

 

T: Yalnızlık.

M: Yalnızlığın komplikasyonları.

T: Türbanlı kız ve Cumhuriyetçi gazeteci birer simge. Türkiye'nin sosyo politik hayatına baktığımızda bu simgelerin böyle seçilmesi hem seyirciyi empati kurulması açısından biraz daha rahatlatıyor hem de biraz daha gündemden faydalanıyor. Dolayısıyla seyirci biraz daha meraklanıyor. Burada çok daha insani bir anlatım biçiminden bahsediyoruz. Dolayısıyla simgelere çok fazla takılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bir de propaganda yapmadık, sanat eseri ortaya koyduk.

 

M: Ama zaman olarak endişe duyduğumuz oldu.Bir iki yıl önce tartışmalar daha yoğunken yayınlanmış olsaydı farklı olabilirdi.

 

T: Tabii galeyana gelmiş halde bir olaya bakış açınla dingin haldeykenki bakış açın farklı. Sinemanın söylem gücü tabii ki var ama biz bunu bir propaganda aracı olarak kullanmadık.

 

TÜRBANLA YABANCILIK HİSSETTİM

 

Peki türban takmak sana ne hissettirdi? Herhangi bir rahatsızlık verdi mi?

 

M: Ben oldu denilince gidip türban aldım kendime hemen. Eve gidip aynanın karşısında taktığımda hayatta oynamam dedim. Hiç yakıştıramadım ve yabancılık durumu hissettim. Nasıl altından kalkacağım diye düşündüm, ifadem değişti. Ama bir hafta sürdü sonra alıştım hatta o kadar fazla alışıldı ki insanlar şimdi ne kadar yakışıyor sana türban. Takmalısın bence diyor.

 

Olay film Büşra vizyonda

 

Gelecek projelerinizden bahsedelim…

 

M: Oyunculukla ilgili çok saplantıları olan biri değilim ben o yüzden seçmek istiyorum. Birazcık bekleyip öyle yola çıkmak istiyorum.

 

T: Konuşulan çok şey varda Türkiye'de ne kadar gerçekleşir bilmiyorum ama fikir üretiyor olmak güzel.

 

 

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!