Güncelleme Tarihi:
Taraf, kararın alındığı MGK’dan 2 ay sonra tüm kurumlara ‘İrticai faaliyetlere karşı mücadele’ yazılarının gönderildiğine, talimatların 2005 ve 2006’da sürdüğüne ilişkin belgeler yayınladı. 28 Ekim 2004 tarihli belgenin altında, “Uygulama olmadı” diyen dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in imzası bulunuyor. Dinçer, Başbakan Erdoğan’ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ve AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, konuyla ilgili şunları söyledi:
SAPLA SAMANI KARIŞTIRMIŞLAR
Sapla samanı birbirine karıştırmışlar. 2 konuyu ayrı ele almak lazım. Bunlardan 1’incisi MGK kararı ve uygulaması. 2’ncisi 28 Şubat darbesinden sonra Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu (BUTKK) çalışmalarıdır. MGK kararı hiç uygulanmamıştır. MGK metninin altına atılan imzalar, bir toplantı tutanağıdır. BUTKK, 28 Şubat darbesinden sonra Mesut Yılmaz’ın başkanlığındaki hükümet tarafından kurulmuştur. Bu kurul, irtica ile mücadeleyle alakalı rutin yazışmalar yaptı. Kurulun başkanı da ben olduğum için imzayı ben attım. Rutin yapılan bürokratik yazışmalar, ‘uygulama’ diye verilmiştir. O dönemde yapılan formalitelere bakılarak sonuca varmaya çalışmak öküzün altında buzağı aramaya benzer. Biz o dönemde, hiçbir kişi ve kurumun başını ağrıtacak bir fiili durum ve uygulama yapmadık. Önder Aytaç ile ilgili husus dile getiriliyor. Yazışmalar olsa bile kurulumuz tarafından cezalandırılmadı. Aslında o dönemde bizim o insanları koruduğumuzu fark etmiş olmaları gerekir. Dosya açık kalsaydı, başkalarının yeniden işlem yapması için fırsat verilirdi. Biz gelen ihbarları gözden geçirip, dosyalarına kapattık. Devletin kendi kurumları arasında yaptığı yazışmalardan bavul, vagon dolusu yazı çıkarılabilir. İstiyorlarsa kendilerine daha fazlasını verebiliriz. Ama burada sadece 28 Şubat sürecinin faaliyetlerini belgeleyenler, hükümeti suçlayacak sonuçlar alamazlar.
BU ÇALIŞMALAR 2001’DE YAPILDI
Bahsi geçen haberlerin bu MGK kararlarıyla hiçbir ilgisi yok. Bu uygulamalar 2001’de, AK Parti’den önce olan İrticayla Eylem Planı’yla ilgili. Daha önceki dönemlerde yapılan çalışmalar ve BTUKK rutin işlemlerini yapmıştı. AKP bu süreçte MGK yapısını değiştirmiştir. EMASYA’yı da diğerlerini de yani demokratikleşmeye uymayan adımları ortadan kaldırmıştır. İrticayla ilgili söylemler AK Parti’ye karşı saldırılar olarak ortaya çıkmıştır. AK Parti bütün bunlara karşı hem kendini korumuş hem de bütün toplum kesimlerine ve cemaatlere karşı vücudunu siper etmiştir. Bunun iç tehdit olmaktan çıkarılması konusunda mücadeleyi AK Parti vermiştir. Bir hakikat tanesi onlarca yalana müştekidir. Bu yüzden bunlar üzerinden hükümler vermemek, birbirimizle farklı bakışlar geliştirmemek durumundayız. Kardeşlik ufkunu geliştirmek durumundayız.
28 ŞUBAT’IN VESAYETÇİ RUHU
Milli Eğitim Bakanlığım döneminde BTUKK’nin eğitime yönelik intikal ettirdiği iddiaların sübut bulmadığı kararına varılmış, kimse mağdur ve mazlum olmamıştır. AK Parti bu zihniyetin hedefiydi. Bunu da 2008’deki kapatma davasıyla taçlandırdılar. Neredeyse kale direğinden döndük. 28 Şubat vesayet sisteminin bütün kurum ve kurallarının tepede olduğu, aynı zihniyeti paylaşan bir Cumhurbaşkanı’nın olduğu bir MGK’da, hükümet belki daha ileri tartışma ve gerginliklere yol açmamak için alıp getiriyor. Başbakan’ın ‘Cemaat ne istedi de biz yapmadık’ sözü için ‘Demek ki siz Cemaat’e imtiyaz sağladınız’ deniyor. Bir ülkenin Başbakanı halkından gelen taleplere kulaklarını tıkayamaz. Meşru, makul ve mantıklı bir taleple geldiğinizde değerlendirilir. Mesela, Rusya’daki okulları kapatıldığında (Cemaat’in), cumhurbaşkanımız da başbakanımız buraları ziyaret etmişlerdir. Bu okullar üzerindeki şüpheler de bu ziyaretlerle büyük ölçüde giderilmiştir.